Kalkınma Bakanı Yılmaz: Merkez Bankamız başarılı
-
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Merkez Bankamız küresel kriz ortamında en başarılılardan biri" dedi
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Merkez bankamız küresel kriz ortamında en başarılılardan biri" dedi
Yılmaz, "Gerek görmesi halinde merkez bankası adım atacaktır. Merkez bankası birtakım tedbirler aldı,bundan sonra da gerekli gördüğü adımları atacaktır. Büyüme ilk çeyrekte mevsimsel etkilerden dolayı biraz düşük gelebilir" açıklamalarında bulundu.
Cevdet Yılmaz, "Bugün dünyada finansal piyasalarda dalgalanmadan, çalkantıdan bahsedilebilir. Bu, bir süre sonra duracak, dünya ekonomisindeki gelişmelere göre de yeniden şekillenecek" dedi.
Dünya ölçeğinde euro/dolar paritesinin geçen dönemde 1,6'lara çıktığını, şu anda 1,07'ler düzeyine kadar indiğini anlatan Yılmaz, euronun değerinde muazzam bir düşüş olduğunu söyledi.
Avrupa'nın uzun süredir durgunluktan çıkamadığını, ABD'nin ise aldığı tedbirlerle büyük oranda sorunları aştığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Amerikan ekonomisinin Avrupa ekonomisine göre çok daha iyi performans gösterdiği dönemden geçiyoruz. Bu da tabi ülkelerin para birimlerinde yeni bir dengelenmeye götürüyor. Hızlı bir şekilde Amerikan parasının değerinin yükseldiğini görüyoruz. Bunda tabii Avrupa Merkez Bankası politikalarının da önemli bir rolü var. Avrupa Merkez Bankası genişlemeci bir para politikasına karar verdi. Ayda 60 milyar euroya kadar genişleme kararı verdi, tahvil alımı kararı verdi, bu da euronun değerinde ciddi bir düşüş getiren hadise. Parasal genişleme, paranın değerinde düşüşe yol açıyor. Avrupa'nın amacı biraz enflasyon oluşturmak. Deflasyondan kurtulmak. Enflasyon üretmeye çalışıyor çünkü piyasaları canlandırmak istiyor. Bu büyük oranda bizdeki yaşananlar da küresel düzeyde yaşananların yansıması. Bu bir kriz değil. Bu, 2008'lerde yaşananlarla bunu mukayese etmemek lazım."
Bugün dünyada finansal piyasalarda dalgalanmadan, çalkantıdan bahsedilebileceğini belirten Yılmaz, bunun bir süre sonra durulacağını, dünya ekonomisindeki gelişmelere göre de yeniden şekilleneceğini kaydetti.
Bu ortamda siyasi istikrarın önemine işaret eden Yılmaz, "İyi ki Türkiye'de siyasi istikrar var. Allah korusun bugün koalisyon yapısı olsaydı, küresel krizin dünyada yaşandığı bu süreçte, bugün Türkiye çok farklı bir yerde olurdu. Belirsizliklerin arttığı, öngörülebilirliğin azaldığı dönemde siyasi istikrarın önemi bir kat daha artıyor. Türkiye'de çok şükür güçlü bir hükümet var, güçlü bir yönetim ve siyasi istikrar var. Dolayısıyla Türkiye, bu sorunları en iyi atlatan ülkelerden olacaktır" diye konuştu.
Yılmaz, 2008 ekonomik krizi ile karşılaştırıldığında bugün çok ağır bir sorunla karşı karşıya kalınmadığını vurguladı.
Söz konusu dalgalanmada, Türkiye'nin bunu nasıl atlatacağının anlaşılması için bakılması gereken birinci yerin bankacılık olup olmadığı sorusuna Yılmaz, Türkiye'nin bankacılık sisteminin çok güçlü olduğuna dikkati çekti.
