"Piyasanın yönünü kur ve faizin seyri belirleyecek"

Gedik Yatırım&rsquo;ın yılın ikinci &ccedil;eyreğini değerlendirdiği strateji raporuna g&ouml;re, T&uuml;rkiye&rsquo;de piyasanın y&ouml;n&uuml;n&uuml; belirleyecek başlıca etken kur ve faizin seyri olacak. Gedik Yatırım, T&uuml;rkiye&rsquo;de ve k&uuml;resel piyasalarda yılın ikinci &ccedil;eyreğini değerlendirdiği strateji raporunu a&ccedil;ıkladı. Piyasaların denge arayışı başlıklı raporda, piyasaların rekorlarla ge&ccedil;en 2017 yılının ardından 2018 yılına da g&ouml;rece olumlu bir havada başladığına dikkat &ccedil;ekildi. Raporda, &ouml;nce ABD borsalarında ABD Merkez Bankası (Fed) ve enflasyon endişeleri kaynaklı olarak g&ouml;zlenen son derece sert satış dalgası ve ilk &ccedil;eyreğin sonuna doğru ABD ve &Ccedil;in arasında baş g&ouml;sterebilecek olası bir ticaret savaşına y&ouml;nelik endişelerin &ouml;n plana &ccedil;ıktığı belirtildi. Dolayısıyla, piyasalar a&ccedil;ısından 2018 yılı ilk &ccedil;eyreği &ouml;zetinin y&uuml;ksek oynaklık ve kararsızlık olduğunun denilebileceği aktarılan raporda, 2018 Yılı Strateji Raporumuzun ana temasını oluşturan Yeni Normal in getirdiği belirsizlikler, k&uuml;resel hisse senedi piyasalarının tarihi zirvesine yakın olmasının yol a&ccedil;tığı psikolojik unsurlar, &ouml;nemli gelişmiş &uuml;lke merkez bankalarının beklenenden hızlı normalleşebileceğine y&ouml;nelik endişeler, algoritmik işlemlerin yaygınlaşmasıyla paniğe d&ouml;n&uuml;şen sert fiyat hareketleri, k&uuml;resel olarak siyasi-jeopolitik tansiyonun y&uuml;ksek seyretmesi gibi unsurlar b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de piyasalardaki y&ouml;n ve denge arayışının temel nedenleri oldu denilebilir. Hisse senedi piyasalarındaki uzun vadeli y&uuml;kseliş trendinin bozulduğunu s&ouml;ylemek i&ccedil;in h&acirc;len erken olduğunu d&uuml;ş&uuml;nmekteyiz. Yakın d&ouml;nemde artan stresin ardından g&ouml;r&uuml;lebilecek olası pozitif gelişmeler k&uuml;resel risk iştahının toparlanmasını ve piyasalarda g&uuml;&ccedil;l&uuml; tepki alımlarının g&ouml;r&uuml;lmesini sağlayabilir. ifadelerine yer verildi. Raporda, son k&uuml;resel krizden bu yana g&ouml;r&uuml;len en g&uuml;&ccedil;l&uuml; ve kapsayıcı b&uuml;y&uuml;me sinyalleriyle başlayan yılın ilk &ccedil;eyreğinde, &ouml;zellikle ABD-&Ccedil;in arasında dış ticarette korumacılığa y&ouml;nelik verilen mesajların ve atılan adımların olduk&ccedil;a &ouml;nemli bir risk olduğu aktarıldı. Karşılıklı gelen adımların ger&ccedil;ek anlamda bir ticaret savaşına d&ouml;n&uuml;şmesinin gerek k&uuml;resel b&uuml;y&uuml;me dinamikleri a&ccedil;ısından gerekse de finansal dengeler a&ccedil;ısından yıkıcı olarak nitelenebilecek sonu&ccedil;lara yol a&ccedil;abileceği dile getirilen raporda &ouml;zellikle, d&uuml;nyadaki y&uuml;ksek bor&ccedil;luluk, merkez bankaları bilan&ccedil;olarının tarihi rekor seviyelerde bulunması, bir&ccedil;ok &ouml;nemli gelişmiş &uuml;lke tahvillerinin negatif faizle işlem g&ouml;rmekte olması gibi unsurlar g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında, finansal piyasalarda &ccedil;ok daha hızlı ve sert reaksiyonların g&ouml;zlenebileceği &ouml;ng&ouml;r&uuml;s&uuml;ne yer verildi. Raporda, bu tarz bir savaşın yalnızca 2 &uuml;lkeyle sınırlı kalmayacağı gibi kazananının da olmayacağının aşikar olduğu vurgulandı. Diğer taraftan, ABD Başkanı Donald Trump&rsquo;ın g&ouml;reve gelmesinden bu yana benzer şekilde gerilimi tırmandırıp devamında ticari anlaşmalar imzalayarak s&uuml;reci sonlandırma y&ouml;n&uuml;nde politika izlediğine şahit olunduğunu hatırlamakta da fayda olduğu kaydedildi. -Hızlı b&uuml;y&uuml;menin getirdiği yan etkiler &ouml;n planda Raporda, yaşanan i&ccedil; ve dış negatif şokların ardından ekonomideki &ccedil;arkların sorunsuz bir şekilde d&ouml;nmeye devam edebilmesi a&ccedil;ısından 2017 nin olduk&ccedil;a kritik bir yıl olduğu belirtildi. İlgili otoritelerce alınan &ouml;nlemlerin ve k&uuml;resel toparlanmanın katkısıyla T&uuml;rkiye ekonomisinin 2017 yılını y&uuml;zde 7,4 gibi son derece g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir performansla tamamladığı anımsatılan