İTO/Avdagiç: Derecelendirme kuruluşları Türkiye'ye yönelik tahminlerini hep aşağıda tutmuştur

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekip Avdagi&ccedil;, Son 5 yıla bakıldığında kredi derecelendirme kuruluşları T&uuml;rkiye ye y&ouml;nelik tahminlerini hep aşağıda tutmuştur, ger&ccedil;ekleştik&ccedil;e yukarı revize etmiştir. Hi&ccedil; mi yukarı tahmin yapıp aşağı revize yapılmaz. Nedense T&uuml;rkiye hep aşağıdan yukarı revize yaşıyor, hi&ccedil; yukarından aşağıya revize yaşamıyor. Burada bir takım siyasi unsurların katılmasıyla bu s&uuml;re&ccedil;lerin oluştuğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Bunları izleyelim ama bunlara bakıp moralimizi bozmayalım. dedi. AA Finans Masası na konuk olan Avdagi&ccedil;, iş d&uuml;nyasının kredi ve finansmana erişimle ilgili beklentisinin devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti: Orada iki ayak var, hem kredinin miktarının artması konusunda hem de kredi maliyetinin d&uuml;şmesi konusunda beklentimiz devam ediyor. T&uuml;rkiye nin enflasyonunu dikkate aldığımız zaman, kredi hacminin 2019 da minimum y&uuml;zde 16 ile 18 arasında b&uuml;y&uuml;mesi lazım, şu an Bankalar Birliği nin verdiği rakama g&ouml;re, bu sene y&uuml;zde 12 lik bir b&uuml;y&uuml;me &ouml;ng&ouml;r&uuml;l&uuml;yor ki biz bunu kesinlikle yeterli bulmuyoruz. İkincisi iyiye doğru giden bir trend var, kredi maliyetinde d&uuml;şme var. Ge&ccedil;en sene son &ccedil;eyrekte kredi maliyeti olarak 40 ları, 45 leri konuşurken şu an 23-25 bandını konuşuyoruz. Hala yeterli bir seviye değil, finansmana erişim maliyetinin daha da d&uuml;şmesi lazım. Bu doğrudan doğruya enflasyonla da bağlantılı, enflasyon oranının altında verildiğinde sistem y&uuml;r&uuml;mez ama şu anki trend olumlu y&ouml;nde gidiyor. - Şirketlerin d&ouml;viz bor&ccedil;luluğu ile ilgili fazla spek&uuml;lasyon yapılıyor Kredi hacminin artması gerektiğine işaret eden Avdagi&ccedil;, &ouml;zellikle 2019 un ikinci yarısında arzu edilen hızlı &ccedil;ıkışın yakalanması i&ccedil;in kredi maliyetlerinin aşağı d&uuml;şmesi gerektiğinin altını &ccedil;izdi. Avdagi&ccedil;, şirketlerin d&ouml;viz bor&ccedil;larına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Konuya ilişkin fazla spek&uuml;lasyon yapıldığına işaret eden Avdagi&ccedil;, şu değerlendirmelerde bulundu: T&uuml;rkiye de evet, &ouml;zel sekt&ouml;r ge&ccedil;miş d&ouml;nemlere g&ouml;re, daha fazla bor&ccedil;lu ve &ouml;zellikle daha fazla d&ouml;viz bor&ccedil;lu ama bakıldığında, T&uuml;rkiye deki şirketlerin hem varlıklarının hem de borcun vadesi dikkate alındığında, &ouml;deme g&uuml;c&uuml; a&ccedil;ısından bunu &ccedil;evirebilecek kabiliyette olduklarını g&ouml;r&uuml;yorum. Şu an finansal kesim hari&ccedil;, T&uuml;rkiye deki reel sekt&ouml;r&uuml;n net d&ouml;viz a&ccedil;ığı 200 milyar doların altında. Bunun vadesini dikkate aldığınızda, T&uuml;rk &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n &uuml;retim g&uuml;c&uuml;n&uuml;, ihracat kapasitesini dikkate aldığınızda bunu &ccedil;evirmemesi i&ccedil;in bir sebep yok. Burada &ouml;nemli olan, kısa vadeli d&ouml;viz-a&ccedil;ık pozisyonumuz var mı, yok mu? Bunu irdelediğimiz zaman, şu an 95 milyar dolara yakın bir varlığımız, 90 milyar dolar civarında da bir y&uuml;k&uuml;ml&uuml;l&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z var kısa vadede. Dolayısıyla kısa vadede 5 milyar dolara yakın artıdayız. - Şirketler, kazandıkları para birimi &uuml;zerinden bor&ccedil;lanmalı Şirketlerin kazandıkları para birimi &uuml;zerinden bor&ccedil;lanması gerektiğini dile getiren Avdagi&ccedil;, d&ouml;vizin geldiği seviyeye ilişkin şunları s&ouml;yledi: T&uuml;rkiye de bana g&ouml;re bu d&ouml;nemin, iş d&uuml;nyası a&ccedil;ısından en &ouml;nemli, mutlaka muhafaza edilmesi gereken kazanımı, d&ouml;vizin şu an geldiği seviye. Ge&ccedil;en hafta İsto&ccedil; Ticaret Merkezi ndeydik. &Ccedil;ok sayıda g&ouml;r&uuml;şme yaptık, bu ger&ccedil;ek&ccedil;i d&ouml;viz kurundan sonra firmalar, daha az ithalat yapmaya başlamış, daha fazla i&ccedil; pazarda &uuml;retim yapmaya doğru y&ouml;nelmişler, daha &ccedil;ok ihracat i&ccedil;in gayret i&ccedil;indeler. &Uuml;&ccedil;&uuml;ne de baktığınız zaman &ccedil;ok doğru netice vermiş. Şu an da 5,30-5,50 bandındaki kur, son derece ger&ccedil;ek&ccedil;i bir kur, &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde de kurun mutlaka enflasyonla orantılı şekilde y&uuml;r&uuml;mesi gerek. Bu &uuml;lkede y&uuml;zde 10 enflasyon varsa, kurun da y&uuml;zde 10 artması lazım. Son d&ouml;nemde olumsuz gibi g&ouml;z&uuml;ken s&uuml;recin, hayati bi&ccedil;imde olumlu avantaj sağladı, bunun kurunması ve s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lmesi lazım. İthalat lobisine ya da dışarıdan bize mal satmak isteyen &uuml;lkelerin s&ouml;ylemlerine asla itibar etmemek gerek. - Bir ara konkordatolar &ccedil;ok hızlandı &ccedil;&uuml;nk&uuml; bankalar yapılandırmada istekli değillerdi Bankalar ve şirketlerin, b&uuml;y&uuml;k bir paketin iki &ouml;nemli sacayağı olduğunu dile getiren Avdagi&ccedil;, bankaların piyasada yaşanan gelişmelere bağlı pozisyon almak durumunda olduğunu dile getirdi. İTO Başkanı Avdagi&ccedil;, bir ara konkordatoların &ccedil;ok hızlandığını anımsatarak, &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bankalar maalesef o d&ouml;nemde yapılandırma konusunda &ccedil;ok fazla istekli değillerdi. Zor durumda olan şirketlerin de tek &ccedil;ıkış kapısı konkordatoydu, buraya hızlı bir y&ouml;nelme oldu. Daha sonra buraya gelen şirketlerin bor&ccedil;larının tahsil edilmesi konusunda, bankalarda &ccedil;ok netice alamayacaklarını g&ouml;rd&uuml;ler ve daha fazla inisiyatif kullanmaya başladılar. Bu d&ouml;nemde finansman maliyeti d&uuml;şt&uuml; ve konkordato sayılarında ciddi bir azalma oldu. Hatta konkordatoya giden şirketler, bankalarla bor&ccedil;larını yapılandırdılar ve konkordatodan &ccedil;ıktılar. Bankalar da artık makul ve y&ouml;netilebilir bir yapılanmanın, şirketlerin &uuml;zerine gidip, onları boğmaktan &ccedil;ok daha avantajlı