İmamoğlu'ndan Kanal İstanbul açıklaması

İstanbul B&uuml;y&uuml;kşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul tartışmasına ilişkin olarak basın toplantısı d&uuml;zenledi. İmamoğlu nun Kanal İstanbul projesine itiraz ettiği 15 madde ş&ouml;yle: 1- Terkos G&ouml;l&uuml; ve Sazlıdere Barajı yok olacak2- Deprem riskini tetikleyecek3- İstanbul un doğası katledilecek4- Tarih talan edilecek5- 100 milyar liralık yeni vergi y&uuml;k&uuml; gelecek6- İBB nin sırtına 23 milyar lira ek maliyet7- Gelir r&uuml;yası g&ouml;rmek demek8- Trafikte iki kat perişanlık9- 50 yıllık hafriyat10- 1,2 milyon yeni n&uuml;fus11- 8 milyonu adaya hapsetmek 12- Montr&ouml; r&uuml;yası g&ouml;rmek demek13- Balık&ccedil;ılık yok olacak14- Maneviyat yok olacak15- Bu milleti sevmemek demek İmamoğlu konuşmasında şunları s&ouml;yledi: 16 milyonun se&ccedil;ilmiş temsilcisi olarak, se&ccedil;ilmiş tek kamu otoritesi olarak kuşkularımızı, bilimsel ger&ccedil;ekleri ve itirazlarımızı anlatmak adına buraya davet ettim. Ortaya koyacağım nedenler şahsi nedenlerim değildir. Siyasi bir amacı yoktur. &Ccedil;ocuklarımız i&ccedil;in, torunlarımız i&ccedil;in geleceği tehlikeye atan bir riskle karşı karşıyayız. Kanal İstanbul bir ihanet projesi değil, bir cinayet projesidir. 82 milyonun g&uuml;venliğine y&ouml;nelik bir felaket projesidir. Kimlere ne s&ouml;z verilmiş olursa olsun derhal vazge&ccedil;ilmelidir. 15 tehdidi, 15 madde olarak anlatmaya &ccedil;alışacağım. SUSUZLUĞA MAHKUMİYET DEMEK Kanal İstanbul demek susuzluğa mahkumiyet demektir. &Ouml;ncelikle projedeki kanal 45 km uzunluğunda en dar yerinde 275 metre genişliğinde bir kanal. 8 bin 500 yıldır var olan İstanbul yeraltı ve yer&uuml;st&uuml; su kaynaklarını kaybedecek. Sadece bu madde bile bu projenin rafa kaldırılmasını emrediyor. Akıllı, mantıklı, ger&ccedil;eklerden uzaklaşmamış hi&ccedil;bir siyaset&ccedil;i, d&uuml;nya susuzluğu konuşurken bunu destekleyemez. Kendi &uuml;lkesine, kendi şehrine, kendi insanına bu ihaneti d&uuml;ş&uuml;nemez. DSİ ve İSKİ raporları tek tek anlatıyor. Terkos G&ouml;l&uuml; ne karışacak tuzlu su ile sıfatını yitirecektir. Terkos havzası İstanbul ve &ccedil;evresi i&ccedil;in &ccedil;ok &ouml;nemli bir depolama alanıdır. Avrupa yakasındaki en b&uuml;y&uuml;k su deposudur. Kanal İstanbul inşa edilirse bu &ccedil;ok değerli su kaynağı yok olacak. Sazlıdere Barajı da devre dışı kalacak. Bir milli yatırım olarak değeri 2 milyar liranın &uuml;zerine olan Sazlıdere Barajı ndan bahsediyorum. Atat&uuml;rk Havalimanı gibi t&uuml;m&uuml;yle işlevsiz kalacak. Terkos G&ouml;l&uuml; n&uuml;n doğusundaki 20 kilometrelik su toplama havzası da devre dışı kalıyor. 