2017'yi uğurlamamıza sayılı günler kaldı. İyisi, kötüsü ile bir yılı daha geride bırakıyoruz. Ekonomi çevrelerinde hatıralarda "Toparlamanın iyice hissedildiği" bir sene olacak 2017. Gerçekten de ABD'den Japonya'ya kadar gelişmiş bütün ülkelerde ekonomik aktivite hızlandı. Çok değil daha 5-6 sene önce Yunanistan'ı, Portekiz'i , İrlanda'sı batma noktasına gelmişken AB bile yüzde 2.1 büyüyen bir ekonomi haline geldi. ABD'de son 35 yılın, Japonya'da son 24 yılın en düşük işsizlik rakamları yakalandı. 1.5 sene önce aldığı " Brexit" kararıyla Avrupa Birliği'ne "Bye Bye" diyen ve yatırımcıların ciddi daralma bekledikleri İngiliz ekonomisinde bile yüzde 1.4'lük büyüme var (Yüzde 3'ü aşan enflasyonu unutmadık!)
Gelişen ülkeler eski şaşaalı günlerini arıyor olsalar da , 2017'de Çin'in yüzde 6.5-7 bandına oturmuş büyüme rakamlarına Hindistan, Endonezya ve Türkiye gibi yüzde 5-6 seviyelerindeki büyüme performansları eşlik etti. Brezilya ve Rusya ekonomilerinin 2016'daki daralması bu sene son buldu ve yüzde 1-1.5 bandında da olsa büyüme 2 sene sonra bu ülkelere geri döndü. Emtia bazlı gelişen ülkelerin ekonomilerinde de (Suudi Arabistan başta olmak üzere) 2014'te başlayan soğuma, emtia fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle 2017'de toparlanma gördük.
2018'de küresel ekonomi uzun süre sonra ilk kez potansiyelinin üzerinde büyüyecek
Bir başka ifadeyle "Pozitif çıktı açığı". Ekonomiler tam kapasite çalışırken talebin kapasitenin üzerinde olması durumu. ABD'de yılın son haftalarında çıkartılan "vergi indirimi" kanunu ile 2018 büyüme rakamına ortalama 0.3-0.5 arası bir ek büyüme geleceği hesaplanıyor. 2018 ABD büyüme tahmini yüzde 2.6-2.8 arasında. Diğer yandan Abenomic'in etkisi altındaki Japon ekonomisinde önümüzdeki sene büyüme rakamı yüzde 1.9'a revize edildi. Japon ekonomisinin 1980-2016 yılları ortalama büyümesi 0.5! En yüksek büyüme ise 1990'larda yüzde 3.2 ile gerçekleşmiş. AB'de de durum farklı değil.
2018'de faizlerde ve enflasyonda hızlı yükseliş görebiliriz
Birçok analist "2018 büyümesi kalıcı değil. 2019'dan itibaren yeniden soğuma başlayacak " görüşünde. Bu görüşte olanların ortak noktası "toparlanmanın genel ekonomiye yayılmamış olması."
Ancak son 2 senedir küresel ekonomideki ortalama büyüme olan yüzde 3'ler seviyesinin altında kalan küresel ticaretteki işlem hacmi artışı 2017'de yüzde 5'i buldu. Bu yeterli bir oran olmasa da ciddi bir toparlanma gösteriyor.
Petrol fiyatlarındaki son 2 yılın zirve fiyatının, sanayi emtia fiyatlarında bu sene yüzde 30-50 oranında toparlamanın üzerine ekonomilerdeki toparlamayı koyduğumuzda yıllardır merakla beklenen enflasyonun 2018'de kendini göstereceğini tahmin ediyorum. Aslında maliyet bazlı (ÜFE) fiyat artışı zaten birçok yerde gözlemleniyor. 2018'de gelecek olan talep baskısı bu "gizli enflasyonun" su yüzüne çıkmasını sağlayacaktır.
Toparlanan ekonomiler, artan talep, yükselen emtia fiyatları başta FED olmak üzere Japon Merkez Bankası ( BoJ) ve Avrupa Merkez Bankası'nı da (ECB) 2018'de daha dikkatli olmaya itecektir. Yıllardır uygulanan genişleyici para politikaları 2018'de yerini "normalleşen" politikalara bırakacaktır. Bu da piyasa faizlerinin küresel ölçekte artması anlamına gelecek.
2018'de daha artacak maliyetler ve daha zor bulunacak maddi kaynaklar iş dünyasının zorlanacağı yerler olacak. Yanlış yatırımların geri dönüşü çok daha maliyetli olacak. Bilançonun diğer tarafında ise krizi atlatmış,harcamaya daha yatkın bir küresel ekonomi var. Doğru üretimi , uygun maliyetle üreten ve güçlü bir satış pazarına da sahip olanlar 2018'i iyi geçirecektir.