Bloomberght
Bloomberg HT Görüş İrfan Donat Rusya'nın tarım ve gıdada oyun planı

Rusya'nın tarım ve gıdada oyun planı

Giriş: 24 Haziran 2021, Perşembe 14:20
Güncelleme: 24 Haziran 2021, Perşembe 16:57

Rusya, tarım sektörü açısından uluslararası piyasalardaki konumunu her geçen gün sağlamlaştırıyor.

Özellikle tahıl, baklagiller ve yağlı tohumlar başta olmak üzere tarım emtiasında önemli bir üretici konumundaki Rusya, rekabetçi yapısıyla kendini ihracat pazarında oyunun kurallarını değiştiren ve yeniden belirleyen bir pozisyonda konumlandırıyor.

Rusya Tarım Bakanı Dmitry Patrushev, geçen hafta hem ülkesinin 2020 yılı tarımsal üretim ve ihracat performansını değerlendirdi hem de önümüzdeki yıllara yönelik yol haritası hakkında önemli ipuçları verdi.

SOVYETLERDEN BU YANA İLK KEZ NET İHRACATÇI OLDU

Geçen yıl 30.7 milyar dolarlık tarımsal ihracatla rekor kıran Rusya, 29.7 milyar dolarlık ithalatı sonucu Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana ilk kez tarım ürünlerinde net ihracatçı konuma yükseldi.

Bu rakamları şöyle okumak da mümkün...

Rusya'nın tarım ürünleri ithalatı son 7 yılda yüzde 31.4 azalarak 43.3 milyar dolardan 29,8 milyar dolara geriledi.

Tarım ürünleri ihracatı ise yüzde 82.7 artarak 16.8 milyar dolardan 30.7 milyar dolara yükseldi.

Söz konusu ihracatta tahıl grubu, Rusya'nın toplam tarımsal ihracatının yarısından fazlasını oluşturdu ve tüm kazançların üçte biri buradan sağlandı.

Yakın zamana kadar et ithalatçısı konumundaki Rusya, son yıllardaki doğru yatırım hamleleri ve destekleme politikalarıyla içeride üretime artırarak geçen yıl 900 milyon dolarlık et ihracatı gerçekleştirdi.

2000 yılından önce pek çok alanda net ithalatçı pozisyonda olan Rusya’nın 2020 itibariyle tarımsal üretim endeksi yüzde 101,5 olarak açıklandı.

Rusya artık kendi kendine yeterliliğin bir adım ötesine geçmiş gözüküyor.

Zaten Rus Tarım Bakanı Patrushev de mevcut tablo için, “Rusya, 2020'de Gıda Güvenliği Doktrininin kilit hedeflerine ulaştı” yorumunda bulunuyor.

SERA YATIRIMLARI %80 ARTTI

2024 yılına kadar sebze ve meyve ürünlerinde, 2027 yılına kadar ise süt ve süt ürünlerinde kendi kendine yeterliliği pekiştirerek ihracat hedefi bulunan Rusya, stratejik gördüğü meyve türlerinde de 2025 yılına kadar üretimi iki katına çıkarmayı hedefliyor.

Rusya'daki toplam sera alanı 2016'dan bu yana 1,5 kattan fazla artarak yaklaşık 30 bin dekara ulaştı.

Örtü altı sebze üretimi son beş yılda yüzde 80 arttı.

Tercihli yatırım ve kısa vadeli krediler dahil olmak üzere devlet destek ve teşvikleri örtü altı sebze üretiminin gelişiminde önemli bir faktör oldu.

Geçen yıl Rus çiftçisi, 106 bin ton domates ve 206 bin ton salatalık hasadı yaptı. Bildiğiniz üzere, Türkiye’nin Rusya’ya domates ihracat kotası daha geçtiğimiz aylarda 300 bin ton seviyesine yükseltildi.

Rusya Tarım Bakanlığı, bu yıl kışlık seralarda sebze üretiminin 1.4 milyon tonu aşmasını hedefliyor.

AKİB verilerine göre, Türkiye’nin geçen yılki yaş meyve ve sebze ihracatında 950 milyon dolarlık pay ile Rusya’nın ilk sırada yer aldığını da bir kenara not edelim.

Dolayısıyla Rusya’nın meyve ve sebze üretim kapasitesini artırmaya devam etmesi Türkiye’nin ihracatını orta vadede hem miktar hem de değer bazında ister istemez etkileyecektir.