15 yıl sonra 7,5 milyon insanın su ihtiyacını karşılayacak. Kanal İstanbul inşa edilecek bu sistem devre dışı kalacak. Yer&uuml;st&uuml; su kaynaklarımız değil, yeraltı su kaynaklarımız da yok olacak. Bunu s&ouml;yleyen bilim insanları, su uzmanları. DSİ raporunda, Zemin et&uuml;d&uuml; ve sondajlar yapılsa da her zaman beklenmedik durumlar ortaya &ccedil;ıkar. Kayalardaki &ccedil;atlak ve kırıklar sondajlarla belirlenemez. Kanal İstanbul un tuzlu suyu Terkos a girer ve İstanbul un b&uuml;y&uuml;k b&ouml;l&uuml;m&uuml; susuz kalır. Kaybedilecek su kaynağının alternatifi de bulunmamaktadır diyor. Susuzluktan daha b&uuml;y&uuml;k bir felaket konuşulmuyor. Bu rapora g&ouml;re inşa edilecek kanalın 5,2 kilometrelik zemini kire&ccedil;taşı. Tuzlu suyun karışacağı da net. Kanal kotu Terkos tan d&uuml;ş&uuml;k olacağı i&ccedil;in sızıntı ihtimali b&uuml;y&uuml;k bir risk oluşturuyor. Tek tehlike susuzluk da değil. Strateji ve g&uuml;venlik konusunda da felakettir. İnşa edilecek olan kanal g&uuml;zergahı acil eylem planı &ccedil;er&ccedil;evesinde saklı stratejik noktadır. Savaş ve doğal afetlerde y&uuml;zey suları kullanılmayacak durumda olabilir. Bu durumda stratejik rezerv alanda su kaynaklarını kaybetme riskiyle karşı karşıyayız diyor raporda. Karşılığında ne alacağız. Su gitti, ne alacağız? S&uuml;kse yapacağız, kime? DEPREMİ TETİKLEMEK DEMEK Kanal İstanbul demek depremi tetiklemek demek. İhanetin &ouml;tesinde, cinayet. İstanbul var olduk&ccedil;a devam edecek bir sorundur deprem. Binlerce yıldır var, var olacak. Tarihsel d&ouml;nem ve 120 yıllık verilere g&ouml;re, kanal boyunca yapılacak yapılaşma İstanbullular i&ccedil;in b&uuml;y&uuml;k bir risk taşıyor. Zemin yapısı ne yazık ki heyelanlara &ccedil;ok m&uuml;sait. 11 km den Kuzey Anadolu, 30 km den &Ccedil;ınarcık fay hattı ge&ccedil;iyor. İnşaat ile ortaya &ccedil;ıkacak y&uuml;klemelerin depremleri davet edeceği, depremlerin şiddetini artıracağı s&ouml;yleniyor. Avcılarda konteynır limanı yapılacak. Olası b&uuml;y&uuml;k İstanbul depreminin 6 metre y&uuml;ksekliğinde dalgalar yaratacağı konusunda sim&uuml;lasyonlar var. Tsunami ile o liman sular altında kalacak. &Ccedil;EVRE KATLİAMI YAŞANACAK İstanbul doğasını sonsuza kadar katletmek demek. Yine beton, yine rant, yine &ccedil;evre katliamı. &Ccedil;ED raporunu a&ccedil;ıklayanlar yapılaşmadan bahsetmiyor. Bu yapıların ne t&uuml;r &ccedil;evresel felaketlere yol a&ccedil;acağı &Ccedil;ED raporu cevap vermiyor. Yapılaşma kısa zamanda sıcaklık, nem, r&uuml;zgar rejimini değiştirecek. İstanbul un batısındaki bu duvar, İstanbul u ısı adasına &ccedil;evirecek. &Ccedil;evre d&uuml;zeni planı kapsamında, b&uuml;y&uuml;kl&uuml;k, b&uuml;y&uuml;menin y&ouml;netimine dikkat etmek zorundasınız. İstanbul da her arazi kullanımı kentin ekolojik yapısına katkı vermelidir. İhanet ettik diyenler dikkat etmedikleri i&ccedil;in İstanbul un başı dertte. 