TÜSİAD/Yılmaz: Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen ülkeye yabancı yatırımcı gelmez

T&uuml;rk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (T&Uuml;SİAD) Y&ouml;netim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, ekonomik ve stratejik olarak d&uuml;nyanın yeni &ccedil;er&ccedil;evesinin &ccedil;izildiği bir ortamda T&uuml;rkiye nin kendisini t&uuml;keten, şiddetli, yıkıcı ve kazanımı olmayacak bir kavga ile enerjisini harcadığını belirtti.Yılmaz, T&Uuml;SİAD ın 44. Olağan Genel Kurul Toplantısı nda yaptığı konuşmada, &ccedil;&ouml;z&uuml;m s&uuml;reci ile ilgili tartışmaları, b&ouml;lgesel sarsıntıları, Gezi olaylarını, yeni anayasa &ccedil;alışmalarının sonu&ccedil;suz kalmasını, hala s&uuml;ren yolsuzluk ve hukuksuzluk iddialarıyla &ccedil;er&ccedil;evelenmiş siyasi depremi d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;klerinde 2013 &uuml;n ağır bir d&ouml;nemi ve y&uuml;kl&uuml; miktarda sorunu yeni yıla devrettiğini kaydetti.2014 yılında ger&ccedil;ekleşecek yerel se&ccedil;imler ve cumhurbaşkanlığı se&ccedil;imleri ile 2015 yılındaki genel se&ccedil;imlerin T&uuml;rkiye yi s&uuml;rekli bir siyasi kampanya ikliminde tutacak olmasının, bu d&ouml;nemi belirleyecek dikkat edilmesi gereken en &ouml;nemli husus olduğunu aktaran Yılmaz, b&uuml;t&uuml;n se&ccedil;imlerin Cumhuriyet in 100. yılına doğru, AB &uuml;yeliği, &ccedil;&ouml;z&uuml;m s&uuml;reci ve yeni anayasa gibi konuları sonu&ccedil;landıracak T&uuml;rkiye nin geleceğine şekil verecek siyasi kadroları belirleyeceğinin unutulmaması gerektiğini dile getirdi.T&uuml;rkiye nin d&uuml;nyadaki gelişmelerden en fazla etkilenen devletlerden birisi olduğunu s&ouml;yleyen Yılmaz, bu nedenle T&uuml;rkiye yi d&uuml;nyadan bağımsız değerlendirmenin m&uuml;mk&uuml;n olmadığını ifade etti.Krizin beşinci yılı biterken d&uuml;nya dengelerinin yeniden kurulduğuna dikkati &ccedil;eken Yılmaz, hem ekonomik hem de strarejik olarak yeni d&uuml;zenin ve g&uuml;&ccedil; ilişkilerinin artık daha net g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n ve se&ccedil;ildiğinin altını &ccedil;izdi.ABD nin, yeni d&uuml;zenin merkezinde yer alırken artık daha sınırlı imkanlar ve daha sınırlı ihtiraslar &ccedil;er&ccedil;evesinde hareket ettiğinin g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml; belirten Yılmaz, s&ouml;zlerine ş&ouml;yle devam etti: Ge&ccedil;mişe g&ouml;re d&uuml;nyanın Asya dışındaki t&uuml;m b&ouml;lgelerine mesafeli yaklaşırken kolay kolay askeri maceralara girmeyeceğini de s&uuml;rekli vurguluyor. Diğer yandan Rusya kendi yakın &ccedil;evresindeki gelişmelere m&uuml;dahil olurken pek &ccedil;ok b&ouml;lgesel devrim de denklemin i&ccedil;erisine kendisini ortak olarak kabul ettirmeyi başardı. Asya da ise &Ccedil;in in, Japonya ve diğer komşuları ile arasındaki gerginlik unsurlarının sayısı artmakta. AB, sorunları nedeniyle &ccedil;ok i&ccedil;e kapanık da olsa d&uuml;nya siyasetinde gerek kendi kurumsal kimliği gerekse &ouml;nemli &uuml;yeleri aracılığı ile İran n&uuml;kleer programı meselesinde yaptığı gibi &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; kolaylaştıran bir unsur olabiliyor.Uluslararası sistem var olan