Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Kılıçdaroğlu: Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar var

Kılıçdaroğlu: Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar var

  • CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar olduğunu belirterek, ''Bu sorunları güçlerimizi birleştirerek yola çıkarak ancak aşabiliriz" dedi

Giriş: 22 Nisan 2011, Cuma 13:21
Güncelleme: 22 Nisan 2011, Cuma 13:21

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar olduğunu belirterek, ''Bu ciddi sorunları güçlerimizi birleştirerek yola çıkarak ancak aşabiliriz. Türkiye bizi bu ciddi hamleyi yapmak için bekliyor'' dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin 12 Haziran'da yapılacak milletvekili genel seçimi için hazırladığı Seçim Bildirgesini genel merkezde düzenlenen toplantıda açıkladı.

Milletvekili adaylarının da tanıtıldığı toplantının başlangıcında, CHP'yi ve projelerini anlatan kısa filmin gösterimi yapıldı. Ardından da CHP'nin milletvekili adaylarının isimleri okundu.

Kılıçdaroğlu, toplantıda yaptığı konuşmaya ''Adaylarımızı tanıdık, umuyorum ki önümüzdeki seçimlerde bütün adaylarımız ön seçimle gelecekler. Bunun çalışmasını yapacağız'' diyerek başladı.

Milletvekili adayı belirlemenin zor olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Burukluk yaşayanlar olacak ama hep beraber yaralarımızı sarıp yolumuza devam edeceğiz. Çünkü Türkiye'nin önünde ciddi sorunlar var. Bu ciddi sorunları güçlerimizi birleştirerek yola çıkarak ancak aşabiliriz. Türkiye bizi bu ciddi hamleyi yapmak için bekliyor'' diye konuştu.

CHP'nin sadece Türk siyasal yaşamında değil, dünya siyasetinde de çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''CHP ciddi değişimler dönüşümler yapan, Cumhuriyeti kuran, devrimleri gerçekleştiren bir partidir. Attığı en önemli ve birinci adım budur. Sonra çok partili yaşama adım attı, hiçbir baskı altında kalmadan kendi özgür iradesiyle çok partili yaşama geçti ve iktidarı devretti. Bu ikinci büyük adımdır. Ve üçüncü büyük adımı sosyal demokrasiyi Türkiye'ye getirerek attı. Sosyal demokrasinin özünde insan vardır. Siyaset insan için vardır. İnsanı yüceltmek, alın terine değer vermenin gereği olarak sosyal demokrasiyi getirdi ve önemli bir adım attı. Şimdi önümüzde dördüncü adım var. Demokrasi ve özgürlüğü getireceğiz. Demokrasi ve özgürlük için yolumuza devam edeceğiz. Bizim temel felsefemiz, hedefimiz, attığımız üç adımın devamı olarak çağdaşlaşmanın da gereği olarak dördüncü büyük adımı atacağız. Bunun için mücadele edeceğiz, bunun için iktidar olmamız gerekiyor.''

Demokrasi ve özgürlüğün gelmesi için yeni ve çağdaş bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İlk yapacağımız iş birilerinin yaptığı gibi değil, bizim evrensel değerlere sahip olarak demokrasi ve özgürlüğü getirmemiz gerekiyor. Herkesin imrendiği ve 'Evet Türkiye Cumhuriyeti çağdaş bir ülkedir, Türkiye Cumhuriyeti'nde demokrasi var, özgürlükler var, sabahın beşinde kimsenin kapısı çalınmıyor evi polis basılmıyor' diyecek. Bu özgürlüğü getireceğiz Türkiye'ye. Onun için biz ilk hamlemizi anayasa ile yapacağız. Ama anayasa yaparken öyle oturacağız da bir partinin mutfağında anayasa hazırlayacağız diye bir düşüncemiz yok. Geniş katılımlı herkesin üzerinde düşündüğü taşındığı düşüncesini özgürce dile getirdiği, sivil toplumun bir anlamda fiilen çalışmalara katıldığı, üniversitelerin, baroların, meslek kuruluşlarının çalışmalara katıldığı destek verdiği ve her yurttaşın eline aldığı zaman gururla elinde taşıyacağı, 'evet bu benim anayasamdır' diyeceği bir anayasayı yaşama geçireceğiz.''

"YARGI KAMU VİCDANINI TEMSİL ETMELİDİR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Birilerinin baskılarıyla karar verip, birilerinin hoşgörüsüyle beraat kararı veren bir yargı istemiyoruz. Yargı kamu vicdanını temsil etmelidir'' dedi.

Yargının bağımsız olması ve evrensel kurallar içinde çalışması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''Birilerinin baskılarıyla karar verip, birilerinin hoşgörüsüyle beraat kararı veren bir yargı istemiyoruz. Yargı, kamu vicdanının temsil etmelidir. Verdiği karar kamu vicdanında kabul görmelidir'' diye konuştu.