23 milyon metrekare orman alanı, 45 kilometre uzunluğunda 136 milyon metrekarelik tarım alanı sonsuza kadar ortadan kaldırılacak. Manda pop&uuml;lasyonunda T&uuml;rkiye nin en b&uuml;y&uuml;k 3 şehrinden birinde o pop&uuml;lasyonu artırmak zorundayız. Diğer yandan bilinen en değerli kuş g&ouml;&ccedil; yolu. Deniz canlılarının &uuml;reme noktası. Yaban hayvanlarının yuvası; balığından kuşuna, yaban hayvanından bitkisine sahip &ccedil;ıkmazsak hayatta kalamayız. Milyonlarca insan nasıl yaşayacak? TARİH YOK EDİLECEK Kanal İstanbul demek, İstanbul un tarihini talan etmek demektir. Boğaz ın tarihi yapısının korunması gerek&ccedil;e olarak anlatılıyor. Binlerce yıldır ge&ccedil;iş yapılan boğazda birka&ccedil; kazayı referans g&ouml;sterip, bunu gerek&ccedil;e g&ouml;sterip kanalın bitmesiyle Boğazi&ccedil;i trafiği azalacakmış. O da boğazdaki tarihi yapıyı koruyacakmış. &Ccedil;ED raporunda boğaz trafiğinde yıllara g&ouml;re artış yok. Son 10 yılda y&uuml;zde 22 azalış var. 17 milyon metrekare sit alanı etkilenmektedir. Nice tarihi kalıntılar, antik hazineler bu proje tarafından yok edilecek. 110 MİLYAR LİRA EK Y&Uuml;K BİNDİRİLECEK Kanal İstanbul demek, 82 milyonun sırtına 110 milyar lira y&uuml;k bindirmektedir. DSİ, Kanaldaki taşınmazların bulunduğu rezerv alan imara a&ccedil;ılırsa, DSİ olarak, 1450 kamulaştırmasız el atma davasıyla karşı karşıyız. Bu DSİ tarafından karşılanamaz. &Ouml;zel şahıslara ait kamulaştırma bedelleri milletin sırtına bindirilecek. Arsa manip&uuml;lasyonları da ayrı boyut. &Uuml;lkenin yarısı yoksulluk sınırı altındayken, işsizlik artarken 420 kişilik memur alımı i&ccedil;in 25 bin kişi başvurmuşken kimi kandırıyorsunuz? Bakanlığa g&ouml;re 75 milyar lira, B&uuml;y&uuml;kşehir Belediyesi ne 35 milyar lira maliyet. Bedeli &ouml;denemeyecek, geri getirilemeyecek felaketler başlayacak. Kanal İstanbul demek, İstanbul B&uuml;y&uuml;kşehir Belediyesi ne ek 35 milyar liradır. 3 ishale hattının devre dışı kalmasıdır. Mevcutta yeni ihale edilen işler bile İSKİ de devre dışı kalacak. Şimdiye kadar yapılmış arıtma sistemleri de yok edilecek. Bu 3 ishale hatları i&ccedil;in 11 milyar lira maliyetle yeni arıtma tesisi inşa edilmesi lazım. İGDAŞ hatları da ortadan kaldırılacak. Ek maliyet gelecek. İBB nin 2 kurumuna milyar liralık maliyet &ccedil;ıkıyor. Bu rakam, İBB nin 2020 b&uuml;t&ccedil;esinden y&uuml;zde 50 fazla. Pazartesi itibariyle protokolden &ccedil;ekilirken, her bir İstanbullunun sırtından yeni bor&ccedil;tan kurtarmaya &ccedil;alıştık. 4 kişilik aileyi 5000 liranın &uuml;zerinde vergi y&uuml;k&uuml;nden kurtarıyoruz. TRAFİK ARTACAK, İSTANBULLUNUN HAYATI KISALACAK Bu proje gelir r&uuml;yası g&ouml;rmek demek. Devlet kamu y&ouml;netimi, bilimin neresinde kaldığı noktadayız. Panama, Suveyş kanalları yapıldı. T&uuml;rkiye nin kazanmasını istemiyorsunuz diyorlar. Panama Kanalı gemilerin yolunu 13 bin kilometre, Suveyş Kanalı Afrika kıtasını dolanmamayı sağlıyor. 