kurumları yeniden tanımlayarak kendisini yapılandırmayı, kurallarını yerleştirmeyi ama&ccedil;lıyor. BM nin işlevselliği ve etkinliği sorgulanıyor. IMF ve D&uuml;nya Bankası ge&ccedil;irdikleri sarsıntılardan sonra kurum olarak kendilerini yeniliyorlar. Ekonomik krizden sorumlu g&ouml;r&uuml;len finans sekt&ouml;r&uuml; 5 yıl &ouml;nceye kadar her yerde, 5 yıl &ouml;nceye g&ouml;re daha fazla denetim ve g&ouml;zetim altında tutuluyorlar. K&uuml;reselleşme s&uuml;rerken hem ekonomik hem de siyasal stratejik anlamlar taşıyan b&ouml;lgesel ticaret ve yatırım alanları şekillenmeye başlıyor. Raporlarda eğitim sistemlerinin yeni d&ouml;nemin teknolojisi ile uyumlu olması gereğinin altı her yerde &ccedil;iziliyor. - Meseleye sistemi, kurumları alt&uuml;st ederek &ccedil;&ouml;z&uuml;m bulmaya &ccedil;alışmanın doğru olmadığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz -Yılmaz, ekonomik ve stratejik olarak d&uuml;nyanın yeni &ccedil;er&ccedil;evesinin &ccedil;izildiği bir ortamda T&uuml;rkiye nin kendisini t&uuml;keten, şiddetli, yıkıcı ve kazanımı olmayacak bir kavga ile enerjisini harcadığını s&ouml;yledi. G&ouml;zleri k&ouml;r eden s&ouml;z konusu kavganın temelinde hukuk devleti, g&uuml;&ccedil;ler ayrımı, temiz siyaset gibi vazge&ccedil;ilmez demokratik kavramlar konusundaki zaafların yattığının a&ccedil;ık olduğunu iddia eden Yılmaz, meseleye sistemi, kurumları alt&uuml;st ederek &ccedil;&ouml;z&uuml;m bulmaya &ccedil;alışmanın doğru olmadığını d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;klerini vurguladı. Yılmaz, Diğer yandan devletin g&uuml;venlikle ilgili kurumlarında yaşananlardan sonra bu kurumların daha &ouml;nce nasıl işlediğini, bundan b&ouml;yle nasıl işleyeceğini sorgulamadan da edemiyoruz dedi.Emniyet g&uuml;&ccedil;leri ve yargı i&ccedil;erisinde varlığı ortaya &ccedil;ıkan gruplaşmaları ve bu gruplaşmaların &ouml;rg&uuml;tl&uuml; niteliğini devletin kurumsallığı a&ccedil;ısından kabul edilemez bulduklarına işaret eden Yılmaz, siyaset dışı &ouml;rg&uuml;tlenmelerin, devlet kurumları aracılığıyla siyaseti etkilemeye &ccedil;alışmasının herkesi tedirgin ettiğini dile getirdi.Birbiri ardına hazırlanan bir takım kanunların kendilerini teredd&uuml;te d&uuml;ş&uuml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; aktaran Yılmaz, İnternette &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k sınırlarını d&uuml;zenleyen kanun tasarısının iletişim &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; &uuml;zerine kara bir bulut gibi &ccedil;&ouml;keceği g&ouml;r&uuml;ş&uuml; hayli yaygın ifadelerini de kullandı.T&uuml;rk Sanayici ve İşadamları Derneği (T&Uuml;SİAD) Y&ouml;netim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Hukukun &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında &ccedil;alışmayan, d&uuml;zenleyici kurumlarının bağımsızlığına g&ouml;lge d&uuml;şen, vergi cezaları veya başka t&uuml;rl&uuml; cezalarla şirketlerinin &uuml;zerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen b&ouml;yle bir &uuml;lkeye yabancı sermayenin gelmesi m&uuml;mk&uuml;n değildir dedi.Yılmaz, T&Uuml;SİAD ın 44. Olağan Genel Kurul Toplantısı nda yaptığı konuşmada, Torba Tasarı nın internette