HELAL ÜRÜN İHRACATI

Rusya, üretimi artırıp ihracat ürünlerini ve pazarını çeşitlendirirken özellikle Ortadoğu ve Körfez ülkelerini de yakın markaja almaya başladı.

Bu aralar Rusya’nın gündeminde Katar'a helal et ürünleri ihracatını artırma çalışmaları var.

Geçen yıl Körfez ülkelerine gerçekleştirdiği helal gıda ihracatı 106 milyon doları bulan Rusya, helal ürün ihracat sertifikalarını artırıyor.

Rusya, Körfez ülkeleri başta olmak üzere bu yıl itibariyle kümes hayvanları, sığır eti, balık ürünleri ve yumurta ile işlenmiş diğer helal sertifikalı ürünlerin ihracatına ağırlık vermeye başladı.

39 ÜLKEYE TARIM ATAŞESİ ATANACAK

O yüzden bu gelişmeler, Rusya’nın hem kendi gıda güvencesini sağlamlaştırma hem de küresel tarım ve gıda pazarındaki konumunu güçlendirmeye yönelik hamleler olarak yorumlanıyor.

Bunu da hem ihracata giden ürünleri çeşitlendirme hem de ihracat pazarlarını genişletme olarak iki açıdan yapmaya çalışan Moskova Yönetimi, dünyanın farklı bölgelerindeki fırsatları değerlendirmek adına tarım ateşeleri ağını da yaygınlaştırmaya başlıyor.

Bu kapsamda, yılsonuna kadar Rus bakanlık temsilcileri “tarım ataşesi” olarak 39 ülkede göreve başlayacak.

“1990’LARDA TAHIL İTHAL EDİYORDU AMA…”

Rusya Tarım Bakanı Patrushev, ülkenin geldiği noktayı şu sözlerle özetliyor: “İhracattaki potansiyel artış, tarım sektörünün sürdürülebilir büyümesinin kanıtıdır. 1990'larda Rusya tahıl ürünleri ithal ediyordu ama günümüzde bunlar temel ihracat pozisyonunda yer alıyor. Devletin desteği ve çiftçinin başarısı ihracatı artırmamızı sağlıyor. Ama artık özellikle katma değeri yüksek ürünlere odaklanıyoruz.”

Daha öz bir ifadeyle Rusya artık sadece tarımsal hammadde ihracatıyla yetinmek istemiyor.

İşin katma değerli kısmında da ağırlığını artırma yolunu seçen Rusya, şimdilerde yarı mamul ve mamul gıda ürünleri tarafında altyapısını geliştiriyor.

Bir başka deyişle, işin hamallığını yapmak yerine kaymağını yemek istiyor.

PANDEMİ İLE BİRLİKTE EKİM ALANLARI GENİŞLİYOR

Stratejisini bu doğrultuda hazırlayan Rusya, bu yıl hububat, bakliyat ve yem bitkileri ile sebze, şeker pancarı ve patates ekim alanlarını genişletti.

Üzüm bağlarını da genişleten Rusya, konserve meyve ve sebzeler, dondurulmuş sebzeler, şekerlemeler, dondurma ve diğer katma değerli ürünlerin üretiminde de büyümeye odaklanmış durumda.

Hayvancılık tarafında ise işlenmiş et ürünleri tarafında büyüme söz konusu.

BUĞDAY MI UN İHRACATI MI?

Bildiğiniz üzere Rusya, dünyanın en önemli buğday üretici ve ihracatçı ülkeleri arasında yer alıyor.

2000’li yıllarda büyük bir buğday ihracatçısı haline gelen Rusya artık küresel buğday piyasasında karşılaştırmalı bir üstünlüğe sahip pozisyonda yer alıyor.

Ukrayna ile yaşanan kriz sonrası ambargoya maruz kalan Rusya, söz konusu 7 yıllık süreçte tarım ve gıda adına önemli dersler çıkarttı ve adımlar attı. (Bu konuyla alakalı olarak 2017 yılında yazdığımız “Rusya'nın tarım stratejisi” ve 2015’te kaleme aldığımız “Rusya’nın tarımda yeni oyun planı” başlıklı yazılarımızı okumanızı tavsiye ederiz.)

Pandemi süreci ve sonrasında yaşanan tüm gelişmeler ile birlikte Rusya artık yeni dönemde uluslararası tahıl piyasasında kartları yeniden karmaya hazırlanıyor.

Dünyada şuan yaklaşık 50 bin civarı un fabrikası olduğu belirtiliyor.

Ama burada fabrika yatırımlarının bulunduğu ülkeler kadar o fabrikalarda mamule dönüştürülen ana hammaddenin tedarik edildiği ülkeleri de iyi analiz etmek gerekiyor.