6 bin kilometre yolu kısaltıyor. Ya Kanal İstanbul, yoldan tasarruf s&ouml;z konusu değil ki... Akıntı nedeniyle Marmara dan Karadeniz e giriş 3-4 saat s&uuml;recek. Hangi akıllı kaptan buna evet diyecek? Montr&ouml; &uuml;zerinden uydurulmaya &ccedil;alışılan konuya ayrıca değineceğim. Trafikte iki kat perişan etmek demek. Gemilerin yolunu kısaltmıyor, İstanbullunun hayatını kısaltıyor. Ana ulaşım ve lojistik planlarında Kanal İstanbul yer almıyor. Planlarda yer almadığı i&ccedil;in İstanbul ulaşımına etkisini kestirmek m&uuml;mk&uuml;n bile değil. 3. k&ouml;pr&uuml; yolundan, TEM den, viyad&uuml;kler... Bunu hayal bile etmek istemiyorum. Kanal &ccedil;er&ccedil;evesindeki konut alanları, ulaşım hatları yeni ulaşım taleplerinin doğması demektir. Yeni bağlantı k&ouml;pr&uuml;lerine ihtiya&ccedil; duyulacak. Problemlerim boyutu belirsiz. Proje ile Mahmutbey-Esenyurt gibi metro hatlarını da derinden etkiliyor. Biz metro getirmemiz gerekirken, bu iki metro hattını inşa etmek varken, trafikte milyonlara niye zulm&uuml; reva g&ouml;r&uuml;yorsunuz? DHMİ raporları da diyor bunu. DHMİ nin 15 Mart 2018 tarihli dosyasıyla ilgili bakanlığa yazdığı yazıda, Bu proje ile İstanbul havalimanın u&ccedil;uşa a&ccedil;ılması imkansız olacaktır. T&uuml;m pistler kullanıma a&ccedil;ıldığında g&uuml;nde 3 bin 500 u&ccedil;ak trafiği olacağı i&ccedil;in Kanal İstanbul projesi uygun g&ouml;r&uuml;lmemektedir diyor. 50 YILLIK HAFRİYAT &Ccedil;IKACAK Kanal İstanbul demek 50 yıllık hafriyat demek. Ortaya &ccedil;ıkacak hafriyat tam bir muamma. Kamyonlar i&ccedil;in yapılacak yeni yollar... Marmara gibi Karadeniz girişinde de liman kurulacak. Allah ın l&uuml;tfu denizi dolduracağız. Ben Karadeniz &ccedil;ocuğuyum bilirim Karadeniz i. Kanal inşaatından &ccedil;ıkacak hafriyatın 2 milyar metrek&uuml;pe ulaşmasını bekliyoruz. İstanbul un kapasitesi 40 milyon metrek&uuml;p. İstanbul da 50 yılda &ccedil;ıkabilecek hafriyat sadece Kanal İstanbul dan &ccedil;ıkıyor ve bunu denize d&ouml;kmekten başka &ccedil;are yok. Bağcılar, G&uuml;ng&ouml;ren, Esenler in bu &uuml;&ccedil; il&ccedil;enin 10 katlı bina kadar y&uuml;kseleceğini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n. 10 bin hafriyat kamyonu daha trafiğe &ccedil;ıkacak. İSTANBUL A 6 BEŞİKTAŞ DAHA EKLENECEK Kanal İstanbul demek, İstanbul a 1,2 milyon yeni n&uuml;fus demek. Kanal İstanbul inşa edildiğinde yeni yerleşim birimlerine 1,2 milyon yeni n&uuml;fus gelecek. 6 Beşiktaş demek. Sadece Kanal İstanbul y&uuml;z&uuml;nden İstanbul trafiğinde 3,4 milyon yeni yolculuk olacak ve bu trafiğin y&uuml;zde 10 artması demek. İstanbul şu anda depremle ilgili sorunu &ccedil;&ouml;zmeye &ccedil;alışıyor. Trafiği t&uuml;mden durduracak, bu şehir planlamasıyla yeni sorunları &ccedil;abası i&ccedil;indesiniz, neden? DEPREM ANINDA NASIL KURTARACAKSINIZ? Kanal İstanbul demek, 8 milyonluk n&uuml;fusu bir adaya hapsetmek demek. Hem karadaki, hem denizdeki ekolojik dengesini değiştirmekle kalmıyor, o adaya 8 milyonun hapsedilmesi gibi bir durumu ortaya &ccedil;ıkarıyor. Bu akıldışı proje, deprem riskinin