olduğunu g&ouml;rd&uuml;ler. Bu anlamda bankaların bu y&ouml;netilebilir s&uuml;reci devam ettirmeleri &ccedil;ok &ouml;nemli. Aksi halde piyasadan bir takım &uuml;retici fakt&ouml;rleri ya da t&uuml;ccarları elimine ederek bir yere varmak m&uuml;mk&uuml;n değil. Sadece faturanın bankalara kesilmemesi gerektiğini vurgulayan Avdagi&ccedil;, iş d&uuml;nyasının da rasyonel bir yaklaşımla bankaların karşısına &ccedil;ıkması gerektiğini s&ouml;yledi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ın 2,5 milyonluk yeni istihdam sağlama a&ccedil;ıklaması ve istihdam paketine ilişkin değerlendirmede bulunan Avdagi&ccedil;, T&uuml;rkiye de yılda 1 milyon kişinin iş d&uuml;nyasına katıldığını belirterek, şunları kaydetti: Bu aynı zamanda T&uuml;rkiye nin bir avantajı. Bu da bize sorumluluk y&uuml;kl&uuml;yor. Her yıl y&uuml;zde 5,5-6 b&uuml;y&uuml;memiz lazım ki 1 milyon kişiye iş bulalım ve bunun &uuml;zerinde yeni istihdam alanları oluşturalım ki 3,9 milyona gelen işsizliğimizi aşağı doğru &ccedil;ekelim. 2,5 milyonluk istihdam hedefi bu iki konuyu da kapsayan bir hedef. İstihdam paketinin g&ouml;r&uuml;nmeyen birtakım avantajları da devreye girecek. Bunlar birbirini besleyen unsurlar. Bu iddialı hedefi, kademe kademe realize etme konusunda iş d&uuml;nyası ve h&uuml;k&uuml;met olmak &uuml;zere hepimiz elinden geleni yapmak durumundayız. Paketi uygulama konusunda daha efektif, sıkıntısız uygulamaya ge&ccedil;irmek i&ccedil;in d&ouml;nem d&ouml;nem iş d&uuml;nyasının kritiklerini, beklenti ve değerlendirmelerinin alınıp gerekli revizyonları yapmak &ouml;nemli. İŞKUR ge&ccedil;en sene 1 milyar liralık kaynağını kullanamadı. Bu sorumluluk İŞKUR da mı iş verende mi? Neticede 1 milyar liralık bir kaynak vardı ve bu kullandırılamadı. Bu tip teşvik paketlerini b&uuml;rokrasinin de amasız, fakatsız, lakinsiz uygulama sergilemesi lazım. Cumhurbaşkanımızın, h&uuml;k&uuml;metimizin, bakanımızın ortaya koyduğu net iradenin hayat bulması i&ccedil;in fakatları bir kenara koyacağız. En etkin ve sonu&ccedil; odaklı nasıl olunacağına kafa yoracağız. İş d&uuml;nyasından ilk d&ouml;n&uuml;şlerin nasıl olduğuna ilişkin soru &uuml;zerine Avdagi&ccedil;, bu konuda olumlu d&ouml;n&uuml;şler aldıkları aktararak, yarın İstihdam Seferberliği 2019 İstanbul Buluşması nın ger&ccedil;ekleştirileceğini s&ouml;yledi. Avdagi&ccedil;, istihdam paketi ile ilgili T&uuml;rkiye deki en kapsamlı ve sonu&ccedil; odaklı tanıtım kampanyasını yaptıklarını vurgulayarak, B&uuml;t&uuml;n bunların &ouml;z&uuml;nde, biz daha fazla, daha efektif &uuml;reteceğiz, daha &ccedil;ok &ccedil;alışıp, daha fazla ihracat yapacağız. Enflasyon sadece h&uuml;k&uuml;metin gayretiyle, sadece Ankara nın alacağı tedbirlerle netice veremez. Tabii ki onların &ccedil;alışmaları &ccedil;ok değerli ama bizim 82 milyon vatandaş olarak bu s&uuml;re&ccedil;te ciddi sorumluluğumuz var. T&uuml;rk bankacılık sisteminde hala dışarıdan ilave kaynak alıyorsak &uuml;lke olarak d&uuml;ş&uuml;n&uuml;p tabiri caizse tefekk&uuml;r etmemiz lazım. Yani bizim tasarruf