Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Işık: İşsizlik ve işçisizlik problemimiz var

Işık: İşsizlik ve işçisizlik problemimiz var

  • Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye'de hem işsizlik hem de işçisizlik probleminin olduğunu söyledi

Giriş: 21 Kasım 2014, Cuma 05:50
Güncelleme: 21 Kasım 2014, Cuma 05:52

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye'de hem işsizlik hem de işçisizlik probleminin olduğunu söyledi.

Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) kasım ayı meclis toplantısına katılan Işık, yaptığı konuşmada, "Türkiye'de bugün bir işsizlik problemi var bir de işçisizlik problemi var. Bir tarafta iş bulamayan gençlerimiz var, bir tarafta da aranan eleman bulamayan, ara eleman demiyorum aranan eleman bulamayan sanayicilerimiz, girişimcilerimiz var. Bu sürdürülemez bir yapıdır" dedi.

Türkiye'nin yanlış karar almadan yoluna devam etmek durumunda olduğunu belirten Işık, onun için sık sık sanayicilerle bir araya gelerek, hata yapmak istemediklerini ifade etti.

Ar-Ge merkezi için yoğun başvuru var

Teknoloji düzeyini, üretimi, istihdamı, ihracatı, tasarımı, katma değeri yüksek ürünler üretmek için destek mekanizmalarını her geçen gün yükselttiklerini anlatan Işık, ''Ar-Ge yatırımlarına çok agresif destekler veriyoruz. Diyoruz ki Ar-Ge yapmak istiyorsanız, şirketinizin ölçeği uygunsa gelin Ar-Ge merkezi kurun. 2008 yılında çıkardık bu kanunu, şu ana kadar 164 Ar-Ge merkezimiz var. Bunlardan sadece 11'i İzmir'de, bu yetersiz bir rakam" diye konuştu.

Bakan Işık, şubat ayında yaptıkları bir düzenlemeyle Ar-Ge'de tam zamanlı çalışacak uzman sayısını 50'den 30'a çektiklerini, şu anda inanılmaz bir başvuru olduğunu belirtti. Işık, Ar-Ge merkezi kuran bir şirkete 100 liralık bir harcamanın 40 lirasını destekleyerek riski bölüştüklerini söyledi. Bu alanda şu anda en iyi desteği veren ülkelerden birinin Türkiye olduğunu dile getiren Işık, Ar-Ge merkezinde her geçen gün ortaya çıkan proje sayısının arttığını dile getirdi.

Bakan Işık şöyle devam etti:

"Bir Ar-Ge çalışmasıyla bin 500 dolarlık ürün yerine 4 bin dolarlık bir ürün elde ediliyor. İşte katma değeri yüksek ürün bu. Eğer bin 500 dolarlık ürünü 4 bin dolara çıkarırsanız, 160 milyar dolarlık ihracatı 500 milyar dolara çıkarırsınız. Biz özellikle Ar-Ge merkezlerini bu noktada destekliyoruz. Şu anda AB'deki Ar-Ge merkezini AB'den Türkiye'ye taşıma niyetinde olan pek çok firma var. Bazıları da kararını aldılar. 'Elin Ar-Ge'sini biz mi destekleyeceğiz' diyenler var. Hayır, orada çalışan personelin tamamı Türk. Yarın o şirket gitse de o personel Türkiye'de kalacak. Ben aslında yatırımı o şirkete yapmıyorum kendi insanıma yapıyorum."

Teknoloji Geliştirme Bölgeleri'ni de Türkiye'nin sıçraması için çok önemli gördüğünü dile getiren Işık, Türkiye'nin geçen yıl 690 milyon dolarlık yazılım ihracatı yaptığını, bunun yeterli olmadığını kaydetti. Yazılımda tek sermayenin beyin olduğuna dikkat çeken Işık, bir ofiste yazılanların ihraç edildiğini söyledi.

Yazılım Strateji Belgesi için dün başlangıç çalıştayında bulunduğunu belirten Işık, önümüzdeki süreçte yazılım ihracatını 1 milyar doların üzerine çıkarma gayreti içinde olduklarını aktardı.

