Çiftçinin sesini duyan var mı?
Her gün farklı iletişim kanallarından ve sosyal medya üzerinden onlarca mesaj alıyoruz.
Çiftçiler kendi üretim alanlarındaki gelişmeleri, sıkıntılarını bizlere yazılı ya da sözlü olarak ileterek gündeme getirmemizi istiyor.
Elimizden geldiğince ortak sorunlara geniş bir açıdan, kapsamlı şekilde bakmaya çalışıyoruz.
Hem televizyon programlarımız hem de yazılarımızla üreticilerin nabzını tutmaya ve sesi olmaya çalışıyoruz.
Bugün Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla köşemizi çiftçilerden gelen mesajlara ayıralım istedik.
Seçtiğimiz mesajların önemli bir kısmı oldukça uzun olduğu için öne çıkan noktaları özetleyerek vermeye çalıştık.
HAYVANCILIK SEKTÖRÜ YEM MALİYETLERİNDEN YAKINIYOR
Aile işletmesi olan Dünya Hayvancılık çiftliğinin sahibi İmran Nacar, son dönemde artan yem maliyetlerine şu cümlelerle dikkat çekiyor: “İrfan Bey selam... Ocak 2020’den Nisan ayına kadarki hammadde alımlarındaki fiyat artışı eğer Mayısı da katarsak yüzde 20’lere dayanmış durumda. Kendi yemimizi kendimiz yapsak da dışarıdan da alsak bu maliyet artışları yine süt üreticisinin belini bükmeye, hammadde ve yem satanların cebini doldurmaya devam ediyor maalesef. Her döviz kuru dalgalanmasında bunu rahat rahat fiyata yansıtan yemciden ineğini beslemek zorunda olan üreticinin mecburen alım yapması ve buna herkesin seyirci kalması ne kadar yazık...”
Bir başka mesaj da Nahit Tiryaki’den…
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, yetiştiricilere hayvan başı 65 lira olmak üzere toplamda 100 milyon lira yem desteği verileceğini açıklamasına istinaden bize mesaj atan Nahit Tiryaki, söz konusu desteğin üreticinin işine yaramayacağını şu sözlerle savunuyor: "İrfan Bey, Tarım Bakanı geçenlerde yem desteği vereceğini söyledi. Böyle bir destek üreticinin cebine kesinlikle girmez çünkü yem firmaları böyle bir desteğin verildiği günden itibaren zam yapacaklardır ve emin olun iki katını üreticiden alacaklardır. Programlarınızda veya sosyal medyada bunun yanlış bir uygulama olduğunu dile getirirseniz biz üreticilerin sesi olmuş olursunuz… İrfan Bey, hayvancılık bitme noktasında. Yetkililer ekranlara çıkıp her şey çok güzel diyerek kendimizi kandırıyoruz. Ülke hayvancılığı çok kötüye gidiyor, üreticiler tek tek işi bırakıyor."
ÇİFTÇİNİN KREDİ BORÇLARINA DAİR BEKLENTİSİ
Bir mesaj da Selim Tufan’dan…
“İrfan Bey merhaba... Bizim sesimizi duyurursanız inanın çok mutlu olurum. Çiftçilerin Mayıs-Haziran aylarında vadesi gelen Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan kredi borçları 6 ay ertelendi. Gayet güzel ama bizim kredi borcumuz Ağustos’ta… Temmuz-Ağustos aylarında vadesi gelecek borçlara dair erteleme yapmadılar. Bizim günahımız Ağustos olması mı? Sizden ricam bu aylarda Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine borçları olanların da borçlarının ertelenmesi…”
ÇİFTÇİYİ ELEKTRİK DEĞİL FATURASI ÇARPIYOR
Ahmet Yıldız ise özellikle son dönemde çiftçinin elektrik faturalarındaki yüksek seyre ve borcunu ödeyemeyen üreticilerin durumuna dikkat çeken oldukça uzun bir mesaj atmış.
