Bloomberght
Bloomberg HT Görüş Güzem Yılmaz Kredi büyüme hızı ivme kaybetmeye başladı

Kredi büyüme hızı ivme kaybetmeye başladı

Giriş: 21 Temmuz 2020, Salı 19:27
Güncelleme: 21 Temmuz 2020, Salı 19:27

Pandemi ile mücadelede hem merkez bankalarının faiz indirimleri ve diğer genişleme yanlısı aksiyonları, hem de hükümetlerin mali teşvikleri ile tüm dünya likiditeye boğuldu. Bu fazladan likidite ABD, Avrupa gibi tasarruf ve borsaya bağlı büyüyen ülkelerde endeksleri yukarı taşırken; bizim gibi tüketimle büyüyen ülkelerde daha çok kredi talebini pompaladı.

Aşağıdaki grafikte de görüldüğü üzere 13 haftalık yıllıklandırılmış hareketli ortalama, kredi büyümesinin %20’lerden %50’ye kadar yükseldiğini fakat son1 aydır yükseliş trendinin hız kestiğini gösteriyor. Rekor kredi büyümesinde tüketici kredilerinde ivme daha hızlı olurken, ticari kredilerde büyümez hızı görece daha yavaş gerçekleşti.

Bu kredi büyümesinin sürdürülebilir olup olmadığını analiz etmek için arz ve talep koşullarını ayrı ayrı değerlendirmek gerekecek;

Talep koşullarında ötelenmiş talep normalleşme süreci ile bir anda patlama yaşarken, yılın ikinci yarısında talep grafikte de görüldüğü üzere kademeli normalleşiyor. Çünkü kredi kampanyaları ile öne çekilen talep yavaş yavaş eski seyrine dönmeye başlıyor.

Arz yönlü gelişmelerde ise TCMB’nin verdiği son sinyaller ve beklenti anketinde enflasyondaki bozulma ile faiz indirimlerine ara verilebileceği hatta son çeyrekte sıkılaşmanın olabileceği öngörülüyor. Bu sebepten ötürü bankaların yaptığı kredi kampanyalarında faizlerde aşağı yönlü marjın sonuna gelindiği düşünülüyor.

Bu noktada asıl soru işareti bankaların kredi verme iştahını artıran düzenlemelerin kalıcılığı olacak;

1- Aktif rasyosu düzenlemesinde payda bulunan TL kredi verme çarpanının hala yüksek olması, dolayısıyla kredi büyümesinin teşvik edilmesi

2- Kredi büyümesi reel olarak %15’in üzerinde olan bankalara getirilen daha yüksek zorunlu karşılık oranının yıl sonuna kadar uygulamadan kaldırılması

Dolayısıyla arz koşulları ve makro ihtiyati politikalar kredi büyümesini desteklemeye yönelik olsa da, talep enflasyonu riskinin yeniden gün yüzüne çıkması ve talep normalleşmesi kredi büyümesinde rekor seviyelerin geride kaldığını gösteriyor.