Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Türkiye rezerv konusunda benzer ülkelerden ayrışıyor

Türkiye rezerv konusunda benzer ülkelerden ayrışıyor

Salgın döneminde Türkiye ile benzer parasal önlemler uygulayan gelişmekte olan ülkeler arasında, Türkiye 11 ayda 21,7 milyar dolarlık rezerv kaybıyla diğer ülkelerden ayrıştı

Giriş: 20 Nisan 2021, Salı 10:38
Güncelleme: 20 Nisan 2021, Salı 11:14

EROL OYTUN ERCAN

Salgın döneminde Türkiye ile benzer parasal önlemler uygulayan gelişmekte olan ülkelere bakıldığında, bu ülkelerin merkez bankalarının net döviz rezervlerinde Türkiye’de görülen kadar önemli bir düşüş kaydedilmediği görüldü.

Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) pandemi döneminde ülkelerin izledikleri politikalar ile ilgili hazırladığı bir çalışmaya göre, salgın döneminde ekonomiyi desteklemek için kur müdahalesinde bulunan gelişmekte olan ülkeler arasında Çek Cumhuriyeti, Endonezya, Kolombiya ve Türkiye yer aldı. Türkiye bu ülkeler arasında en fazla rezerv kaybına uğrayan ülke oldu.

Bu dönemde herhangi bir kur müdahalesinde bulunmayan fakat Türkiye ile benzer ekonomik yapılara sahip Meksika ve Güney Afrika’nın rezervlerinde de ciddi bir düşüş görülmedi. Meksika rezervlerini artırmayı başarırken, Güney Afrika ise neredeyse rezervleri sabit tutmuş durumda.

IMF verileri üzerinden yapılan hesaplamaya göre, Türkiye’nin swaplar dahil net döviz rezervleri Mart 2020’den Şubat 2021’e kadar 21,7 milyar dolar gerilerken, salgın döneminde Türkiye gibi kur müdahalesinde bulunan Çek Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın rezervleri 15,8 milyar dolar artış gösterdi.

Endonezya Merkez Bankası da salgın döneminde kur müdahalesinde bulunmasına rağmen swaplar dahil net döviz rezervlerini 17,3 milyar dolar artırdı. Kolombiya Merkez Bankası da bu dönemde döviz rezervlerini 2,3 milyar dolar yükseltirken Meksika Merkez Bankası rezervlerine 16,8 milyar dolar ekledi.

Tüm ülkelerin verileri normalize edilerek Mart ayı 100 olarak alındığında da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın rezervlerindeki azalmanın benzer ülke merkez bankalarının rezervlerine göre ayrıştığı görülüyor.

Orantısal olarak bakıldığında ise aynı dönemde Meksika Merkez Bankası’nın rezervleri yüzde 9,6 yükselirken, Endonezya Merkez Bankası’nın rezervleri yüzde 16,4 yükseliş kaydetmiş durumda. Çek Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın rezervleri ise yüzde 10,8 artarken, Kolombiya Merkez Bankası’nın rezervleri yüzde 4,3 artış gösterdi.

TCMB’nin rezervleri ise bu dönemde yüzde 58,6 gerilerken Güney Afrika Merkez Bankası’nın rezervleri neredeyse yatay bir seyir izledi. TCMB’nin en güncel açıkladığı 9 Nisan haftası verisinde ise swaplar dahil net rezervler 9,9 milyar dolar seviyesinde bulunurken, swaplar hariç rezerv eksi 49,1 milyar dolar seviyesinde.

Gelişen ülke para birimleri arasında salgın döneminde en fazla değer kaybeden para birimi yüzde 32,9 düşüş ile Arjantin pesosu olurken, ikinci sırada yüzde 23,4 ile Türk Lirası geliyor.

Kolombiya pesosu aynı dönemde yüzde 5,3 değer kaybederken, Meksika pesosu yüzde 3,2 ve Endinezya Rupisi yüzde 2,1 değer kaybetti. Çek korunası salgın döneminde yüzde 5,8 değerlenirken, Güney Afrika Randı yüzde 7,5 değerlendi.