- "Pozisyonumuzu güçlü tutmak zorundayız"
Bu durumlarda mali yapının çok önemli olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye çok sağlam bir konumda. Bütçe açığı en düşük ülkelerden biri Türkiye. Dolayısıyla, mali disiplin anlamında da çok güçlü konumdayız. Makro ekonomik temellerimiz sağlam. Cari açıkta biraz sıkıntılarımız vardı. Son dönemlerde özellikle petrol fiyatlarındaki düşüşle bu yıl cari açığın yüzde 4'lere kadar düşebileceğini öngörüyoruz. Biz, petrole de güvenip durmuyoruz, bu fırsatı iyi değerlendirip yapısal reformlarımızı hızlandıracak daha rekabetçi, verimliliği yüksek bir ekonomide bütün bu sorunları karışlamak durumundayız. Dünyayı değiştiremeyeceğimize göre biz, kendi pozisyonumuzu güçlü tutmak, değiştirmek zorundayız."
Ocak ayında cari açığın beklentilerin altında gerçekleşmesine ilişkin soruyu yanıtlarken Yılmaz, bunun son derece olumlu olduğunu söyledi. Yılmaz, ihracatta parite farkından dolayı bir miktar düşüş olduğunu anlattı.
Bölgede yaşanan sıkıntılara rağmen ihracatın devam ettiğini, turizm başta olmak üzere hizmet gelirlerinde artış olduğunu ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin bu sene ciddi anlamda cari açığında azalma görüleceğini, rakamın 30 milyar dolarlar seviyesine kadar düşebileceğini öngördüklerini ifade etti.
Orta ve uzun vadeli politikalar ile enerjide bağımlığı azaltmaya dönük çalışmalara devam ettiklerini bildiren Yılmaz, "Bütün bunlarla cari açığımız inşallah orta ve uzun vadede petrol fiyatlarından da bağımsız olarak düşme eğilimini devam ettirecek. Bunu da hep birlikte göreceğiz" diye konuştu.
Doların Türk Lirası karşısında değerlenmesinin ihracata, sanayi üretimine, büyümeye, istihdam ve yatırımlara kısaca ekonomiye nasıl bir etkisi olacağının sorulması üzerine Yılmaz, genel anlamda TL'nin değer kaybetmesinin ihracatçılar ve turizm geliri sağlayanlar için olumlu, yurt dışından girdi ithal edenler için olumsuz bir durum olduğunu söyledi.
Kurdaki hızlı dalgalanmaları çok olumlu bulmadıklarına işaret eden Yılmaz, "Bu, insanları tedirgin eden ortam oluşturuyor. Önemli olan daha istikrarlı bir şekilde fiyatların öngörülebilir olması. Önümüzdeki süreçlerde belirli bir zemine dünyada, ülkemizde oturacaktır işler. Biraz sakin izlemek gerekiyor gelişmeleri ve gerekli müdahaleleri yapmak gerekiyor. Bunun kalıcı bir etkide bulunmayacağını düşünüyorum. Esas hadise yapısal reform gündemidir" şeklinde konuştu.
Döviz, dolar, borsa gibi tartışmalara çok fazla boğulup, daha temel bir takım politikaların yeterince tartışılmadığını belirten Yılmaz, asıl tartışılması gereken konuların, eğitim sisteminin kalitesi, Ar-Ge'ye harcanan para, rekabeti ve esnekliği artırıcı düzenlemeler olduğunu söyledi.
Merkez Bankasının, küresel kriz ortamında başarılı olduğunu anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Merkez Bankası gerçekten çok aktif bir şekilde ülkemizin ekonomik risklerini azaltmaya dönük çaba sarf eden kurumumuz. Bu ortamlar kolay değil tabii, hiç bir merkez bankası için kolay değil. Japonya'da, Avrupa'da, Amerika'daki tartışmaları biliyoruz. Merkez Bankamız bu anlamda elindeki imkanlar neyse onları en iyi şekilde kullanarak ülkemizdeki bu kurun istikrarına katkıda bulunmaya çalışıyor. Aşırı hareketlilikleri engelleme yönünde çaba sarf ediyor. Tabii ki Merkez Bankası bunu yaparken dünyadaki gelişmelerin ölçeğini de dikkate almamız lazım. Büyük ölçekli değişimlerde çok hızlı bir şekilde durdurmak veya tersine çevirmek mümkün olmuyor. Ama belli bir süreç içerisinde daha makul bir seviyelerde bu kontrolü sağlamak mümkün olur. Merkez Bankamız da bir takım tedbirler almış durumda en son dün döviz piyasalarından rahatlama sağlayıcı tedbirler de ilan etti. Bundan sonra da gerekli gördüğünde gerekli adımları atacaktır."