en y&uuml;ksek olan alana bir kanalla hapsediyorsunuz. Deprem anında g&uuml;venliği nasıl sağlayacaksınız? Deprem sonrası bu insanları nasıl nakledeceksiniz? Vatandaşların canını nasıl koruyacaksınız? Stratejik bir ihanet projesidir. Evet dememizi nasıl bekliyorsunuz? MONTR&Ouml; R&Uuml;YASI DEMEK Kanal İstanbul demek, Montr&ouml; r&uuml;yası g&ouml;rmek demek. Kara ve deniz etkisi ayrıca 7 uluslararası anlaşmayı da bağlıyor. Diğer s&ouml;zleşmeleri de ihlal ediyoruz. Madem Montr&ouml; &uuml;zerinden gidiyoruz; anlatıldığı gibi olumsuz değil. T&uuml;rkiye yi ve Karadeniz de kıyısı olan &uuml;lkeleri koruyan bir s&ouml;zleşme. Bu anlaşma ile neredeyse 90 yıldır Karadeniz bir barış denizidir. Karadeniz de kıyısı olmayan &uuml;lkelerin gemileri en fazla 21 g&uuml;n kalabilir. Boğazlar anlaşmasıdır ve &Ccedil;anakkale Boğazı nı da bağlar. Savaş &ccedil;ıkarmak i&ccedil;in ihtiya&ccedil; duyulan bir filo Montr&ouml; sayesinde Karadeniz e giremez. Kanal İstanbul la bu koruma kalkanın kalkması s&ouml;z konusu. Montr&ouml; fesh edilse dahi T&uuml;rkiye boğazlarından ticari gemi ge&ccedil;işini yasaklayamazsınız. Gemileri karadan ge&ccedil;işe zorlayamazsınız. BALIK&Ccedil;ILIK BİTECEK Kanal İstanbul demek, Karadeniz in balıklarını ve balık&ccedil;ılığını yok etmek demektir. Kanalın getireceği &ouml;nemli bir risktir. Bu risk Karadeniz kıyısındaki herkesi ilgilendiriyor. Kanalla binlerce yıllık su dengesi bozulacak. Karadeniz de tuzlu su miktarı artacak ve dengesi bozulacak. Balık&ccedil;ılık bitecek. Akıntı nedeniyle dip &ccedil;amur Marmara ya akacak. Silivri, Tekirdağ da deniz sefası yapanlar, Yalova da, Armutlu da, Erdek te yaşayanlar bundan derin etkilenecek. Bu g&uuml;zel d&uuml;zeni yok etmenin vebali o kadar b&uuml;y&uuml;k ki... KANAL İSTANBUL DEMEK, BU MİLLETİ SEVMEMEK DEMEK &ldquo;Milleti sevmemektir. Kendini sevmektir. Kamu adına karar verenlerin &ouml;nceliği milletin canını malını, geleceğini korumaktır. &Ouml;yle olmalıdır. Kamu adına iş yapanlar, siyaset&ccedil;iler, b&uuml;rokratlar &ccedil;evreyi, tabiatı, denizleri, sahilleri, tarihi, k&uuml;lt&uuml;r ve tabiat varlıklarını korumak zorundadır. Milletini seven bir siyaset&ccedil;inin &ouml;nceliği milletinin mutluluğunu sağlamaktır. Bunca gen&ccedil; işsizlikten inlerken, bunca insan yoksulken, s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir &uuml;retim, s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir istihdam ve s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir refah i&ccedil;in bunca fabrika kurma ihtiyacı varken, 16 milyonluk bu şehrin geleceği olan &ccedil;ocuklar yeterince beslenemezken, bizim &ouml;nceliğimiz Kanal İstanbul olamaz.