raporda, b&ouml;ylelikle, alınan &ouml;nlemlerin &ouml;ncelikli hedefinin olduk&ccedil;a başarılı bir şekilde yakalanmış olduğu aktarıldı. Ancak, g&uuml;&ccedil;l&uuml; b&uuml;y&uuml;me ve TL&rsquo;deki değer kayıplarının getirdiği yan etkilerin &ouml;zellikle enflasyon ve cari denge tarafında kendini g&ouml;sterdiği dile getirilen raporda, bu iki temel g&ouml;stergede g&ouml;zlenen y&uuml;ksek seyirin yakın d&ouml;nemde T&uuml;rk varlıklarda g&ouml;zlenen negatif ayrışmanın en &ouml;nemli nedenleri olarak değerlendirilebileceği vurgulandı. Raporda, &ouml;nceki yılın oluşturduğu g&uuml;&ccedil;l&uuml; baz nedeniyle b&uuml;y&uuml;mede beklenilen yumuşak iniş, TCMB&rsquo;nin sıkı duruşundaki kararlılık vurgusunu s&uuml;rd&uuml;rmesi, TL&rsquo;nin bulunduğu seviyelerin ihracat a&ccedil;ısından getirdiği rekabet avantajı ve turizm sekt&ouml;r&uuml;nden gelen olumlu sinyaller g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında ilerleyen d&ouml;nemlerde s&ouml;z konusu yan etkilerin de kademeli bir şekilde normalize olması beklenebileceği belirtildi. Yılın ilk &ccedil;eyreğinde kur ve faiz tarafında g&ouml;zlenen y&uuml;ksek seyrin TL varlıklar &uuml;zerinde aşağı y&ouml;nl&uuml; baskı g&ouml;r&uuml;lmesine neden olduğu belirtilen raporda, Bu durumda, cari denge ile enflasyon tarafında g&ouml;zlenen y&uuml;ksek seyir, not indirimi ve siyasi-jeopolitik gelişmeler etkili oldu. Buna karşın, gerek yılın ilk &ccedil;eyreğinde yapılan halka arzlara gerekse de piyasalardaki stresin y&uuml;kseldiği d&ouml;nemlerde Hazine&rsquo;nin tahvil ihra&ccedil;larına gelen g&uuml;&ccedil;l&uuml; talep TL varlıklara olan ilginin en &ouml;nemli g&ouml;stergelerinden. D&ouml;vizle bor&ccedil;lanma konusunda k&uuml;&ccedil;&uuml;k ve orta &ouml;l&ccedil;ekli şirketlere y&ouml;nelik olarak yapılan d&uuml;zenlemenin 2 Mayıs itibariyle uygulamaya gireceğini ve b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;ekli şirketlerin kur riskine y&ouml;nelik &ccedil;alışmaların da &ccedil;eyrek sonuna doğru tamamlanabileceğini de hatırlatalım. Yukarıda değinilen unsurlara ek olarak, s&ouml;z konusu d&uuml;zenlemeler nedeniyle d&ouml;viz kredileri konusunda &ouml;ne &ccedil;ekilen talebin de yakın d&ouml;nemde TL&rsquo;de g&ouml;zlenen değer kayıplarında etkisi olduğunu 2 Mayıs sonrasında olası olumlu gelişmelerle birlikte TL&rsquo;deki değer kazanımlarının &ouml;n plana &ccedil;ıkabileceğini değerlendirmekteyiz. Buna karşın enflasyonda g&ouml;r&uuml;len olumlu baz etkilerinin yaz aylarında azalacak olmasının kur ve faizin seyri a&ccedil;ısından bir miktar risk oluşturduğunu da not edelim. değerlendirmelerine yer verildi. Raporda, şunlar kaydedildi: Nisan ortasında yapılan a&ccedil;ıklamalarla, beklenenden daha kısa bir zamanda, 24 Haziran 2018 tarihinde erken se&ccedil;ime gidilecek olması kısa vadeli belirsizlikleri bir miktar azalttığı gibi olası bir se&ccedil;im belirsizliğinin de beklenenden daha kısa s&uuml;rebileceğini işaret etmekte. Se&ccedil;im &ouml;ncesinde yayınlanacak anketler ve haber akışları nedeniyle zaman zaman kısa s&uuml;reli de olsa piyasalarda oynaklık g&ouml;zlenebilecek olsa da; bu s&uuml;recin beklenenden kısa s&uuml;recek olması da bardağın dolu tarafındakilere not edilebilir. Yakın d&ouml;nemde endeks, kur ve faiz tarafında oluşan baskı ile yatırımcı psikolojisi a&ccedil;ısından y&uuml;ksek seyreden stres ve risk fiyatlaması g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alındığında; olası olumlu haber-veri akışları ile birlikte yurti&ccedil;i piyasalarda hızlı ve g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir rahatlama g&ouml;r&uuml;lmesi de olduk&ccedil;a kuvvetli bir olasılık olarak g&ouml;r&uuml;nmekte. &Ouml;zellikle TL&rsquo;nin aşırı ucuz seviyelerde bulunması ile mevcut faiz seviyelerinin oluşturduğu y&uuml;ksek reel getiri potansiyeli T&uuml;rk Varlıklarının cazibesini g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir şekilde korumasını sağlamakta. AA

"Piyasanın yönünü kur ve faizin seyri belirleyecek"

Gedik Yatırım strateji raporu: "Türkiye'de piyasanın yönünü belirleyecek başlıca etken kur ve faizin seyri olacak"

Öne Çıkanlar