Tasarım ofislerinin Ar-Ge merkezleri gibi destekleneceğini ifade eden Işık , "Bir ürünün tasarımını kendiniz yaparsanız onun satış fiyatı anında katlanıyor. Bunu moda tasarımından endüstriyel tasarıma kadar her alanda uygulayacağız. Niye Türk tekstili ile İtalyan tekstili arasında bu kadar fiyat farkı fazla, tasarım, marka. Bunun kararını aldık yakında yürürlüğe koyacağız" dedi.

Üniversite sanayi işbirliği kültürü yok

Türkiye'de en temel sıkıntılardan birinin de üniversite sanayi işbirliği kültürünün olmaması olduğuna dikkat çeken Işık, üniversitenin kendi evreninde olduğunu, 'sanayicinin sıkıntısı ne problemi ne ben acaba sanayi kesimine nasıl yardımcı olabilirim' bir derdinin yakın zamana kadar olmadığına işaret ederek, "Şimdi başladı. İzmir'de 9 tane üniversite var. İzmir gibi bir ilde üniversite sanayi işbirliğinin son derece güçlü olması gerekir ama şu ana kadar gözümüzü dolduran, göğsümüzü kabartan bir örneğe rastlamadık. Şimdi bunu agresif şekilde destekliyoruz" diye konuştu.

Işık, "Türkiye'de benim bir fikrim var, kimse beni kale almıyor" diyen olması durumunda çok üzüleceğini, fikirden ürüne, pazara kadar her aşamada destek verdiklerini söyledi.

Türkiye'nin tasarruf oranlarının yetersiz olduğunu, sanayicinin elindeki 3-5 kuruşu da arsaya yatırdığını belirten Işık, şunları söyledi:

"Yeni bir modeli olgunlaştırmak üzereyiz. Diyoruz ki sanayi gayrimenkul yatırım ortaklığını kuralım. Biz öncelikle kamu arazilerini alalım, eğer kamulaştırma ihtiyacı varsa onu da yapalım. Gerekirse sanayiciden projesini alalım, o projeye uygun bina yapalım. İster kiraya verelim, isterse aynı 30 yıl vadeyle satalım. Zaten kalkınmada öncelikli bölgelerde biz zaten arsayı bedava veriyoruz ama veya yüzde 70-80 hibe veriyoruz ama hala yatırımcıyı tam çekemiyoruz. Sanayicimizin elindeki o sermaye işletme ve makine teçhizata kalsın. İstiyoruz ki sanayici çok fazla bankaya ihtiyaç duymadan tekerleğini döndürsün."

OSB'lerde emlak vergisinin hiç alınmaması konusunun adaletsizlik olacağını ancak her belediyenin kafasına göre emlak vergisi oranı belirlemesinin önüne geçilmesi gerektiğini belirten Işık, OSB'lerde emlak vergisinin tavanı olması yönünde yasal düzenleme yaptıklarını söyledi.

İş kazaları ve iş güvenliği noktasında gereksiz yüklere karşı olduğunu söyleyen Işık, baretini kullanmaktan imtina eden işçilerin bulunduğunu, TBMM'ye getirilecek yeni iş güvenliği yasasında iş güvenliği kuralına uymayan işçinin tazminatsız işten atılabileceğini anlattı. Işık, "Hiç popülist çalışmıyoruz, tek taraflı çalışmıyoruz. Kim yanlış yapıyorsa bedelini ödeyecek. Uyardınız, baretini takmadı, 17 maddeden tazminatsız işten atabileceksiniz"

Sanayide TOKİ modeli

EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise TOKİ modeliyle sanayiciye fabrika yapma önerisi nedeniyle Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'a teşekkür etti. "Türkiye Mükemmellik Ödülü" alan oda olduklarını belirten Yorgancılar, Akdeniz, Ege-Marmara ve Karadeniz'de kurulacak 3 büyük üretim-yatırım bölgesindeki yatırım fabrikalarını TOKİ'nin yapmasının sanayinin, istihdamın ve üretimin geleceği açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.

Yorgancılar, Türkiye'nin geleceğinin nükleer santrallerde olduğunu, ihtiyaç duyulan santrallerin bir an önce kurulması kararının alınmasını istedi.

Vergi aflarının zamanında ödeme yapanları rahatsız ettiğini belirten Yorgancılar, cumhuriyet tarihinde her 3 yılda bir af çıktığını kaydetti.