&rdquo; &ldquo;YA KANAL YA İSTANBUL&rdquo; &ldquo;Akıldan ve vicdandan tamamıyla uzak olan bu projeyle, d&uuml;nyanın g&ouml;zbebeği biricik İstanbul&rsquo;umuz yaşanamaz bir kent olacak. Temiz hava, su, altyapı ve trafik a&ccedil;ısından &ccedil;&ouml;z&uuml;lemez sorunlarla baş başa kalacak. Ne boğaz ge&ccedil;işi ne deniz trafiği ge&ccedil;işi ne de ekonomik olarak b&ouml;yle bir ihtiya&ccedil; s&ouml;z konusu değildir. Birileri para kazanacak diye, bu kadim şehrin doğal &ccedil;evresinin, yaşam alanlarının ve su havzalarının yok edilmesine t&uuml;m hukuki m&uuml;cadelemizi vererek izin veremeyiz, vermeyeceğiz. İstanbul&rsquo;un g&uuml;venliğini, 16 milyonun canını ve T&uuml;rkiye&rsquo;nin stratejik g&uuml;venliğini riske eden Kanal İstanbul projesine kimse, 16 milyon insanı ikna edemez. Bizi hi&ccedil; ikna edemez. Bu proje her y&ouml;n&uuml;yle felaket, ihanet ve cinayet projesidir. &Ouml;zetle diyoruz ki; ya Kanal ya İstanbul.&rdquo; &ldquo;İSTANBUL&rsquo;DAKİ T&Uuml;M OKULLAR SIFIRDAN İNŞA EDİLEBİLİR&rdquo; &ldquo;Kanal i&ccedil;in sadece merkezi h&uuml;k&uuml;metin harcayacağı para, &Ccedil;evre ve Şehircilik Bakanlığı&rsquo;nın kentsel d&ouml;n&uuml;ş&uuml;me ayırdığı paranın tam 7 katıdır. Sayın Bakan bunu biliyor mu, bilmem. Bu b&uuml;t&ccedil;e ile en az 9 Marmaray inşa edilebilir. İstanbul&rsquo;daki b&uuml;t&uuml;n ilk okullar, orta okullar ve liseler sıfırdan yeniden inşa edilebilir. İstanbul&rsquo;daki deprem sorunu olan ne kadar riskli yapı varsa, t&uuml;mden yeniden yapılabilir. 150 yataklı tam 1.650 tane hastane veya y&uuml;zbinlerce gencimizin istihdam edileceği y&uuml;zlerce fabrika inşa edilebilir. Bu proje nereden bakılırsa bakılsın, bir israf projesidir. Haramdır. &Uuml;lke kaynaklarını har vurup harman savurma projesidir. İstanbul&rsquo;a katmerli ihanet projesidir. İstanbul B&uuml;y&uuml;kşehir Belediye Başkanı ve 3 &ccedil;ocuğu olan vatandaş Ekrem İmamoğlu olarak, &uuml;lkemize b&uuml;y&uuml;k zararlar getirecek olan bu proje sevdasından derhal vazge&ccedil;menizi &ouml;neriyorum. &ldquo;YANLIŞIN NERESİNDEN D&Ouml;N&Uuml;LSE KARDIR&rdquo; Yanlışın neresinden d&ouml;n&uuml;l&uuml;rse kardır. İşte biz, bu 15 gerek&ccedil;eyle, daha &ouml;nce İBB ve ilgili bakanlıklar arasında hazırlanmış ve imza altına alınmış olan hukuksuz protokolden onun i&ccedil;in &ccedil;ekildik. Protokol hukuksuzdu, &ccedil;&uuml;nk&uuml;, atanmış İBB Başkanı tarafından, yetkisiz şekilde imzalanmıştır. 1 Ağustos 2018 tarihinde yangından mal ka&ccedil;ırırcasına ve meclis kararı alınmadan imzalanan protokol, 5393 sayılı Kanun&rsquo;un 75. maddesinin (a) bendi uyarınca, yetkili organ kararı olmadan imzalandığı i&ccedil;in, zaten hukuken ge&ccedil;ersizdir. Sakattır. Sonradan şekli, şartı tamamlamak i&ccedil;in, 12.10.2018 tarihinde meclis kararı alma yoluna gidilmiştir. Ama bu durum, hukuksuzluğu ve yetkisizliği ortadan kaldırmaz. Ge&ccedil;ersiz bir protokol&uuml;n Meclis tarafından onaylanmış olması, o protokol&uuml; ge&ccedil;erli kılmaz. Dolayısıyla hukuka aykırı bu işlemi geri almak, benim yetkim dahilindedir. Ben de bunun i&ccedil;in meclis kararı gerekmeyeceğini iyi biliyorum. Bir derse d&ouml;n&uuml;yor konuşmalarımız ama Sayın Bakan&rsquo;ın d&uuml;nk&uuml; demeci t&uuml;m&uuml;yle bilgisizlik &uuml;r&uuml;n&uuml;d&uuml;r. Ayrıca protokolde &ccedil;ok sayıda hukuksuzluklar ve İBB adına &ccedil;ok sayıda maliyet &uuml;stlenmeleri de s&ouml;z konusudur. &Ccedil;ekilme gerek&ccedil;emizin hukuksal dayanaklarını sizlere dağıttık. Oradan g&ouml;rebilirsiniz. 