Kriz Türkiye'ye fırsat kapılarını da açtı

Kriz kelimesinin &Ccedil;ince de fırsat anlamına geldiğini son d&ouml;nemde sıklıkla duyuyoruz. Raporlarda, resmi a&ccedil;ıklamalarda, basında ve hatta reklamlarda... Aslında bu ifade doğru olmakla birlikte eksik. &Ccedil;in alfabesi harflerden değil ideogram olarak adlandırılan şekillerden oluşur. Kriz kelimesi de iki ayrı kelimenin yan yana gelmesiyle ifade edilir: Fırsat ve tehlike. 2008 yılında ABD de konut kredisi piyasasında patlak verip risklerin genel anlamda yanlış fiyatlandığı algılaması ile t&uuml;m d&uuml;nya piyasalarına sirayet eden kriz tarihin en b&uuml;y&uuml;k ekonomik felaketleri listesine de ilk sıralardan giriş yaptı. En hararetli d&ouml;nemlerinin geride kaldığı d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lse de krizin hen&uuml;z tam anlamıyla sonlanmadığı y&ouml;n&uuml;nde herkes hemfikir. &Uuml;stelik, dipten d&ouml;n&uuml;ş&uuml;n kırılgan olması umutları kısa s&uuml;rede boşa &ccedil;ıkaracak riskler de i&ccedil;ermiyor değil. Yani, bir yandan tehlike s&uuml;rerken diğer yandan canlanma sinyalleri fırsatlar sunuyor. Aynen &Ccedil;inlilerin kriz kelimesini tarif ettikleri gibi. T&uuml;rkiye ekonomisi kriz d&ouml;nemini &ouml;nemli bir yara almadan başarıyla atlattı. Kriz &ouml;ncesinde yatırımcılar tarafından alt k&uuml;mede değerlendirilen T&uuml;rkiye, kriz sonrasında bir &uuml;st klasmana y&uuml;kselerek devler arasına adım attı. Bu başarı sadece ekonomi ile sınırlı kalmayıp uluslararası ilişkilere de yansıdı. Daha &ouml;nce uluslararası platformda &ouml;nemli bir oyuncu değilken şu an G20, BM G&uuml;venlik Konseyi ve NATO gibi uluslararası kuruluşlarda s&ouml;z&uuml; ge&ccedil;en, coğrafyasında &ouml;nem verilen bir oyuncu durumuna geldi. Bu tablonun arkasında, ekonomik başarının rol&uuml; yadsınamaz. T&uuml;rkiye ekonomisi 2000 li yıllarda &ouml;nemli bir ekonomik d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m ge&ccedil;irdi. Bunun bir kısmı zaruriyet, bir kısmı k&uuml;resel konj&ouml;nkt&uuml;rdeki hızlı değişim, bir kısmı ise siyasal istikrar ile elde edildi: 2000 e girerken yaşadığımız kriz ile dibe vurmamız, ekonomik sorunları daha kolay g&ouml;rmemize ve gerekli &ouml;nlemleri almamıza vesile oldu. Atalarımızın dediği gibi bir musibat, bin nasihattan iyi oldu. Tek parti iktidarı, atılan adımların s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lmesine ve yeni adımlar atarken hızlı davranabilmemize yardımcı oldu. D&uuml;nya ekonomisinde 2000 li yılların başında yaşanan refah, T&uuml;rkiye nin reform s&uuml;recine destek olurken kriz sonrasında gelişmekte olan ekonomilerin artan &ouml;nemi ise T&uuml;rkiye nin d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m&uuml;n&uuml; destekledi. D&uuml;nyada hızlı bir paradigma değişimi yaşanıyor. T&uuml;rkiye bu s&uuml;re&ccedil;te y&uuml;kselenler arasında yer alıyor. Her ne kadar mevcut durumu sıfırcı hocalarca teyid edilmiyor olsa da mali piyasalar uzunca bir s&uuml;redir T&uuml;rkiye ekonomisini yatırım yapılabilir &uuml;lkeler arasında değerlendiriyor. Derecelendirme kuruluşlarının uzun s&uuml;re daha bu gelişime sessiz kalamayacaklarını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. En k&ouml;t&uuml; ihtimalle se&ccedil;im sonrası not artırmak durumunda kalacaklar. B&ouml;ylelikle, T&uuml;rkiye ekonomisine y&ouml;nelik fon girişlerinin hem miktarı hem de kalitesinde iyileşme olacak. T&uuml;rkiye nin siyasi ve uluslararası ilişkiler kapsamında kartlarını doğru oynaması, bu ekonomik gelişimi daha da ta&ccedil;landırabilir. Kısacası, krizi şimdiye kadar fırsat olarak kullandık ve gelecekte de bu y&ouml;nde kullanma ihtimalimiz y&uuml;ksek g&ouml;r&uuml;n&uuml;yor. Ancak, krizin bir diğer anlamı olan tehlike de hep yanımızda idi. Gelecekte de olmaya devam edecektir. Bu satırları yazarken Bloomberg HT web portalının yayına başlaması şerefine bardağın dolu olan kısmını, g&ouml;z&uuml;mde rengi siyah olmayan g&ouml;zl&uuml;kle ve fonda Mazhar Alanson un g&uuml;zel g&uuml;nler biz bekler ezgisi ile yazmaya gayret ettim. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki g&uuml;nlerde daha g&uuml;ncel ve somut konularla g&ouml;r&uuml;şmek &uuml;zere...