Türkiye’nin getiri eğrisi yılın ilk haftasında nerdeyse her vadede 2 puan üzerinde yükselişlerle tarihteki en yüksek seviyesine yükseldi. Aynı esnada kurda pek bir hareket görmememize rağmen bu yükseliş; aynı hafta içinde yerini düşüşe bıraktı ve tüm kazanç; o günden bugüne geri verdi.
Neden rekorları gördük?
3 Ocak 2021’de Aralık ayı enflasyonunu; piyasa beklentilerinin üzerinde yıllık %36,06 olarak açıklandı. Zaten yeni yılın ilk haftasında peşpeşe gelen zamların etkisi Ocak enflasyonunda görüleceği için; enflasyonun düşeceği beklentileri zayıfladıkça faizlerde yükselişi izlemeye başlamıştık. Aynı hafta enflasyon beklentilerini yukarı yönde revize eden yabancı raporların ardı arkası kesilmiyordu. Mevcut durumda zaten bu piyasada yabancı yatırımcı yok denecek kadar az; likiditenin azlığı ile nihayetinde 10 Ocak 2021’de 10 yıllık tahvil faizi %24,91 ile tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı.
Ellerinde satacak tahvil bono bulunmayan yatırımcı cross currency swapları ödedi. Buraya yönelen yatırımcı; swap piyasasında satış yapacak fiyat bile bulamadı. Çünkü Londra’da kimse o sığlıkta elindeki Türk Lirası’ndan olmak; yani elindeki Türk Lirası’nı satmak istemedi. O yüzden swap piyasasında da faizler sert bir şekilde yukarı hareket etmeye başladı. 1 yıllık cross currency swap aynı tarihlerde %39’lara kadar yükseldi. İşte bu panik; bize nerdeyse her vadede zirveyi gösterdi.
Neden rekorlardan geri geldik?
Bu rekorların kırılıp; ardından faizlerdeki şimdiye kadar ki düşüşünün arkasındaki sebeplere bakacak olursak; Türkiye’nin jeopolitik anlamda piyasalara olumlu mesajlar gönderen haber akışını başa koyabiliriz. Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Batı’ya yönelik olumlu mesajlar piyasada olumlu karşılık buldu.
Bu gelişmeleri kısaca hatırlatmak babında toparlamak gerekirse; Mısır’la bir süredir temasımız devam ediyordu. İsrail’le görüşmeler yapıldı; Kabil havalimanının işletilmesine dair mutabakat zaptı imzalandı. Yakın zamanda İsrail’den de Türkiye’ye ziyaret bekleniyor.
Geçen hafta TCMB ve Birleşik Arap Emirlikleri Merkez Bankası’nın açıkladığı swap anlaşmasının öncesinde bir dizi anlaşma imzaladığımız BAE’yi yakın zamanda Cumhurbaşkanı’nın ziyaret etmesi bekleniyor.
Ermenistan ile karşılıklı özel temsilciler atandı, yakın zamanda bakanlar nezdinde de görüşme olması bekleniyor.
Suudi Arabistan’la Cemal Kaşıkçı olayları ile başlayan sıkıntılı sürecin ardından üst düzey temaslarla diğer ülkelerle olduğu gibi birlikte çalışmanın yolları aranıyor.
Son dönemde dünyanın gündeminde olan Ukrayna-Rusya gerginliğinde Türkiye’nin arabuluculuk niyetini yine basına yansıyan haberlerden görüyoruz. Şubat başında Cumhurbaşkanı’nın Ukrayna ziyareti; Şubat ortasında ise Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye’ye ziyareti bekleniyor.
Dolayısıyla son dönemde yaşanan Orta Doğu, İsrail ve Ermenistan’la yapılan temaslar, piyasa tarafında da olumlu yönde karşılık buluyor.
Bir diğer faizleri düşüren sebep ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 2019’dan bu yana ilk kez Hazine’nin ihraç ettiği kağıtlarını geri alacak olmasıydı. Bu geri alım ihaleleri; kuru olan piyasada faizlerin sert biçimde düşmesine sebep oldu. Haftada iki kez açılan bu geri alım ihalelerinin faizlere etkisine değinirken burada tenore dikkat çekmek gerekir; zira bu geri alımlar özellikle getiri eğrimizin uzun tarafında faizleri düşürücü etki yapıyor. Nitekim bu ihalelerin faizleri getirdiği noktaya bakacak olursak; rekor seviyeden 2 puanlık bir düşürücü etki yaptığını söyleyebiliriz.
Başta dikkat çektiğim likidite azlığı; nasıl rekora sebep verdiyse, TCMB’nin geri alım ihaleleri de aynı gerekçeyle faizlerin bu kadar sert düşmesine sebep oluyor.
Enflasyon riski hala masadaysa faiz nasıl düşüyor?
“Enflasyon beklentilerinde şimdiye kadar bir iyileşme görmememizin; hatta kötüleşme görmemize rağmen faizler nasıl aşağı geliyor?” sorusu ise; bu konunun en kritik kısmı. Zira TCMB Piyasa Katılımcıları Anketine baktığımızda; Ocak döneminde katılımcıların yılsonu enflasyon beklentisi %29,75’lere yükseldi.
Ancak TCMB’nin politika faizi olan haftalık repo faizinin %14 olduğu yerde; piyasada oluşan faizlere göre oldukça cazip bir carry imkanı sunduğunu görüyoruz. Dolayısıyla son dönemde Türk Lirası’nda görülen sakin seyir, yabancı yatırımcıya sundupu bu carry imkanı ile hem cross’u hemde tahvil bono tarafını alarak carry avantajından faydalanmasının yolunu açıyor.
Ancak yine de bir yabancı girişi var demek yanlış olur. Çünkü burada aslında yabancının tahvil bonoya ilgisinden ziyade, daha çok işlemin geçtiği swap piyasasında faizler aşağı geldiğinde traderlar o taraftaki riskini kapatabilmek için bono alıyor. Yani sıcak pozisyon açılıyormuş gibi okumamak gerekiyor mevcut durumu.