Advertisement
HABERLER ABONE OL

CEMRE NUR KARACA

Oppo Türkiye işten çıkarmalarla ilgili açıklama yaptı.

Açıklamada, “Artan maliyetler hedeflenen üretim kapasitesini etkilemiştir. Ne yazık ki, sonuç olarak, geçtiğimiz günlerde bazı işten çıkarmalar oldu” ifadeleri kullanıldı.

Şirket açıklamasında işten çıkarma gerekçesi olarak artan hammadde fiyatlarını ve yedek parça sıkıntısına bağlı üretim yavaşlamasını işaret etti.

Açıklamada “Dünya genelinde devam eden hammadde ve yedek parça sıkıntısı ve buna bağlı fiyat artışları, Oppo ürünlerinin üretildiği İstanbul'daki fabrikanın da hedeflenen üretim kapasitesini etkilemiştir. Ne yazık ki, sonuç olarak, geçtiğimiz günlerde bazı işten çıkarmalar oldu. Ancak Türkiye, Oppo için önemli bir pazar olmaya devam ediyor ve Oppo bu pazarda uzun vadede kalmayı planlıyor.” ifadelerine yer verildi.

500 kişiyi işten çıkardığı belirtilmişti

Geçtiğimiz günlerde Oppo’nun 500 kişiyi işten çıkarması gündeme gelmişti.

Oppo Türkiye’nin 500 kişiyi küresel kriz gerekçesiyle işten çıkarıldığı iddia edilmişti. Tuzla’daki fabrika önünde işten çıkarılan işçiler fabrika önünde eylem yaparak yaşanan durumu prostesto etmişlerdi.

50 milyon dolarlık yatırımla Türkiye'ye girmişti

Oppo, 2020 yılının sonunda yaklaşık 50 milyon yatırımla Türkiye'ye girme kararı almıştı.

Tuzla'da kurulan tesiste test üretimleri de Mart 2021'de başlamıştı.

Oppo Türkiye Genel Müdürü Weijian Zhou yatırım kararının ardından Bloomberg HT'ye yaptığı özel açıklamada şirketin Türkiye'deki büyümesine paralel olarak bölgeye yatırım yapma kararı alındığını belirtmişti.

Zhou, "Oppo, yerli topluma vermiş olduğu sözün bir parçası olarak bir süredir Türkiye'ye daha fazla yatırım yapmayı düşünüyordu. Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı yetkilileriyle olumlu görüşmeler yaptıktan sonra, yatırım kararı aldık." diye konuşmuştu.

JP Morgan, ABD’de tahvil faizlerinin yükselmeye devam edeceğini ve faizlerden pozitif etkilenen şirketler için ‘ağırlık artır’ tavsiyesini koruduklarını söyledi.

JP Morgan Stratejistleri, bankacılık sektörünün tahvil faizlerindeki yükselişten en olumlu etkilenenler olacağını belirtirken otomotiv, madencilik, enerji ve sigorta sektörlerinin de yükselen tahvil faizlerinden olumlu etkilenmesini bekliyor.

Sağlık, tüketim ürünleri ve enerji dağıtım şirketlerinin yükselen faizlerden negatif etkileneceğini belirten JP Morgan, enflasyon forwardları ve tahvil faizleri arasındaki farkın hala çok fazla olduğunu ama bunun faizlerin yükselmesiyle kapanacağını vurguladı.

JP Morgan stratejistleri, tahvil faizlerinin yükselmesinin ekonomik hareketliliğe negatif etkisinin çok önemli bir derecede olmayacağını söyledi.

Ünlü yatırımcı Mark Mobius da enflasyon risklerinin yeteri kadar fiyatlanmadığını, tahvil getirilerin daha da yükselebileceğini belirtti. Getirilerin yükselmesiyle teknoloji şirketlerinin değerlerinin düşeceğini ifade eden Mobius, gelir sağlayan ve temettü veren şirketlerin pozitif ayrışacağını öngördü.