"Rezervler kurdaki dalgalanmayı önlemek için kullanıldı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyunda tartışma konusu olan döviz rezervleriyle ilgili olarak "Rezervler kurdaki dalgalanmayı önlemek için kullanıldı" demişti.

Şubat ayında AK Parti grup toplantısında konuşan Erdoğan, "Bir süredir maruz kaldığımız ekonomik tuzaklarla mücadele ederken salgın bahanesiyle yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere elimizdeki tüm araçları kullanarak fırsat vermedik. Kılıçdaroğlu'nun sürekli sorup durduğu dövizlerin önemli bir bölümü işte bu mücadelede kullanılmıştır. Bu sayede kuru ve faizi çok yükseklere taşıyarak toplumsal kargaşa peşinde olanların oyunlarını da bozduk. Aynı zamanda salgının yol açtığı sıkıntıları azaltmak için de emekliden ihracatçıya, esnaftan işçiye, çiftçiden sanayiciye kadar herkese yönelik çok ciddi destek paketlerini hayata geçirdik." demişti.

Kavcıoğlu'ndan döviz satışı açıklaması

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu ise rezervler ile ilgili, Şubat 2017’de Hazine Müsteşarlığı ile protokol imzalandığını belirterek, “Hazine Müsteşarlığının TCMB nezdindeki hesapları kullanılarak yapılacak döviz alım-satım işlemlerinin para ve kur politikaları çerçevesiyle uyumlu gerçekleştirilmesi için gerekli koordinasyonun sağlanmasına ilişkin esasların belirlenmesi amacıyla 21 Şubat 2017'de Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ve TCMB arasında bir protokol tesis edilmiştir.” demişti.

Söz konusu protokol kapsamında 2017 yılından itibaren ihtiyaç görülen durumlarda, kamu bankaları aracılığıyla döviz işlemleri yapılmaya başlandığını belirten Kavcıoğlu, “Bu sayede sistemde sağlıksız fiyat oluşumlarının engellenmesi ile döviz piyasalarındaki arz-talep dengesi ve likiditenin tesis edilmesine katkıda bulunulmuştur.” dedi.

Ortada kaybolmuş bir varlıktan bahsetmenin mümkün olmadığını belirten Kavcıoğlu, “Bu işlemler sonucu piyasadan çekilen Türk lirası likidite, TCMB tarafından açık piyasa işlemleri ve swap işlemleri yoluyla piyasaya fonlama olarak sağlanmıştır. Dolayısıyla Merkez Bankasından çıkan ve dolaylı olarak bankacılık sisteminde yabancı para mevduata dönüşen dövizin büyük bir kısmı yine swap işlemleri yoluyla Merkez Bankası bilançosuna geri dönmüştür.” diye eklemişti.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ise pazartesi günü yaptığı açıklamada, TCMB’nin ilgili verileri açıklamasında fayda olduğunu işaret ederek, “Siz bu yöntemi tartışabilirsiniz ama kimseyi yolsuzlukla suçlayamazsınız. Kimsenin burada yolsuzluk yapması söz konusu değildir.” diye belirtmişti.

Dönemin TCMB başkanı Murat Uysal’ın ‘döviz satışı’ sorusuna cevabı

31 Ekim 2019 tarihli dördüncü Enflasyon Raporu Bilgilendirme toplantısında TCMB Eski Başkanı Murat Uysal’a “Bu yılın ilk 9 ayında net rezervlerde 30 milyar dolara yakın olması gereken bir artışın olmadığını görüyoruz. Bu paranın kamu bankaları aracılığıyla döviz piyasasına müdahale etmek için kullanıldığı iddia ediliyor. Böyle bir şey söz konusu mu?” sorusu sorulmuştu.

Uysal ise soruya cevap olarak, “Kamu bankalarının son dönemlerde piyasada aktif olduğu gözüküyor. Bunları da kamu bankalarının kendi pozisyon yönetimi çerçevesinde yaptığı çift yönlü işlemler olarak değerlendirebiliriz döviz piyasasında” demişti.