Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Uzmanlar Merkez'in "sürpriz" faiz artırımını değerlendirdi

Uzmanlar Merkez'in "sürpriz" faiz artırımını değerlendirdi

TCMB'nin faiz kararını değerlendiren uzmanlar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın faiz artırım kararının olumlu olduğunu, ancak piyasaların güvenini kazanması için bunun tek başına yeterli olmadığını düşünüyor

Giriş: 24 Eylül 2020, Perşembe 15:26
Güncelleme: 24 Eylül 2020, Perşembe 16:33

Zeynep Bayar ve Erol Oytun Ercan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) %8.25 olan politika faizini 200 baz puan artırarak %10.25 seviyesine yükseltti. Bloomberg HT Araştırma Masasının düzenlediği ankete katılan uzmanlar politika faizinde bir değişikliğe gidilmeyeceği tahmininde bulunmuşlardı.

TCMB’nin faiz artırım kararını Bloomberg HT’ye değerlendiren uzmanlar, kararın olumlu olduğunu, ancak Merkez Bankası'nın güven tazelemek için daha fazlasını yapması gerektiğini kaydediyorlar.

Rabobank gelişen piyasalar FX stratejisti Piotr Matys, “Fiyatlar ve finansal istikrar ile ilgili riskleri bir miktar düşürmek için alınan karar, doğru yönde atılan önemli bir adım” dedi ve “200 baz puanlık artışa rağmen hala dikkatli olmalıyız, keza enflasyon düşünüldüğünde politika faizi hala ekside. TCMB’nin güven sağlaması ve sürdürülebilir bir şekilde liranın istikrarını koruması için daha fazla şey yapması gerekli” değerlendirmesinde bulundu.

Medley Advisor Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Direktörü Nigel Rendell ise kararın finans piyasaları için şaşırtıcı ve son haftalarda satış baskısıyla karşı karşıya kalan TL için destekleyici olduğunu söyledi ve “Lira bir miktar ralli yaptı ama TCMB’nin kararının sürpriz olmasından dolayı beklenilen kadar değer kazanmadı” dedi.

TCMB’nin güvenilirliğinin geçtiğimiz yıllarda enflasyonun kontrolden çıkmasıyla azaldığını vurgulayan Rendell, “Bankanın tekrar güven kazanması için yalnızca faiz artırımı yeterli değil” diye ekledi.

"Merkez arka kapıdan yapılan artırımların yeterli olmadığını gördü"

Monex Europe FX piyasaları analisti Simon Harvey karara ilişkin, “Sonunda politika yapıcılar arka kapıdan yapılan faiz artırımlarının yeterli olmadığının farkına vardı ve 2018’deki stratejilerine geri dönüyorlar” dedi.

“Bu kararla birlikte FX piyasalarında kırmızı çizgisini çizen TCMB, TL’nin daha fazla değer kaybetmesini engellemek için sınır belirlemekte kararlı olduğunu gösterdi” diyen Harvey, “2018’deki gibi bir faiz artırım döngüsüne mi girildiğinin yoksa önden yüklemeli bir faiz artırımı mı yapıldığının” asıl merak edilen konu olduğunu sözlerine ekledi.

Bloomberg HT’ye konuk olan Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara ve İş Portföy Genel Müdür Yardımcısı Nilüfer Sezgin Merkez Bankası’nın faiz kararını değerlendirdi.

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara yapmış olduğu değerlendirmede, TCMB’nin politika faizini 200 baz puan artırmasının ekonomideki risklerin farkında olduğunu gösterdiğini dile getirdi. Bu karar, “Merkez Bankası’nın döviz kurunun enflasyona geçiş etkileri ve enflasyon görünümü hakkında kaygılı olduğunu gösteriyor” diyen Kara, Merkez Bankası’nın Eylül ayı içerisinde kendi toplamış olduğu veri setinde, fiyatlama davranışlarında belirgin bir bozulma görmüş olması sebebiyle faiz artırımına gitmiş olabileceğini söyledi.

"TCMB beklentileri kontrol altına almak için daha güçlü bir adım atma gereği duyduğu mesajını verdi"

Prof. Dr. Hakan Kara Merkez Bankası’nın faiz artırımı hakkında, “Karar metnine baktığımızda Merkez Bankası’nın ne yapılması gerektiğini değerlendirdiğini ve gerekli bir adım attığını görüyorum. Elbette bu karar sorunu çözecek güçlü bir adım değil, fakat doğru yönde atılmış bir adım olduğunu düşünüyorum.” dedi.

TCMB’nin karar metninde, özellikle talep ve güçlü kredi ivmesine vurgu yapmasının oldukça önemli olduğunu söyleyen Kara, Merkez Bankası’nın açıklamasında son dönemde alınan likidite ve kredi tedbirlerinin aslında ekonomiyi çok da yavaşlatmadığını ve bu talep artışıyla birlikte maliyetlerin de yükselmesiyle, enflasyonist risklerin belirginleşmeye başladığına atıfta bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Hakan Kara, ayrıca Merkez Bankası'nın genel olarak enflasyon baskısından kaygılandığından dolayı doğrudan net bir faiz artırımına gittiğini de dile getirdi.

Karar metninde yer alan paragrafa göre, "Enflasyon üzerinde etkili olan salgına bağlı arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinde kademeli olarak ortadan kalkacağı ve talep yönlü dezenflasyonist etkilerin daha belirgin hale geleceği öngörülmüştü. Ancak, güçlü kredi ivmesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanma ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izlemiştir.” ifadesi yer aldı. Söz konusu paragrafa atıfta bulunan Kara, "Merkez Bankası yılın ikinci yarısında tekrar arz yönlü etkilerin ortadan kalkması ve talep yönlü etkilerin de geçici olması sebebiyle, dezenflasyonist bir sürece girileceği argümanı üzerinden hareket ediyordu. Bu sebeple Merkez Bankası faizleri artırmanın gerek olmadığına dair bir sinyal veriyordu. Fakat karar metnindeki bu paragraf ile TCMB’nin güçlü kredi ivmesinin ve hızlı toparlanmanın döviz kuru artışıyla birleşmesi neticesiyle, enflasyonun beklenenden daha yüksek bir seyir izlediği ve bu çerçevede de beklentileri kontrol altına almak için daha güçlü ve net bir adım atma gereği duyduğu mesajını verdi" dedi.

"Karar genel ekonomi politikaları açısından da değişiklik getirebilecek bir adım"

Bloomberg HT’ye değerlendirmede bulunan İş Portföy Genel Müdür Yardımcısı Nilüfer Sezgin ise, “Birçok uzmanın genel kanaati, Merkez Bankası’nın faiz artırımına gitmesi gerektiği yönündeydi, fakat bu kararın alınacağını beklemiyorduk. Bu sebeple, kararın sürpriz bir gelişme ve pozitif bir karar olduğunu düşünüyorum” dedi. TCMB’nin karar metninde kredi gelişmeleriyle ilintili olarak, talebin enflasyonda beklenen düşüş etkisi yaratmadığına dair bir değerlendirmede bulunduğunu ifade eden Sezgin, faiz artırımı kararının da bu gerekçeye bağlanmış olduğunu ve Merkez Bankası’nın daha kalıcı bir sıkılaştırmaya gitme kararı aldığını aktardı.

İletişim açısından karar metninin daha önceki metinlere göre daha başarılı olduğunu söyleyen Sezgin, faiz artırımına gidilmesinin; tek bir para politikası adına atılmış bir karardan ziyade, genel ekonomi politikaları açısından da değişiklik getirebilecek bir adım olarak değerlendirilebileceğini söyledi.