Yılmaz, kurların ve diğer fiyatların öngörülebilir olduğu ortamların büyümeye ve yatırıma olumlu katkı sağladığını ifade ederek, "Merkez Bankası da bu perspektifimize katkıda bulunmaya devam edecek" ifadelerini kullandı.
-"GAP Bölgesi ihracatı 9 milyar doları aştı"
GAP Bölgesinde 2002 yılında 9 ilin toplam ihracatının 700 milyon dolara bile ulaşmazken, geçen yıl bu rakamın 9 milyar doları aştığına dikkati çeken Yılmaz, Türkiye'nin ihracatının son 12 yılda 4 kat artarken, GAP bölgesinin ihracatının 13-14 kat arttığını kaydetti.
Bunun nispi olarak sağlanan huzur ortamı, bölgeye sağlanan teşvikler, altyapıya, yapılan yatırımlardan kaynaklandığına işaret eden Yılmaz, üniversitelerden, yollara, hastanelere, eğitim kurumlara kadar bir çok yatırımın sonuçlarını gördüklerini, sosyal göstergelerin de iyileştiğini söyledi.
Bölgede çok daha sağlıklı, iyi eğitilmiş genç bir nüfusun bulunduğunu ifade eden Yılmaz, bölgenin bir taraftan da çok dinamik ve geniş bir uluslararası alan içerisinde yer aldığını, ciddi ticari bağların geliştirilebileceğini kaydetti.
- "En büyük teşvik süreci"
"Çözüm süreci aynı zamanda bir refah sürecidir, bir zenginleşme sürecidir, ihracat, istihdam sürecidir. Çözüm süreci en büyük teşvik sürecidir" diyen Yılmaz, çözüm süreci ile GAP'ın birleşerek, bölge ekonomisi açısından yaratacağı katkıya işaret etti.
"Küçük ve orta ölçekte yatırımların güçlü şekilde gerçekleştiğini görüyorum" ifadesini kullanan Yılmaz, Çözüm Süreciyle bağlantılı olarak hem büyük ölçekli yatırımların batıdan doğuya gittiğinin, hem de dış dünyadan yatırımcının geldiğinin görüleceğini söyledi.
-"Bölgede özel yatırımları artıracağız"
Kamu yatırımlarının önemine değinen ancak kalkınma için yeterli olmadığını dile getiren Yılmaz, bunun yanına mutlaka özel yatırımları da koymak gerektiğini belirtti.
Türkiye genelinde yatırımlara bakıldığında yüzde 80'inin özel yatırımlar, yüzde 20'sinin ise kamu yatırımları olduğuna işaret eden Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu bölgelerimize gittiğimizde kamunun payının arttığını, özelin azaldığını görüyoruz. İşte önümüzdeki süreçte bu 6. bölge teşvikleri ve diğer destek mekanizmalarımızla özeli daha da artıracağız. 6. bölge teşvikleri devam ediyor. Yüksek oranda istihdam yoğun sektörlerimizi çok yüksek oranda destekliyoruz. Bunun sonuçlarını da ben sahadan görüyorum. Özellikle tekstil, konfeksiyon, ayakkabıcılık gibi emek yoğun sektörler başta olmak üzere, ilk defa Doğu'da Güneydoğu'da sanayileşmenin, özel sektör eliyle sanayileşmenin canlandığını görüyoruz. Diğer taraftan Kalkınma Ajansları kanalıyla hibe programlar yürütüyoruz, KOSGEB kanalıyla KOBİ'lere destekler sunuyoruz. Tarım Kırsal Kalkınma Fonlarından kırsal kalkınmaya dönük projelere destek veriyoruz. İŞKUR kanalıyla mesleki eğitim yapacak özel işletmelerin ihtiyaçlarını karşılıyoruz. TÜBİTAK kanalıyla teknoloji yoğun projelere destek veriyoruz. Bütün bunlarla birlikte bölge gerçekten farklı bir aşamaya geçiyor ekonomik olarak. Yeni GAP Eylem Planımız da aslında tam bu gelişmeleri kapsayan, onlara destek sunan bir içerikte."