23 Haziran&rsquo;da, millet bize demiş ki; &lsquo;T&uuml;m yanlışlara, eksikliklere bir g&ouml;z at. Bu şehirde yapılan birtakım yanlış hareketleri analiz et.&rsquo; Bu bakımdan hem hukuksuzluğu giderdik hem de 16 milyon insanın bize emanetine ihanet etmedik. &ldquo;İSTANBUL SAHİPSİZ DEĞİLDİR&rdquo; Ocak başında yapacağımız iki &ccedil;alıştaya, &lsquo;Su &Ccedil;alıştayı&rsquo; ve &lsquo;Kanal İstanbul &Ccedil;alıştayı&rsquo;na ile bu konularda s&ouml;z&uuml; olan t&uuml;m uzmanları, &lsquo;Bu konuda benim de s&ouml;z&uuml;m var&rsquo; diyen herkesi şimdiden davet ediyorum. Ben, kimsenin titrine saygısızlık yapmam ama &Ccedil;ED raporunda bir profes&ouml;r olmaz mı akademisyenler arasında? Bu &uuml;lkenin profes&ouml;rlerine, bilim insanlarına bir şey mi oldu? Devletin kurumlarını da davet edeceğiz. Her kurumu. Bakanlıklar da dahil. Buyursun gelsinler, İstanbul halkına anlatsınlar. Anlatmak zorundasınız. Halkı bilgilendirmek zorundasınız. Nokta. Ey atanmış Bakanlar, bir kişiyi değil, halkı bilgilendirmek zorundasınız. T&uuml;m İstanbulluları ve t&uuml;m İstanbul G&ouml;n&uuml;ll&uuml;lerini bu konuda inisiyatif almaya, a&ccedil;ıklanan &Ccedil;ED raporlarını okumaya, iyi anlamaya, etraflarıyla paylaşmaya davet ediyorum. Bu rapora ve raporun i&ccedil;indeki pek &ccedil;ok sorunlu detaya karşı &ccedil;ıkmaya, yasal yollardan haklarını savunmaya herkesi davet ediyorum. Bu rapora, hukuki haklarını kullanarak karşı &ccedil;ıkmaya davet ediyorum. Yasal yollardan hakkımızı, en sakin, en vakur, en haklı bi&ccedil;imde sonuna kadar aramaya herkesi davet ediyorum. Bu şehirde hi&ccedil;bir g&uuml;&ccedil;, bu şehrin ortak aklının &ouml;n&uuml;ne ge&ccedil;emez. Bu &uuml;lkenin geleceğini riske edecek işlere, &lsquo;Ben yaptım, oldu. Benim dediğim doğru&rsquo; diyemez. Bu kadim şehir, sahipsiz değildir. Bu milletin kaynaklarının hesapsız kitapsız, sorgusuz sualsiz harcanmasına seyirci kalınmayacaktır. İstanbul, hi&ccedil; kimsenin tek başına babasının &ccedil;iftliği değildir. İstanbul, 16 milyon insanındır, 82 milyon vatansever yurttaşındır. Hatta d&uuml;nyanın bile gıptayla baktığı, d&uuml;nyanın bile hakkının olduğu g&ouml;z bebeği bir coğrafyadır. 1453&rsquo;ten beri bize emanet olan bu topraklara sahip &ccedil;ıkacağız ve asla ihanet ettirmeyeceğiz.

İmamoğlu'ndan Kanal İstanbul açıklaması

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Imamoğlu, Kanal İstanbul tartışmasına ilişkin olarak basın toplantısı düzenledi

Öne Çıkanlar