Güçler ayrılığı ilkesinin de çok önemli olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, bu çerçevede yargının bağımsızlığı ile ilgili ciddi projeleri, ciddi hedefleri ve ciddi öncelikleri bulunduğunu kaydetti.

Önce Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu değiştireceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, Yargıçlar Kurulu oluşturacaklarını söyledi.

Bu kurulda, bakanın ve müsteşarın, yani siyasi otoritenin yeri olmadığını belirten Kılıçdaroğlu,Yargıçlar Kurulunun, Teftiş Kurulunun bağlandığı bir otorite haline geleceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, ''Siyasi otorite yargıçları denetlemeyecek. 'Git şu yargıca ceza yaz' demeyecek. Daha bağımsız, daha özgür bir yapı sağlayacağız. Yargıçlar Kurulunun ayrı bir bütçesi olacak. O bütçesiyle yola çıkacak. O bütçesini yasaların öngördüğü şekilde harcayacak. 'Maliye Bakanı bana izin verir mi vermez mi?' diye bir kaygı içerisine girmeyecek. Tam özgür, özerk, kamu vicdanını tam yansıtan bir yargıyı ayağa kaldıracağız'' diye konuştu.

Hedeflerinden birisinin de Adalet Akademisi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu akademiyi de Yargıçlar Kuruluna bağlayacaklarını bildirdi. Sınavla seçilen yargıçların orada eğitileceğini belirten Kılıçdaroğlu, ondan sonra görevlerinin başına dönüp özgürce görev yapacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''12 Eylül ürünü olan devlet güvenlik mahkemeleri vardı. O devlet güvenlik mahkemelerinin adını değiştirdik, özel yetkili ağır ceza mahkemesi dedik. Doğal yargıçlık ilkesine aykırı. Bunu da değiştireceğiz. Özel yetkili mahkemeler olmayacak. Birilerin borazanı olan mahkemeler olmayacak, birilerinin talimatıyla hareket eden mahkemeler olmayacak.

Nasıl dünyada, sosyal demokraside, insan haklarında, özgürlüklerde evrensel kuralları benimsiyorsak, yargıda da evrensel kuralları benimseyeceğiz. Mademki biz özgür dünyanın bir parçası olacaksak. Yargıda da öyle olacağız. Yargımız da güven vermeli. 'Evet, Ankara'da yargıçlar var denebilmeli' Bunu sağlayacağız.''

-YÜZDE 10 BARAJI-

Adli Tıp Kurumunu da özerk bir yapıya kavuşturacaklarını ve siyasetin vesayetinden kurtaracaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, orada da insanların özgürce görevlerini yapacaklarını ve kendi vicdanlarına göre raporlarını hazırlayıp yargı organlarına veya diğer organlara sunacaklarını ifade etti.

Geçen hafta genel seçimlerde yüzde on barajı olmasının getirdiği bir kriz yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Düşünün, ben bir siyasal partiye oy veriyorum, ama o siyasal partiye verdiğim oy dolayısıyla o siyasal parti milletvekili çıkaramıyor, barajı aşamadığı için. Benim oyumla başka bir siyasi parti milletvekili çıkarıyor. Buna da milli irade deniyor. Bunun adı, Türkçesi milli irade hırsızlığıdır, bu hırsızlığa izin vermeyeceğiz.

Mademki demokrasi diyoruz, mademki özgürlükler diyoruz, mademki çağdaş uygarlık diyoruz, mademki milli irade diyoruz, o zaman milli iradenini parlamentoya tam yansıması lazım. Hem 12 Eylül'e karşı olacaksın ya da karşı olduğunu söyleyeceksin ama sonra dönüp 12 Eylül'ün getirdiği bir yasanın arkasına sığınacaksın. Bunu kabul etmiyoruz. Yüzde 10 seçim barajını kaldırmak Cumhuriyet Halk Partisinin boynunun borcu olacak, bunu kaldıracağız.''

Önümüzdeki seçimlerde Türkiye'nin bütün illerinde ön seçim yapmayı hedeflediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, 12 Eylül döneminin getirdiği Siyasal Partiler Yasası'nı da değiştireceklerini, lider sultasını kaldıracaklarını, normal vatandaşın kendi milletvekilini seçmesinin yollarını açacaklarını kaydetti. Kılıçdaroğlu, ''Bu da benim sözümdür, sizin sözünüzdür. Bu sözün arkasında duracağım'' diye konuştu.

Demokrasi ve özgürlük derken sivil toplumun unutulmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütlerinde insanların gönüllü olarak bir araya gelip ortak bir hedefe kilitlendiğini söyledi.