sans&uuml;r uygulamalarını artıracak nitelikte bir d&uuml;zenlemeye doğru y&ouml;neldiğini kaydetti.Bilgi toplumu olma hedefiyle hoşa gitmeyen her alanı ani yasaklarla kısıtlama anlayışının birlikte var olamayacağını aktaran Yılmaz, d&uuml;zenleme hazırlığının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin tanımladığı ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; kriterlerini i&ccedil;eren AB standartlarında bir yapı ile değiştirilmesi gerektiğine kuvvetle inandıklarını dile getirdi.Hakimler ve Savcılar Y&uuml;ksek Kurulu nu (HSYK) d&uuml;zenleyen yeni kanun teklifinden b&uuml;y&uuml;k rahatsızlık duyduklarını vurgulayan Yılmaz, Hem 1982 Anayasası na ilişkin, hem de 2010 Anayasa değişikliğinde sakıncalarına işaret ettiğimiz, HSYK modelini bug&uuml;n bir kez daha değiştiren g&uuml;ndemdeki kanun teklifi, son g&uuml;nlerde izlediğimiz &ccedil;atışmayı, y&uuml;r&uuml;tmenin yargı &uuml;zerindeki etkisini biraz daha artırarak aşmaya &ccedil;alışmaktadır ifadelerini kullandı.Kanun teklifinin bağımsızlığı tartışmalı olan HSYK yapısına yeni sorunlar ilave edeceğini bildiren Yılmaz, &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacak ve Kopenhag kriterlerine uygun bir anayasal reformda yapmak olduğunun altını &ccedil;izdi.T&Uuml;SİAD Başkanı Yılmaz, şunları kaydetti:Bu iki &ouml;rnek tek başına yeterli olabilecekken, bunların &uuml;zerine bir de, &uuml;lkenin Başbakanı dahil t&uuml;m vatandaşlarının mahremiyetlerinin kolayca ihlal edilebildiğini, insanların keyfi su&ccedil;lamalara maruz kalabilecekleri, adil yargılanma hakkından kolayca mahrum edilebilecekleri inancının yerleşik hale geldiğini, T&uuml;rkiye nin ağır yolsuzluk iddialarının &uuml;stesinden hukuk yoluyla gelemeyen bir &uuml;lke olarak anılmaya başlandığını ekleyiniz, d&uuml;ş&uuml;n&uuml;n&uuml;z. B&ouml;yle bir algının, b&ouml;yle bir tablonun, dostlarımızın ve T&uuml;rkiye ile ilgilenen yatırımcıların zihninde, T&uuml;rkiye hangi d&uuml;nyaya ait tarzında bir soru oluşturmasını sizler kabul edebilir misiniz? Bu algıyla birlikte, T&uuml;rkiye nin kalkınması, d&uuml;nya sisteminde prestijli bir &uuml;lke olması i&ccedil;in sarf ettiğimiz t&uuml;m gayretler boşa &ccedil;ıkmış olmayacak mı? Bug&uuml;n aslında, demokrasi ve hukuk devleti yolundaki eksik adımlarımızın sıkıntısını yaşıyoruz. Sıkıntı, erkler arasında &ouml;nemli bir &ccedil;atışma ve &ccedil;ekişmeye d&ouml;n&uuml;şm&uuml;ş durumda. Bu &ccedil;ekişmeyi erklerin birbirleri &uuml;zerindeki etkilerini artırarak &ccedil;&ouml;zemeyiz.B&ouml;yle bir anlayış, bizi yeni sorunlara g&ouml;t&uuml;recektir. Ger&ccedil;ek bir hukuk devleti yolunda &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n, konjonkt&uuml;rel ve tepkisel adımlarda değil, &ccedil;ağdaş, evrensel kabul g&ouml;rm&uuml;ş normlarda, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını, ger&ccedil;ekten sağlayacak bir anayasal reformda olduğu &ccedil;ağrısını tekrarlamak istiyorum. Hukukun &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında &ccedil;alışmayan, d&uuml;zenleyici kurumlarının bağımsızlığına g&ouml;lge d&uuml;şen, vergi cezaları veya başka t&uuml;r cezalarla şirketler &uuml;zerinde baskı kurulan, ihale