- "Yeni bir destekleme paketi konusunda çalışmalar yapıyoruz"
Yılmaz, "Sanayicilerimize dönük olarak yeni bir destekleme paketi konusunda çalışmalar yapıyoruz. İstihdamı, yatırımları ve üretimi artırmaya dönük yeni bazı tedbirleri de önümüzdeki günlerde gündeme getireceğiz" dedi.
Özellikle kredi kullanan yatırımcının maliyetlerini düşürmek için hassas davrandıklarını anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Güven ve istikrar ortamını daha da pekiştirerek kurumsal anlamda alınması gereken tedbirler neyse onları da alarak, finans enstrümanlarını da çeşitlendirerek, bizim, yatırımcının maliyetlerini düşürmemiz gerekiyor. Bu sadece Merkez Bankasının faiz politikaları değil onu da aşan boyutlar var. Örneğin katılım bankacılığını geliştirmemiz, İstanbul Finans Merkezi çerçevesinde enstrümanlarımızı daha da artırmamız, bankacılık sistemindeki gereksiz maliyetleri olabildiğince hafifletmemiz, yeni bazı finansal mekanizmalar geliştirerek yatırımları desteklememiz gerek. Nitekim dün yaptığımız toplantının (Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki toplantı) sonuçlarından biri de bu oldu. Özellikle sanayicilerimize dönük olarak yeni bir destekleme paketi konusunda çalışmalar yapıyoruz. İstihdamı, yatırımları ve üretimi artırmaya dönük yeni bazı tedbirleri de önümüzdeki günlerde gündeme getireceğiz."
Cevdet Yılmaz, bu ay açıklanması planlanan 2014 büyüme rakamının, Orta Vadeli Program'da (OVP) belirlenenden çok büyük bir farklılık göstermeyeceğini ifade etti. Geçen yılın işsizliğinin yüzde 9,9 olarak açıklandığını hatırlatan Yılmaz, "Çok büyük oranda istihdam sağladığımız halde işgücüne katılım oranı çok fazla arttığı için bir miktar artış oldu ancak yine tek haneli bir işsizliğimiz var. Bu veri bu ortamda son derece sevindirici. Enflasyonda da sevindirici bir rakam gördük. 2014 yılı büyüme rakamınında 3 civarında çıkacağını bekliyoruz. Bir miktar aşağı yukarı olabilir" diye konuştu.
Kalkınma Bakanı Yılmaz, 2015 için yüzde 4 büyüme hedefi koyduklarını anımsatarak, "Bu yılın ilk çeyreğinde mevsimsel etkiler ve baz etkisinden dolayı biraz daha düşük geçebilir. 2015'in ikinci çeyreğinden başlayarak büyümemizin daha da ivmelenmesi bekliyoruz. Yıl sonu itibariyle de yüzde 4 hedefini yakalayacağımızı düşünüyorum. Petrol fiyatlarındaki düşüşün de buna yardımcı olacağını öngörüyoruz. Bakanlık olarak yaptığımız analizde düşük petrol fiyatından yarım puana yakın bir büyüme etkisi bekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin son 12 yılda istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme yakaladığını anlatan Yılmaz, "Büyümede 25 dönüşüm programı çok önemli. Önümüzdeki yıllarda bu dönüşüm programlarının hayata geçmesiyle potansiyel büyümemizin en az 2 puan yükselmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
AA