Biz de özetleyerek sizlere aktarıyoruz:
“Konya Altınekin ilçesinde elektrik borcu sebebiyle 170 adet tarımsal sulama kuyusu icralık ve abonelikleri iptal edilmiş durumda. Çiftçiye aylık 25 bin ila 40 bin TL arasında sulamadan kaynaklı elektrik faturaları gelmektedir… Çiftçi bu faturaları hasat zamanında zor da olsa ödeyebilse de hasat öncesi Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında gelen faturaları ödeyememektedir. 170 kuyunun kapalı olması demek, en az 2 bin dekar ila 3 bin dekar arası tarım arazisi sulanamayacak, demektir. Aynı sorun ülkenin birçok yerinde mevcut. Çiftçinin elektrik faturasına çözüm bulunmalı, elektrik borçları ertelenmelidir... Tarım Bakanlığı, Enerji Bakanlığı yetkilileri ile Konya milletvekillerinin hepsine bu sorunu defalarca bildirmemize rağmen hiç bir kimse ve kurum bizi dikkate almıyor. Lütfen bizlerin sesi olur musunuz? Elektrik borçlarının ertelenmesini, yapılandırılmasını talep ediyoruz. Bizlerle ilgilenen yok. Saygılar…”
Konya Karapınar’dan yazan Önder Taşçı isimli çiftçimiz ise elektrik borçlarının ötelenmesi yerine fiyat düşüşü olması gerektiğini şu sözlerle savunuyor: “İrfan Bey elektrik faturaları sezon sonuna ertelenirse ödemeleri daha da güçleştirecek. 6-7 yıl öncesine kadar hep öyleydi ve çiftçi biriken yüksek faturayı ödeyemiyor. Onun yerine fiyat düşüşü olmalı.”
Sadece üreticilerden değil bu işin eğitimini alan genç arkadaşlarımızdan da mesajlar geliyor.
Murat Bozkurt’un yazdığı soruna dair de hem öğrenci hem de mezunlarımızdan çok sayıda mesaj alıyoruz.
Onu da bu vesileyle paylaşalım: “İrfan Hocam merhaba, organik tarım işletmeciliği lisans bölümü mezunları olarak Tarım Bakanlığı bizleri tanımıyor. ‘Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları’ var ama orada unvanımız geçmiyor… KPSS’ye girecek arkadaşlar da çalmadık kapı bırakmadı ama bize verilen cevap “Sizi bakanlık bilmiyor” şeklinde… Bize ses olursanız memnun oluruz. Tarımsal bir fakülte olmamıza rağmen bölüm yeni olduğundan henüz iki senedir mezun veriyor ve Bitki Koruma Ürünleri Bayi ve Toptancılık Sınavına dahi giremiyoruz. Bize yardımcı olur musunuz?”
ORTAK ŞİKAYETLER
Bize ulaşan mesajların önemli bir kısmında sorunlar ortak.
En başta gelen şikayetler hem hayvancılık hem de bitkisel üretim tarafında artan girdi maliyetleriyle ilgili.
Ancak yem, gübre, tohum, ilaç gibi girdilerin yanında çiftçilerin özellikle son 1 yıldır canını yakan bir diğer girdi de tarımsal sulamada kullanılan elektrik faturaları.
Özellikle yer altı suyu ile tarım yapılan bölgelerde son yıllarda elektriğe gelen zamlar sonrası iyice kabaran faturalar üretimi sekteye uğratacak noktaya gelmiş durumda.
Bazı çiftçiler tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedellerinin aşırı yükselmesi sonucu faturalarını ödeyemediğini belirtirken, bazıları da devletten alacakları destek ödemelerinin elektrik borçları dolayısıyla kesintiye uğramasına rağmen bedeli karşılamadığı için elektriğinin açılmadığından dert yanıyor.
Bir diğer ortak şikayet, dönem dönem ithalat kapılarının açılarak yerli üreticinin ürünlerinin elde kalması ve zarar etmesiyle ilgili.
İthalatın miktarı ne olursa olsun spekülatif ve manipülatif etkisinin oldukça yüksek olduğu gelen mesajlardan net şekilde anlaşılıyor.
Ve tabi ki bir diğer ortak sorun da ürünlerin satış kanalarında yaşanan aksaklık ve adaletsizlik.
Çiftçilerden, bin bir emekle ve maliyetle yetiştirdikleri ürünlerini değerinde satamadıkları ve zarar ettikleri yönünde mesajlar da geliyor.
SON BİR NOT...
Üreticilerimizin mesajlarında katıldığınız yerler kadar katılmadığınız noktalar da olabilir.
Bizim amacımız, çiftçinin sorunlarını aktarırken, onların sektörün diğer paydaşlarıyla ilgili düşüncelerini de yansıtmak.
Örneğin, çiftçilerin yem fiyatları kadar yem sektörüne dair algıları ve düşüncelerine de yazıda özelikle yer verdik. Mevcut zamlardan ve hayvancılık tarafındaki istikrarsız yapıdan yem sektörünün de memnun olmadığını biliyoruz.
Zira, sektörün nihai müşterisi çiftçiler ve çiftçinin para kazanamadığı bir yerde yem sektörünün de ayakta kalabilmesi veya büyümesi çok zor.
O yüzden sorunların çözümü kadar belki tarımın diğer paydaşlarının çiftçilerle daha çok empati kurması ve kendini daha iyi anlatması gerekiyor.
En azından bizim çıkardığımız sonuç bu.
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü
idonat@bloomberght.com