yasası onlarca kez değiştirilen. B&ouml;yle bir &uuml;lkeye yabancı sermayenin gelmesi m&uuml;mk&uuml;n değildir. Son yıllarda artan refahımızı, yurt dışından kaynak aktararak tasarruf a&ccedil;ığımızı kapatabilmemize, yatırım sermayesi &ccedil;ekebilmemize bor&ccedil;luyduk. Bu cazibemizi yitirdiğimizde, refah d&uuml;zeyimizin gerilemesi riskiyle karşı karşıya kalacağız. - Dış politikanın duygusallıktan uzak, d&uuml;nya ger&ccedil;eklerini dikkate alan bir zemine oturması gerektiğini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yor -Muharrem Yılmaz, farklı ton ve dozlarda da olsa, yaşanmakta olan siyasal, toplumsal ve k&uuml;lt&uuml;rel kutuplaşmaların, giderek herkesin aklını ve g&ouml;nl&uuml;n&uuml; esir alacağını ve toplumdaki biz duygusunun zedelenip par&ccedil;alanacağını s&ouml;yledi.Toplumsal sorunları aşabilmemizin yolunun, kısa d&ouml;nemde siyasi mutabakattan, orta ve uzun d&ouml;nemde ise toplumsal zihniyet değişimiyle birlikte, yeni bir toplumsal mutabakat tesis etmekten ge&ccedil;tiğini belirten Yılmaz, Biz T&Uuml;SİAD olarak, Cumhuriyet in kuruluş harcında bulunan değerleri, bug&uuml;n&uuml;n şartlarında hayata ge&ccedil;irmek, yani Batı uygarlığı i&ccedil;inde yer alarak, &uuml;lkemizin refahını artırmak, hak ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kleri hukuk devletince koruma altına alınmış eşit vatandaşlardan oluşan, huzurlu ve b&uuml;t&uuml;nleşmiş bir toplum olmak arzusundayız dedi.T&uuml;rkiye nin amasız şerhsiz , istisnasız işleyen ve batı standartlarını esas alan, demokratik kurallara g&ouml;re y&ouml;netilmesini istediklerini ve beklediklerini aktaran Yılmaz, ekonominin, eşitlik&ccedil;i ve kapsayıcı bi&ccedil;imde, b&ouml;lgesel kalkınmışlık farklarını azaltacak şekilde, nitelikli işler ve yatırımlarla b&uuml;y&uuml;mesini, bu s&uuml;recin eğitim kalitesi ve artan inovasyon kapasitesi ile desteklenmesini, bağımsız d&uuml;zenleyici kurumların denetlediği piyasalarda, hukuk g&uuml;venliğinin ve şeffaflık ilkelerinin g&ouml;zetilmesini istediklerini kaydetti.Yılmaz, dış politikanın duygusallıktan uzak, d&uuml;nya ger&ccedil;eklerini dikkate alan bir zemine oturması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şunları s&ouml;yledi: Ge&ccedil;enlerde yaptığı bir konuşmada, Sayın Başbakanın da Cumhuriyet in kurucusu Mustafa Kemal Atat&uuml;rk e atıfta bulunarak &ccedil;izdiği tablonun ge&ccedil;erliliğine y&uuml;rekten inanıyoruz. Sayın Başbakanın kendi ifadesiyle, Devletlerin ilişkileri, intikam, nefret, &ouml;fke hissiyle y&uuml;r&uuml;mez. İşte bunu en iyi bilenlerden bir tanesi de, Gazi Mustafa Kemal di . Batılı devletleri en iyi tanıyan Mustafa Kemal, 29 Ekim 1923 te Cumhuriyet i ilan ettikten sonra, işte b&uuml;t&uuml;n bu devletlerle, barışa, dostluğa ve işbirliğine dayalı bir s&uuml;reci başlattı. Onlara kin tutmadı. İntikam hissiyle yaklaşmadı . İki b&uuml;y&uuml;k savaştan &ccedil;ıktıktan sonra Atat&uuml;rk, komşularına ve batı d&uuml;nyasına bu şekilde bakabiliyorsa, bug&uuml;n bizler bu anlayış ve tutuma &ccedil;ok daha yakın olmalıyız.