EBSO Meclis Başkanı Salih Esen de kalkınmak için sanayinin ve sanayicinin korunması gerektiğini belirterek, "Sanayinin ve sanayicinin sıkıntıları, üretme heyecanının önüne geçmektedir. Sanayici bürokratik işlemlerle uğraşmak istemiyor. Göreve geldiğinizden bu yana yaptığınız icraatlar nedeniyle teşekkür ediyoruz. Yaptığınız açıklamalarla adeta ağzınızdan bal akıyor" dedi.

Esen, bir gecede değişen yasaların kendilerini rahatsız ettiğini, verilen hakların bir gecede alınabildiğini, mali denetimlerin iş dünyasının canını çok sıktığını ifade etti. Esen, son 10 ayda 16 milyar liralık çekin karşılıksız çıktığını belirtti.

Meclis toplantısına, İzmir Valisi Mustafa Toprak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da katıldı.

Bakan Işık, meclis toplantısı sonrasında İzmir ve ilçelerdeki meslek odaları başkanları ve organize sanayi bölgeleri temsilcilerinin katılımıyla basına kapalı toplantıda bir araya geldi.

"Teknoloji esaslı teşvik sistemine geçilecek"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, bölge öncelikli teşvikten, teknoloji esaslı teşvik sistemine geçileceğini, katma değeri yüksek ürünler üretmek için destek miktarını da artıracaklarını söyledi.

Işık, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) kasım ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sanayide yeni bir hamleye ihtiyaç duyulduğunu, bunun altyapısını hazırlamaya çalıştıklarını söyledi.

Bakanlık görevini devralmasının üzerinden 10 ay geçtiğini belirten Işık, bu süre içinde sık sık ziyaretler yaparak sanayicilerle bir araya geldiğini, onların talepleri arasında makul olanları yerine getirmeye çalıştığını kaydetti. Işık, her gün sanayicinin bir iki sorununu çözmekten mutlu olduğunu söyledi.

Türkiye'nin 2023 yılında 2 trilyon dolar GSYH, kişi başına düşen milli geliri 25 bin dolar seviyesine çıkarma, 500 milyar dolar ihracat, 150 milyar dolar da hizmet ihracatı hedefinin bulunduğunu anlatan Işık, bütün bunları başarmak için de Ar-Ge harcamalarını GSYH oranını yüzde 3'e çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.

Işık, hedefleri ütopik bulanların olduğunu, bir başarı hikayelerinin olduğunu, şimdi ikinci başarı hikayesini yazmak için yeni bir sıçrama dönemine girmek durumunda olduklarını belirtti. Bunun için yoğun bir çalışma yaptıklarını anlatan Işık, maraza çıkarmadan ülkenin 2023 hedeflerine ulaşmasını sağlamak durumunda olduklarını dile getirdi.

Türkiye'nin son 3-4 yıldır kişi başına 10 bin 500 dolarlık milli gelire takılıp kaldığını, bunun orta gelir tuzağından kaynaklandığını belirten Fikri Işık, orta gelir tuzağından kurtulmak için yeni bir sıçramaya ihtiyaç duyulduğunu, yapılacak tek şeyin Türkiye'nin teknolojik düzeyini yükseltmek olduğuna işaret ederek, "Buradan kurtulmak zorundayız. Bunun yolu da yeni bir sıçramadan geçiyor. Yeni bir sıçramayı da sürümden kazanarak, daha fazla mal satarak sağlayamayız. O zaman 160 milyar dolardan 500 milyar dolara gidemeyiz. Burada yapmamız gereken tek şey Türkiye'nin teknoloji düzeyini yükseltmektir. Bölge öncelikli teşvikten, teknoloji esaslı teşviklere geçeceğiz. Bunu en kısa sürede hayata geçireceğiz. Katma değeri yüksek ürünler üretmek için destek miktarını da artırıyoruz" dedi.

Türkiye'nin rakibi arttı

Dünya ekonomisinde 1980 sonrasından itibaren birçok ülkenin üretimden hizmet sektörüne kaydığına işaret eden Işık, ABD, İngiltere, Fransa, İtalya gibi ülkelerin üretim yerine finans ve diğer hizmetler sektöründe kalkınmayı tercih ederek, üretimi tercih etmediğini belirtti.