etmemiz, daha &ccedil;ok &uuml;retmemiz ve ihracat yapmamız lazım. Bunları sağlarsak enflasyon da işsizlik de d&uuml;şer, &uuml;lkemizin refahı ve katma değeri de artar. Bu konuda toplum olarak topyekun seferberlik i&ccedil;ine girmemiz lazım. diye konuştu. - Tarımla ilgili teşvik politikamızı yeni bir &ccedil;er&ccedil;eveye oturtmalıyız Avdagi&ccedil;, tanzim satışı uygulamasına da değinerek, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Tarımla ilgili teşvik politikamızı, diğer b&uuml;t&uuml;n teşvik politikalarımızda olduğu gibi yeni bir &ccedil;er&ccedil;eveye oturtmamız lazım. T&uuml;rkiye de biliyorsunuz, bazı alanlarda ekim yapılmaması durumunda da verilen teşvikler var. Bizim &ouml;nerimiz &uuml;reten &ccedil;ift&ccedil;iye teşvik verilmesi. &Uuml;retmeyeni değil, &uuml;reteni teşvik eden politika olması lazım. Mazot, g&uuml;bre ve tohum konusunda &ouml;nemli adımlar atmamız gerekiyor. Sulamadan, toprak analize kadar yapılması gereken &ccedil;ok unsur var. K&uuml;&ccedil;&uuml;k &ouml;l&ccedil;ekli tarımdan daha b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;ekli tarıma ge&ccedil;memiz gerekiyor. Ambalajlama ve diğer s&uuml;re&ccedil;ler de &ouml;nemli. T&uuml;rkiye nin b&uuml;y&uuml;mesine y&ouml;nelik yurt dışından gelen negatif tahminlere ilişkin soru &uuml;zerine Avdagi&ccedil;, b&uuml;y&uuml;k bir tarihi mirasın &uuml;zerinde yaşan T&uuml;rkiye nin bu tip bakışlara hazır olunması gerektiğini belirterek, Bir havayolu şirketinin bir u&ccedil;ak tipinin devre dışı bırakılmasıyla ilgili s&uuml;re&ccedil; yaşandı. İsvi&ccedil;re de bir medya kuruluşu bunu haber yaptı. Bu u&ccedil;aklar yere indirildi diye &uuml;zerinde kocaman THY u&ccedil;ağının resmi vardı. Sanki kaza yapan u&ccedil;ak THY u&ccedil;ağı. Bu filo i&ccedil;inde az u&ccedil;ağa sahip olan şirketlerden biri, kaza ile alakası olmamış. En son AP raporunu g&ouml;rd&uuml;k. B&uuml;t&uuml;n bunlara vereceğimiz cevap daha fazla &ccedil;alışıp, &uuml;reteceğiz. diye konuştu. Avdagi&ccedil;, k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir &ccedil;alışma yaptıklarını aktararak, Son 5 yıla bakıldığında kredi derecelendirme kuruluşları T&uuml;rkiye ye y&ouml;nelik tahminlerini hep aşağıda tutmuştur, ger&ccedil;ekleştik&ccedil;e yukarı revize etmiştir. Hi&ccedil; mi yukarı tahmin yapıp aşağı revize yapılmaz. Nedense T&uuml;rkiye hep aşağıdan yukarı revize yaşıyor, hi&ccedil; yukarından aşağıya revize yaşamıyor. Şu son d&ouml;nemde Yunanistan da ne oldu da notu 2 derece yukarı &ccedil;ıktı. Bunu anlamak m&uuml;mk&uuml;n değil. Burada bir takım siyasi unsurların katılmasıyla bu s&uuml;re&ccedil;lerin oluştuğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Bunları izleyelim ama bunlara bakıp moralimizi bozmayalım. değerlendirmesinde bulundu.

İTO/Avdagiç: Derecelendirme kuruluşları Türkiye'ye yönelik tahminlerini hep aşağıda tutmuştur

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç "Bankacılık sektöründe kredi hacminin 2019 yılında yüzde 16-18 büyümesi lazım" dedi

Öne Çıkanlar