Sivil toplumları daha da güçlendireceklerini bildiren Kılıçdaroğlu, sivil toplumda kısıtlayıcı olmayacaklarını, destekleyici olacaklarını ve bu örgütlerin önünü açacaklarını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, ''Engelleyici olmayacağız, onların güçlenmelerinin yolunu açacağız. Cezalandırıcı olmayacağız, tam tersine yüreklendirici olacağız. Onlar yüreklendirilecek ve yollarına devam edecekler. Sivil toplum anlayışımızda dışlayıcı değil, kapsayıcı olacağız. Herkesi kucaklayacağız. Bizim gibi düşünmeyebilirler, bizimle aynı dünya görüşünü paylaşmayabilirler. Ama unutmayalım ki, onların da bir hedefleri, bir söylemleri, bir düşünceleri var. Madem ki demokrasi, önce onları dinleyeceğiz. Önce onları dinleyeceğiz ki karşılıklı saygı dediğimiz kuralı toplumun her aşamasında yaşamımızda egemen kılalım'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, TBMM'nin ihtisas komisyonlarında her yasa görüşülürken o yasayla ilgili düşünceleri olan tüm sivil toplum kuruluşlarını davet edeceklerini ve onların görüşlerini alacaklarını belirterek, böylece yasanın sadece TBMM çatısı altında oluşup bitmeyeceğini sivil toplumun da görüşünün alınarak toplumun desteğiyle çıkmış olacağını bildirdi.

''SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI İÇİNDE YOKSULLUĞU BİTİRECEĞİZ''-

Sosyal devlet, sosyal adalet ve insanca yaşamın CHP'nin seçim bildirgesinin önemli bölümlerinden olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Türkiye'deki resmi rakamlar, yoksul sayımız 12 milyon 715 bin. Hali hazırda başbakanlık yapan kişi bunun yetersiz, az olduğunu bir de kayıt dışı olduğunu söylüyor. Ama doğrusu yaklaşık 20 milyon yurttaşımız yoksulluk sınırının altında. 1 yılda artan yoksul sayısı 818 bin kişi. Biz sosyal devlet anlayışı içinde yoksulluğu bitireceğiz. Artık Aile Sigortası'nı hepiniz biliyorsunuz. Türkiye'de sağır sultan bile Aile Sigortası'nı duyacak. Hiçbir ev yoksul olmayacak, hiçbir evde çocuklar yatağa aç girmeyecek. Her anne baba sosyal devletin koruması altında olacak. Çünkü anayasa der ki 'herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir'. Madem ki bu ülkede herkes sosyal güvenlik hakkına sahip buradan yurttaşlarıma sesleniyorum, hiç iktidar partisine 'benim anayasada böyle bir güvencem var, (herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir) der. Benim bu hakkımı şu ana kadar kim elimden aldı' diye sormadı. Biz onlara hatırlatıyoruz. Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir. Bu hakkı sana CHP verecektir diyoruz.''

-''MİADI GEÇMİŞ YİYECEĞİ FAKİR FUKARAYA DAĞITIYORSUN''

İktidarın Aile Sigortası Projesi'nin kaynağına itiraz ettiğini ardından da ''Biz yiyecek olarak daha fazlasını veriyoruz'' dediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bu yiyeceği sen kimden alıyorsun, kendi yandaşından. Miadı geçmiş yiyeceği alıyorsun, fakir fukaraya dağıtıyorsun. Madem daha fazla harcıyorsun niye para vermiyorsun? Biz en az 600 lira vereceğiz diyoruz. Sen yürekliysen sen de 700 lira ver, 800 lira , 900 lira ver. Niye vermiyorsun? Elinden tutan mı var. Veremezler, vermek istemezler. Nedeni şu? Biz yoksulluğu bitirmek istiyoruz, onlar yoksulluğu yönetmek istiyorlar asıl fark bu. Biz insan onuruna saygı duyuyoruz, onlar insan onuruna saygı duymazlar. Biz yoksulun yoksulluğunun teşhir edilmemesini istiyoruz, onlar yoksulları teşhir ederek oy almak istiyorlar. Onlar yoksulları kendi siyasal anlayışlarının, siyasal partilerinin arka bahçesi haline getirmek istiyorlar. Yoksul vatandaş bize oy versin vermesin biz onun yoksulluğunu bitirmek, tarihe gömmek istiyoruz'' şeklinde sürdürdü.

Kılıçdaroğlu, Aile Sigortası Projesinde paranın kadının banka hesabına yatırılacağını ve kadınların ekonomik açıdan güçlenmesinin sağlanacağını belirtti.

CHP iktidarında ilk iki ay içerisinde Aile Sigortası Kurumu Kanunu tasarısını parlamentoya sevk edeceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, ardından da yoksulluk envanteri çıkaracaklarını söyledi.