Merakınızı daha fazla arttırmayayım. Yazımızın konusu II. Dünya Savaşı ya da Pearl Harbour bombalanması değil. Bahsettiğim uyanış “Küresel tahvil faizlerinde görülen yükseliş”.
Bu satırların yazıldığı sırada ABD’den Ocak ayı işsizlik rakamı geldi , yüzde 4.1 işsizlik var ABD’de ve bu oran son 40 yılın en düşük işsizliği. Ama bundan daha etkileyici bir veri daha geldi ABD’den..“Ücretlerdeki artış”. Son gelen veriye göre ABD’de ortalama maaşlarda yıllık yüzde 2.9 artış gerçekleşmiş. Bu ne demek? En net ifadeyle “ABD’de son 2 yılın en yüksek maaş artışından bahsediyoruz” demek!
Biraz daha geriye gidelim..
Geçen hafta ABD’de 2017 büyüme rakamı açıklandı; yüzde 2.6. Kulağa çok etkileyici gelmemiş olabilir. O zaman bir de şunu dinleyin “2018 yılında ABD ekonomisinin yüzde 2.7-2.9 arasında büyümesi bekleniyor. Böylece ABD kesintisiz olarak 9 yıldır ortalama yüzde 2 büyümüş olacak” Diğer yandan ABD’yi 2008 yılında krize götüren konut sektöründe ortalama ev fiyatları, aylık satılan ev rakamları 2008 krizine yakalamış ve ülkenin çoğu yerinde üzerine çıkmış durumda.
Sadece ABD değil, gelişmiş ülkelerin hepsi toparlıyor..
2018 yılı gelişmiş ülkeler için 2011'den sonra büyüme anlamında en iyi yıl olacak. IMF’nin tahminlerine göre Euro Bölgesi'nde yüzde 2.2, Japonya’da yüzde 1.5 büyüme bekleniyor. 2018 yılında küresel büyüme oranı yüzde 3.9 olacak! 2008 krizi öncesi yüzde 4.5 ortalamaları henüz yakalayamadık ama son 8 yıldır hiç bu kadar yaklaşmamıştık!
Sonunda faizler de büyüme – enflasyon sarmalını fiyatlamaya başladı
Her gülün dikeni olduğu gibi küresel büyümenin de bir dikeni var “artan enflasyon beklentileri”. Mevcut durumda enflasyon hiçbir gelişmiş ülkede alarm vermiyor. Hatta ABD’deki yüzde 1.7-18 , AB’deki 1.5- 1.6 seviyeleri hala oldukça düşük. Ama bir süredir enflasyon tarafındaki gelişmeleri endişe ile izleyen faiz tarafı artık rahat değil. Önce merkez bankaların tahvil alımlarını bitirip / azaltıp normalleşme çabaları, üzerine artan emtia fiyatları, yukarı revize edilen büyüme verileri ve en nihayetinde son dönemde gelen güçlü istihdam ve artan ücretler sonunda küresel tahvil faizlerini yerinde oynattı.
ABD 10 yıllık tahvil faizi 4 yılın en yükseğinde
Aslında kısa vadeli ABD tahvil faizleri bir süredir yukarıda bahsettiğim endişeleri ve FED faiz artışlarını fiyatlıyordu. 2 yıllık, 5 yıllık tahvil faizleri bundan 2 -3 ay önce 7-8 yılın en yüksek seviyesine çıkmıştı. Ancak sessiz kalan uzun vadeli; 10 yıllık, 30 yıllık tahvillerdi. ABD’de, Almanya’da, Japonya’da faizlerdeki getiri eğrisi aynı şeyi söylüyordu; “Kısa vadede büyüme gelmiş olabilir ancak kalıcı değil. Bu işin sonu yeniden resesyona gider”
Ancak yıl başından beri yaşanan ve nihayet dün gelen güçlü verilerle perçinlenen durum şudur ki “Büyüme kalıcı , enflasyon da yakın zaman kendin gösterecek”. İşte bu algının değişmesiyle küresel tahvil piyasasında bir nevi “Cin şişeden çıktı”. Satışların hızlanmasıyla 10 yıllık ABD tahvil faizi yüzde 2.85’i, 30 yıllık ise yüzde 3.10’ları gördü. Alman 10 yıllık tahvillerinde de yüzde 0.8’ler görüldü.
Küresel ölçekte artık faizler eskiden olduğu ve uzun süredir alıştığımız gibi düşük değil. Üstelik büyük ihtimalle daha da artacak. Artık buna alışmamız lazım. Buna göre maliyet hesabı yapmamız gerekiyor. Çünkü ülkemize gelen doğrudan yatırımın yüzde 75’i ya da sıcak paranın yüzde 90’nın menşei ABD Doları ya da Euro olduğunu düşünürsek işin kaynağında maliyetlerin hızla yükseliyor olmasının bizi de yakın zamanda etkilemesi kaçınılmaz olacaktır.