Kendisi ile kısa süre önce gerçekleştirdiğimiz son röportajımızda; “Demokrasinin ve büyümenin sağlıklı gelişimi için devlet ve toplum arasında bir denge olması gerekir. Eğitimin sağlıklı olması için ifade özgürlüğü olması ve bilime değer verilmesi lazım. Türkiye’de demokrasideki ve ekonomideki zayıflık sebebiyle insanlarımız ülkeyi bırakıp gidiyorlar. Türkiye’de teknolojiyi doğru kullanmamız, yönünü doğru saptamamız ve teknolojiye hazırlıklı olmamız çok önemli” demişti Prof.Dr.Daron Acemoğlu.

14 Ekim Pazartesi itibarı ile Simon Johnson ve James A. Robinson ile birlikte, kurumların nasıl oluştuğu ve refahı nasıl etkilediği konusundaki araştırmaları nedeniyle Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görüldüler.

Duyuru metninde de şu ifadeler kullanıldı:

“Kapsayıcı kurumlar, genellikle sömürgeleştirildiklerinde yoksul olan ülkelerde uygulanmış ve zaman içinde genel olarak müreffeh bir nüfusla sonuçlanmıştır. Bu, bir zamanlar zengin olan eski sömürgelerin şimdi neden yoksul olduğunun önemli bir nedenidir ve bunun tersi de geçerlidir.”

Artık Nobelli üç bilim insanının ortaya koyduklarına çokça eleştiri yapıldı ve yapılmaya da devam edecek gibi görünüyor. Ancak sevilsin ya da sevilmesin yaptıkları çalışmaların, çoğunlukla etkileyici olduğu ve dünyayı tarihi ile birlikte açıklayan teoriler zemininde yeni başlıklara öncülük ettiği tartışmasız.

Darmouth Üniversitesi’nden Paul Novosad ve arkadaşlarının çalışmasına göre aileden gelen imkanların, Nobel Ödülü alabilmede dahi belirleyici olduğu günümüz “eşitsiz” dünyasında, ülkeler ve bireyler arasındaki büyük uçurumların azaltılması çağımızın en büyük zorluklarından biri. Ödül sahiplerinin bu zorlukları aşmak için toplumsal kurumların önemini ortaya koyma çabasının ödüle layık görülmesi ise manidar.

Sistem içi ya da sistem dışı nitelenebilecek olsa da, ekonomi evreninde, artık teknolojinin baskın rolü ile daha da biçimlenen iktisadi alt yapı ve demokratik mekanizmaların merkezde yer alabiliyor oluşu ödülün neden ve neye verildiğine yanıt anlamı taşıyor.

Hele bu çabada “yola çıkılan” yerlerden birinin Türkiye olduğu da düşünülünce, günün anlam ve önemi daha da bir derinlik kazanıyor.

Advertisement