Bloomberg Intelligence Analisti Tomasz Noetzel, Türkiye’deki en büyük özel bankalar olan İş Bankası, Yapı Kredi, Garanti ve Akbank’ın 21 Ocak’a kadar döviz varlıklarının yüzde 10’unu Türk lirasına çevirmedikleri takdirde yeni zorunlu karşılık düzenlemesinden dolayı komisyon ödeyeceklerini ve bunun vergi öncesi kârlarını etkileyeceğini belirtti.

Dört özel bankanın döviz cinsi mevduatlarının toplamının 104 milyar dolar olduğuna dikkat çeken Noetzel, bunun toplam mevduatlarının yüzde 60’ını oluşturduğunu söyledi. Noetzel, bunun yüzde 10’unun 21 Ocak’a ve toplamda yüzde 20’sinin ise 18 Mart’a kadar Türk lirasına çevrilmediği takdirde bankaların yüzde 1,5 zorunlu karşılık komisyonu ödemek zorunda kalacağını söyledi.

Üçüncü çeyrek finansalları dikkate alındığında, bu çevirim yapılmadığı takdirde İş Bankası’nın vergi öncesi kârının yüzde 9’unun risk altında olduğunu vurgulayan Noetzel, geri kalan üç özel bankanın da vergi öncesi kârlarında yüzde 5-6’lık bir düşüş riskiyle karşı karşıya olduklarını dile getirdi.

TL mevduatta bankalara zorunlu karşılık teşviki

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, döviz mevduattan ve döviz cinsi katılım fonu hesaplarından, vadeli TL mevduata ve katılma hesaplarına dönüşen tutarlara zorunlu karşılık teşviki uygulayacağını açıklamıştı.

TCMB nezdindeki zorunlu karşılık ve ihbarlı döviz mevduat hesaplarında döviz olarak tutulan tutarlarla ilgili olarak şu açıklamaya yer verilmişti:

“ABD doları olarak tutulan döviz tutarlarının ABD doları cinsinden mevduat/katılım fonu (yurt dışı bankalar mevduatı/katılım fonu hariç) yükümlülükleri için tutulması gereken tutara kadar olan kısmı üzerinden yıllık 0,015 (yüzde 1,5) oranında komisyon alınmasına,

Euro ve ABD doları olarak tutulan döviz tutarlarının ABD doları dışındaki dövizler cinsinden mevduat/katılım fonu (yurt dışı bankalar mevduatı/katılım fonu hariç) yükümlülükleri için tutulması gereken tutara kadar olan kısmı üzerinden yıllık 0,015 (yüzde 1,5) oranında komisyon alınmasına,

2021/14 sayılı Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ kapsamında, 20/12/2021 tarihi itibarıyla mevcut olan ABD doları, Euro ve İngiliz Sterlini cinsinden döviz tevdiat hesapları ve döviz cinsinden katılım fonu hesaplarından vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesabına dönüşüm oranı 21/1/2022 yükümlülük tarihi itibarıyla yüzde 10,00 seviyesine ve 18/3/2022 yükümlülük tarihi itibarıyla yüzde 20,00 seviyesine ulaşan bankalara 2022 yılı sonuna kadar söz konusu komisyonların uygulanmamasına,

Söz konusu komisyonların zorunlu karşılık tesis dönemine ilişkin ortalama bakiyeler üzerinden hesaplanmasına, tahakkukunun üç ayda bir Mart, Haziran, Eylül, Aralık ayları sonunda gerçekleştirilmesine ve üç aylık dönemi izleyen ilk iş gününde tahsil edilmesine karar verilmiştir. Söz konusu değişiklikler 7/1/2022 tarihinde tesisi başlayacak olan 24/12/2021 tarihli yükümlülük döneminden itibaren geçerli olacaktır.”

Söz konusu değişiklikler 7 Ocak 2022 tarihinde tesisi başlayacak olan 24 Aralık 2021 tarihli yükümlülük döneminden itibaren geçerli olacak.