Küresel salgın bir kabusa dönüşmeden önce çalışma hayatında ya da mesai sonrası sosyalleştiğimiz bir iki saat içinde; aslında günün en az bir yerinde kahve tükettiği oluyordu. Peki küresel salgın, kahve içmemize engel mi? Değil, en azından şimdilik…
Dünyanın öbür uçlarından toplanıp işlenen çekirdeklerin evimize kadarki geçen yolculuğunu bugüne kadar hiç sorgulamadık. Öyle ki kahve bulamamak endişelerimizin arasında bile yer almadı. Çünkü her yerde kahve satılır, her evde kahve bulunur gibi bir kabul var zihnimizde.
Gelelim işin giriş kısmından iktisadi kısmında. Fiyatı aşağı ya da yukarı yönde etkileyen faktörleri alt alta sıralayalım;
-Kahve fiyatları 2016’dan bu yana düşüyor.
-Sene başında Çin’de karantinadan kaynaklı büyük kahve zincirlerinin dükkanlarını kapamasıyla kahve fiyatları düştü.
-Tüketiciler evde kahve yapmaya yöneldi; paketli ürün ve kahve makinalarında fiyat artışları yaşandı.
-Karantina dünyada yayılmaya başladı, kahve fiyatları dengeyi kuramadı. Evdeki tüketim; dışarda bir dükkanda kahve içenlerin hacmini yakalayamıyordu. Fiyatlar düşüşe geçti.
Peki sonra ne olacak?
Küresel salgın ekonomileri yavaşlatacak, insanların gelir düzeyi gerileyecek ve kahveye olan talep azalacak diyebiliriz. Daha büyük ölçekte; belki virüs gelecek diye ülkeler ticaret kanallarını açmayacak ve kahve ithal etmeyecek. İşte bu bir talep şokudur; kahve fiyatlarını düşürücü etki yapar. Uluslararası Kahve Organizasyonu ise salgının talebe olan etkisini şöyle hesaplıyor; küresel büyümede her 1 yüzde puanlık düşüş; küresel kahve talebini 0.95 puan düşürücü etki yapıyor. Yani 1,6 milyon adet 60 kilogram büyüklüğünde çuvalların; yerkürede varlığına artık gerek kalmıyor da diyebiliriz.
Ama tam tersinden konuyu ele alalım; mesela kahve üreticileri zaten karantinadan dolayı üretim yapamazsa, hasat gerçekleşmezse ne olur? Bu durumda ise arz şokundan dolayı fiyatların yükseldiğini görürüz. Örneğin Rabobank analistleri, birçok ülkeden gelen ihracatın durgun hızının 2020 boyunca devam etmesini bekliyor. Sektör temsilcilerinin de konuya ilişkin gözlemleri de aynı ipuçlarını taşıyor. Brezilya’nın en büyük ikinci kahve üretici kooperatifi Minasul’un başkanı José Marcos Magalhães; FT’ye verdiği röportajda ““Özellikle Avrupa'dan çok yüksek talep görüyoruz. ABD'deki süpermarketlerde tüketim çok arttı ve stokları yenilemek istiyorlar ”dedi. Gelgelelim; kahve stoğu yüksek olan bir emtia değil. Dolayısıyla gelecekte talep şokundan daha fazla bir arz şoku olasılığı söz konusu.