Zira bu fabrikaların ana hammaddesini kimler üretiyorsa artık oyunun kurallarını da onlar belirler hale geliyor.

Rusya, ham maddeyi ihraç etmek yerine yüksek katma değere sahip ürünlerin yurt dışına satılması gerektiğini her fırsatta gündeme getiriyor. Ama Moskova Yönetimi artık bu konuda somut adımlar da atmaya başladı.

13.6 MİLYON HEKTAR ARAZİ TARIMA KAZANDIRILACAK

Rusya Tahıl İhracatçıları Birliği Başkanı Eduard Zernin, Türkiye’deki un sanayicilerini Rusya’ya yatırım yapmaya davet ederek, “Türk değirmencilere, Rusya’ya yatırım yapma fırsatlarını dikkatli bir şekilde araştırmalarını tavsiye ediyorum. İleride, rekabet gücünü kaybetmemeleri adına bu çok önemli olabilir” diyerek hem bir çağrı hem de uyarıda bulunuyor.

Miller Magazin Dergisi’nin Mayıs sayısında Eduard Zernin’in şu tespitinin altını çizmekte fayda var: Rusya’nın dünya piyasalarındaki rolü daha da artacak. İklim değişikliği de bunda etkili olacak. İklim değişikliği, Rusya’nın güneyindeki tarım bölgelerini olumsuz etkilese de merkezi bölgeler ve Volga civarındaki bölgelerle, Urallar ve Sibirya’da daha büyük bir alanda tarım yapmak için elverişli şartlar sağlayacak. Ayrıca, Tarım Bakanlığı, 13.6 milyon hektarlık arazinin tarıma kazandırılmasını planlıyor.”

Hatırlarsanız geçtiğimiz ay medyada bu konuda bizi de yakından ilgilendiren bir haber yer aldı.

Rus yönetimi, ürettiği tahılın kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmalara başkanlık etmesi için uluslararası alanda saygın bir bilim insanı olan Prof. Dr. Hamit Köksel ile çalışma yapmak üzere anlaştı.

Köksel, Stolıpin Devlet Tarım Üniversitesi çatısı altında 1.3 milyon dolar bütçe ile kurulacak laboratuvara başkanlık ederek ekibiyle birlikte bu alanda bilimsel çalışmalar yapacak.

İstinye Üniversitesi (İSÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğretim üyesi olan Prof. Dr. Hamit Köksel, Rusya’nın buğdayı daha kaliteli ürünlere dönüştürerek ihracatını artırmayı planladığını söylüyor.

Prof. Dr. Köksel, bu durumu Rusya’nın yeni dönemdeki devlet politikası olarak yorumluyor.

Hatırlanacağı üzere Türkiye, geçen yıl 952 milyon dolarlık un ihracatı gerçekleştirdi ve bu alanda dünya birincisi olarak konumunu koruyor.

Makarna ihracatında ise 763 milyon dolar ile İtalya’dan sonra dünya ikincisi konumunda.

Ama ihraç edilen bu ürünlerin ana hammaddesi olan buğdayın çok önemli bir kısmı Rusya’dan ithal ediliyor. Örneğin geçen yıl 10 milyon tona yaklaşan toplam buğday ithalatının yaklaşık yüzde 80-85’i Rusya'dan tedarik edildi.

Dolayısıyla, yeni dönemde Türkiye’nin un ve makarna üretiminde ham madde tedariki ve ihracatında dengelerin değişeceği aşikâr.

Her ne kadar notlarımızı kısa tutmaya ve Rusya tarafındaki gelişmeleri özetlemeye çalışsak da yazı çok uzadı, farkındayız.

Özetle, Sovyetler Birliği'nin ilk yıllarından beri önemli bir jeopolitik, güvenlik ve ekonomik öneme sahip olan tarım sektörünün güçlendirilmesi, Rusya Devlet Başkan Vladimir Putin'in de son yıllarda temel ekonomik biri haline geldi.

Son not…

Putin, ekonomik kalkınma hedefleri doğrultusunda önümüzdeki üç yıl içinde Rusya'nın tarımsal ihracatını yüzde 50 artırmayı hedefliyor.

Söz konusu politikanın çıktıları Türkiye gibi Rusya ile tarım ve gıda dış ticaretinde çok yakın ilişkisi olan ülkelerdeki dengeleri de ister istemez değiştirecektir.

İrfan Donat

Bloomberg HT Tarım Editörü