&Ccedil;ağın gereklerine, g&uuml;n&uuml;n şartlarına g&ouml;re yeniden şekillendirilse bile, burada temel ilkenin &ccedil;atışma zemininden uzak, komşularla barışık, batı d&uuml;nyası ile b&uuml;t&uuml;nleşmiş, dengeli bir dış politika benimsemek olduğunu vurgulamak istiyoruz. Toplumumuzda bu doğrultularda d&uuml;ş&uuml;nenlerin, &ccedil;oğunlukta olduğunu da g&ouml;r&uuml;yoruz, buna inanıyoruz. Ancak bu temel hedefler, g&uuml;ndelik politikanın diline &ccedil;atışmacı ve ayrıştırıcı bir bi&ccedil;imde terc&uuml;me edilince, ger&ccedil;ekte var olan g&uuml;&ccedil;l&uuml; mutabakat noktalarımız g&ouml;zden ka&ccedil;ıyor. Oysa başka t&uuml;rl&uuml;s&uuml; de m&uuml;mk&uuml;n. Toplumun &ouml;n&uuml;ne yeni bir mutabakatın ilkelerini, yeni bir biz tahayy&uuml;l&uuml;n&uuml;n ipu&ccedil;larını koymak; insanların kalbine geleceğe g&uuml;ven duygusunu yerleştirmek de m&uuml;mk&uuml;n. Bunun i&ccedil;in sadece siyaset sahnesinin değil, t&uuml;m toplumun demokratikleşmesi, sisteme ve adalete g&uuml;veni tesis edecek adımların atılması, hoşg&ouml;r&uuml;n&uuml;n genişletilmesi, g&uuml;ndelik hayata ve dile sinmiş nefret s&ouml;ylemlerinin reddedilmesi, kadının g&uuml;ndelik hayattaki rol&uuml;n&uuml;n genişletilmesi gerekiyor. Bu ilkelerin &uuml;zerinde y&uuml;kselen bir toplumsal d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m&uuml; başlatmak mecburiyetindeyiz. Siyaseti, hukuku ve eğitimi yeniden yapılandırarak bir zihniyet değişimine kapı a&ccedil;malı ve bu kapıyı s&uuml;rekli a&ccedil;ık tutacak yeni bir anayasa hazırlamalıyız. - Endişelerimizi destekleyecek ne kadar olgu varsa, umudumuzu muhafaza edebilmek i&ccedil;in de bir o kadar gerek&ccedil;emiz var -Yılmaz, endişelerini destekleyecek ne kadar olgu varsa, umutlarını muhafaza edebilmek i&ccedil;in de bir o kadar gerek&ccedil;eleri olduğunu s&ouml;yledi.Geleceğin T&uuml;rkiye sini d&uuml;nyaya a&ccedil;ık, demokratik ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k&ccedil;&uuml; değerleri benimsemiş, katılımcı demokrasiyi &ouml;z&uuml;msemiş bireylerin kuracağına inandıklarını belirten Yılmaz, yeni nesillerin bu değerleri b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de benimsediğini, başta Gezi Parkı s&uuml;reci olmak &uuml;zere bir&ccedil;ok vesile ile g&ouml;rme fırsatını elde ettiklerini kaydetti.Yapılan eleştirilerin ortaya konan talepler, bu gelişim &ccedil;izgisinin g&ouml;rmezden gelinerek veya yasaklanarak, durdurulamayacağını kendilerine kuvvetle g&ouml;sterdiklerini aktaran Yılmaz, T&uuml;rkiye nin AB &uuml;yeliği hedefini paylaşan herkesin de bu bakış a&ccedil;ısını teyit edeceği kanaatinde olduklarını dile getirdi.T&uuml;m sorunlara, T&uuml;rkiye ye g&ouml;sterilen t&uuml;m samimiyetsiz yaklaşımlara, h&uuml;k&uuml;metin s&uuml;reci uzun sure boşlamasına rağmen, AB &uuml;yeliğine verilen y&uuml;ksek d&uuml;zeydeki desteğin kendilerine &ccedil;ok net bir mesaj verdiği kanısında olduğunu vurgulayan Yılmaz, T&uuml;rkiye de AB &uuml;yeliğine olumsuz bakanların oranı, hemen her koşulda y&uuml;zde 28-30 civarını ge&ccedil;emiyor. Bu seviyeyi aşamıyor. Buna karşılık AB &uuml;yeliğini destekleyenlerin oranı ise y&uuml;zde 48 ile 70 arasında. Bu g&uuml;&ccedil;l&uuml; destek, toplumumuzun &ouml;zlemleri, hedefleri ve kendisine uygun g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml; gelecek