Dünya'da sanayi üretimine öncelik veren Türkiye'nin ölçeğinde 2-3 ülkenin bulunduğunu anlatan Işık, Almanya ve Güney Kore'nin bu ülkelerden olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

"Bunun dışında neredeyse bütün ülkeler sanayiden hizmete ve özellikle ABD ve İngiltere gibi ülkeler finansa kaydılar. 2008 krizi bu trendin ne kadar yanlış olduğunu, üretim olmadan sürdürülebilir bir büyüme olmayacağını adeta herkesin kafasına vura vura gösterdi. Bu aslında bizim bilmediğimiz bir gerçek değildi. Onun için bu ülkenin gerçek kahramanları sanayicilerdir. Her şeye rağmen üretiyorsa sanayici bu ülkenin kahramanıdır. Üretimin gücünün dünyada yeniden anlaşıldı. Şu anda ABD bile 'gelin yatırım yapın' çağrısı yapıyor. Bazı gümrük duvarlarını aşmak için bazı ticaret anlaşmalarına takılmamak için yeni düzenleme yapıyor. Bazı Türk firmaları da ABD'de yatırımın yollarını arıyor. Ben artık para ile büyüyeceğim dönemi ABD için bile geçerliliğini kaybetti. Bunu ortaya çıkaran en önemli sebep 2008 krizidir. 2008 krizi üretimden uzaklaşan ülkelere ağır bedeller ödettirdi. Üretim yapan ülkeler için ise büyük fırsata dönüştü."

Bakan Işık, 2008 krizinin Türkiye açısından hem sonuç olarak hem de önümüzdeki sürecin yol haritası bakımından önemli sonuçlarının olduğunu belirtti. Işık, AK Parti olarak iktidara geldikleri günden beri reel sektörün yapısını güçlendirmek için çok önemli adımlar attıklarını dile getirdi. Ekonomi politikalarına yönelik çok eleştirilerin olduğuna dikkati çeken Işık, şöyle devam etti:

"Her hafta kriz bekleyenler oldu, her ay kriz bekleyenler oldu. Bu sonbaharda mutlaka kriz çıkacak diyenler oldu ama 1929 krizinden sonra cumhuriyet tarihinden bu yana ilk defa hükümet kendinin çıkarmadığı bir krizle mücadele etti. Türkiye çok kriz yaşadı ama bu krizlerin genelde sorumlusu iktidarların kendi uyguladığı politikalardı. İlk defa AK Parti iktidardayken sorumlusu olmadığı bir krizle mücadele etti. Gerçekten çok önemli mücadele verildi. O günkü Başbakanımız 'bu kriz bizi teğet geçecek' dediğinde yazılanları, çizilenleri bir hatırlayın. Sonra o yazanlar çizenler bile mahcup oldular. Gerçekten bu kriz Türkiye'yi teğet geçti."

Işık, 2008 sonrası dünyanın 2008 öncesinden çok farklı olduğunu, "finansla büyüyeceği, hizmetle büyüyeceğiz" diyen ülkelerin bile "biz artık üretimle büyüyeceğiz" demeye başladığını, bu nedenle Türkiye'nin yatırım çeken ülkeler arasında rakibinin çoğaldığını belirtti.

Türkiye'nin yüksek teknoloji ürünler üreten bir ülke haline gelmesi için 3 temel enstrümanı kullanacaklarını ifade eden Işık, devlet teşvikleri, devlet destekleri ve kamu alımlarının bu unsurlardan olduğunu dile getirdi.

İzmir'in kamu il teşvikinden yararlanması talebine de cevap veren Işık, Türkiye'de yüksek teknolojili ürün üreten, ister bir milyon dolar olsun ister bir milyar dolar olsun her girişimcimize Türkiye'nin neresinde üretirse üretsin 5. bölge teşviki verdiklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Nitelikli insan gücü açısından en zengin illerin başında İzmir geliyor. Bu teşviki hayata geçirdiğimiz zaman İzmir'in' bize komşu il teşviki ver' gibi talepleri bana göre çok da artık gerekli olmayacak. Çünkü bizim yüksek teknolojili üretimin ihtiyaç duyduğu en önemli kaynak İzmir'de var. Yüksek teknolojili bir ürün için 500 bin dolarlık bile yatırım yapacaksa İzmir'de buna 5 bölge desteği verelim. İlla büyük ölçekli yatırım, stratejik yatırım olmasına gerek yok."