hakkında, aklımızda hi&ccedil; bir teredd&uuml;de yer bırakmıyor şeklinde konuştu.T&uuml;rkiye ekonomisinin artık 850 milyar dolarlık dışa a&ccedil;ık bir b&uuml;y&uuml;k piyasa ekonomisi olduğuna dikkati &ccedil;eken Yılmaz, şunları kaydetti: Sekt&ouml;rel ve b&ouml;lgesel yapısıyla, yatırım g&uuml;c&uuml;yle, yarattığı istihdamla, yaptığı ihracatla, mali piyasalarının kazandığı derinlikle g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir ekonomidir. Ve T&uuml;rkiye ekonomisine hakim olan rasyonel iktisadi davranışlar &uuml;lkeyi her zaman, uzun d&ouml;nem değerlerine taşıma g&uuml;c&uuml;ne sahiptir. Aynı şekilde &uuml;lkemizin NATO sistemi i&ccedil;inde olmayı se&ccedil;miş olması da, ulusal g&uuml;venlik ve dış politika a&ccedil;ısından yaşanan kısa d&ouml;nemli &ccedil;alkantıları dengeleme sistemi dengeye getirme a&ccedil;ısından, &ouml;nemli bir işlev &uuml;stlenmektedir. Son olarak T&uuml;rkiye de her g&uuml;n biraz daha gelişen sivil toplumun ve kamu vicdanının &ouml;nemli bir denge unsuru olduğuna inandığımızı da belirtmek istiyorum. - T&Uuml;SİAD dan 10. &ouml;ncelikli alan-Yılmaz, konuşmasında T&uuml;rkiye nin g&uuml;ndeminde olması gereken, 10 &ouml;ncelikli alanı ve bu alandaki beklentilerini ş&ouml;yle sıraladı: Mevcut Siyasi dalgalanmanın ve 2014 yılında ger&ccedil;ekleştirilecek se&ccedil;imlerin muhtemel ekonomik etkilerini bertaraf ederek yeniden y&uuml;ksek b&uuml;y&uuml;me patikasına d&ouml;n&uuml;lmesi; yargı bağımsızlığı tartışmasının Kopenhag siyasi kriterleri &ccedil;er&ccedil;evesinde &ccedil;&ouml;z&uuml;lmesi; T&uuml;rkiye yi ter&ouml;r ve şiddet ortamından kalıcı bir şekilde arındıracak olan &Ccedil;&ouml;z&uuml;m S&uuml;recinde şeffaf, kararlı ve somut adımlar atılması; AB m&uuml;zakere fasıllarında, başta yargı ve adalet sistemi ile ilgili olan 23. ve 24. başlıklar olmak &uuml;zere, en az 3-4 yeni başlık a&ccedil;ılması; se&ccedil;im sisteminin 2015 yılı genel se&ccedil;imlerinde uygulanmak &uuml;zere, &ccedil;ağdaş normlar &ccedil;er&ccedil;evesinde g&ouml;zden ge&ccedil;irilmesi ve &ouml;zellikle y&uuml;zde 10 barajının indirilmesi.Merkez Bankası nın y&uuml;zde 5 olan sene sonu enflasyon hedefini yakalaması; rekabet g&uuml;c&uuml;n&uuml;n teknoloji ve inovasyon temelli olarak y&uuml;kselmeye odaklanılması ve bu y&ouml;nde destekleyici mevzuatın geliştirilmesi. 21. y&uuml;zyıl becerilerini kazandıracak &ccedil;ağdaş normlar ile şekillendirilmiş uzun erimli eğitim politikalarının y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe konması. İnternet d&uuml;zenlemeleri başta olmak &uuml;zere ifade, toplantı ve g&ouml;steri y&uuml;r&uuml;y&uuml;ş&uuml; gibi temel hak ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;klerin alabildiğince genişletilmesi. İtibarı, s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirliği ve refahı g&ouml;zeten bir dış politika anlayışının benimsenmesi. AA

TÜSİAD/Yılmaz: Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen ülkeye yabancı yatırımcı gelmez

TÜSİAD/Yılmaz,"Hukukun üstünlüğüne riayet edilmeyen, yargı mekanizması AB normlarında çalışmayanbir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi mümkün değildir" dedi

Öne Çıkanlar