Tarım Bakanlığına kritik uyarı ve öneriler
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan ve sektör temsilcilerinin görüşüne açılan “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik Taslağı” için sektör paydaşları tespit, uyarı, öneri ve görüşlerini bakanlığa iletmeye başladı.
Antalya Tarım Konseyi (ATAK), Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik Taslağını görüşmek üzere icra kurulu ve üyelerinin katılımıyla toplantı düzenledi.
Tarım sektöründen 49 kurum ve kuruluşun temsil edildiği ATAK toplantısında üretim planlamasının önemine vurgu yapılırken, planlamaya yön verecek düzenlemeler ile ilgili görüş alışverişinde bulunuldu.
ATAK Başkanı Ali Çandır, hazırlanan yönetmelik taslağının uygulanabilirliği, denetlenebilirliği, planlamaya kimlerin katkı koyacağıyla ilgili tarım sektöründe bazı soru işaretleri olduğunun altını çizdi.
ATAK toplantısına katılan tarım paydaşları, temsilcileri, ürün planlamasıyla ilgili görüş ve taleplerini dile getirirken, toplantı sonunda 11 maddelik bir rapor hazırlandı. Hazırlanan rapor, Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’ne iletildi.
TASLAK YETERSİZ
Raporda, Antalya Tarım Konseyi’nin üretim planlaması ve modellemesi çalışmasının içerisinde olmaya hazır olduğu kaydedilirken, üretim planlaması için dünyada farklı modeller uygulandığına şu tespitlerle dikkat çekildi: “Tarımsal üretimin planlanması konusu, gelişmiş dünyada, bir taraftan doğrudan destek ve teşvikler aracılığı ile diğer taraftan da medeni ve borçlar hukukunda çözülmüştür. Mutlaka o uygulama modellerinden esinlenilmelidir. Taslak bu konuda yetersiz kalmıştır.”
ÖNCE KAYIT SİSTEMİ DÜZENLENMELİ
Üretim planlamasının uygulanabilmesi için başta Bakanlık kayıt sistemleri olmak üzere, ilgili mevzuatta planlama modeline uygun değişikliklerin acilen yapılması gerekliliğine işaret edilen raporda, “Uygulamaya ancak bu değişikliklerden sonra sağlıklı şekilde geçilebilir. Planlamanın uygulama usul ve esasları açık, berrak, sade ve iç tutarlılığa sahip olmalıdır. Planlamayı konu alan kurul ve benzeri oluşumların kompozisyonu aşırı merkeziyetçi, mevzuatçı ve sektörün tek boyutuna sıkıştırılmış haldedir. Mutlaka yönetişime, uzmanlık alanına ve doğal işleyişe uygun hale getirilmelidir” denildi.
TARIM SAYIMI VE ALIM GARANTİSİ İSTENDİ
ATAK’ın raporunda, üretim planlaması uygulamasından önce kapsayıcı ve gerçekçi bir tarım sayımı yapılması gerektiğinin altı çizildi.
Raporda, planlama modelinin uygulanmasında “alım garantili” ve “sigortalı” bir yapının oluşturulması gerekliliği vurgulandı. Rapora göre, uygulama başvuruları, izinleri ve muvazaaları çok daha sade, akıcı, esnek ve hızlı hale getirilmeli. Üretim planlamasının başarısının, Tarım ve Orman Bakanlığı personelinin nitelik ve nicelik olarak hazır olmasına da bağlı olduğu vurgulanan raporda, “Planlamaya uygun personel kapasitesi yaratılmalıdır” denildi.
Uygulamadaki havza-işletme ve ürün ilişkisinin açıkça kurulması istenen raporda, “Uygulamanın pilot havzalar veya işletmeler için geçerli olması ile tüm ülke genelinde pilot ürünler için geçerli olması arasındaki farklar, modelin performansı bakımından kapsamlı tartışılmalıdır” denildi.
ATAK'ın raporunda şu tespit ve sorunlar öne çıktı:
1.1. Madde 2’de düzenlenen Yönetmelik kapsamı (Havza veya işletme bazı) ile Madde 5.5’te
tanımlanan Planlama Kurulu görevleri (ürün bazlı çalışma ve asgari-azami miktar belirleme)
arasında tutarsızlık, belirsizlik ve karmaşa vardır.
1.2. Madde 6’da tanımlanan Üretim Planlama Kurulunun tamamen Bakanlık üst yönetim
bürokratlarından oluşması, Yönetmeliğin ve Kurulun amaçlarını gerçekleştirmeyle uyumlu
değildir. Amaç-görev uyumsuzluğu oluşturmaktadır.
1.3. Yönetmelik Madde 6.5’teki Kurul görevleri, ancak Bakanlık biriminin teklifi kapsamında
ifa edilebiliyor. Bu durum belirsizlik ve karmaşa yaratıyor. Belirli bir havzadaki belirli bir
ürün ya da ürün grubu teklif ediliyorsa amaçlara uygun planlama işlevi zayıflıyor.
1.4. Yönetmelik Madde 7’deki il/ilçe müdürlük görevleri, mevcut iş yüküne ilave görevleri
kapsamaktadır. Bu durum zaten aşırı yük altındaki personel üzerinde ve özellikle saha
çalışmalarının ifası konusunda imkansız yükler getirecektir.
1.5. Yönetmelik Madde 11 ve 12’deki planlama ve izin faaliyetleri konusunda bürokratik
yoğunluk, mevzuat imkansızlıkları ve gereksiz zaman kayıpları söz konusudur.
1.6. Yönetmelik Madde 13, 14 ve 15’teki hayvansal üretim planlaması ve izinleri konusu
belirsizlik içindedir.
1.7. Yönetmelik Madde 17 ve 18’deki başvurular, değerlendirmeler ve kontroller konusu
ciddi geçersizlikler içermektedir. Özellikle Bakanlık kayıt sistemine kayıtlı olma durumu
ortalama olarak yüzde 30 civarındadır. Bu oranın artırılması ise, başta Medeni ve Borçlar
kanunları olmak üzere pek çok diğer zorluklar ve muvazaaların giderilmesine bağlıdır.
1.8. Bakanlık kayıt sisteminde özellikle Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) ve benzeri kayıt
sistemlerinin yapısal sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlar aşılmadan tarımsal üretim
planlama işlevinin bu yönetmelikle çözümü imkansızdır.
1.9. Bu Yönetmelik hükümleriyle doğrudan ilgili diğer düzenlemelerle yeterli bağlar
kurulmamıştır. Ayrıca diğer düzenlemelerde bu Yönetmelikle uyumlu değişiklikler
yapılmamıştır. Bunlar yapılmadan Yönetmeliği uygulamak sistemi çökertecektir.
1.10. Birden fazla il/ilçe sınırlarında arazisi olan çiftçi ve işletmelerin ayrı ayrı izin
başvurularında bulunmaları ciddi zorluklar ve iş kayıpları yaratacaktır.
1.11. Bu Yönetmelik ve dayandığı Tarım Kanunu’ndaki cezai şartlar, üretimden caydırıcı
ağırlıktadır.
1.12. Üretim planlamasının iki temel unsuru; kapasite ve taleptir. Bu Yönetmelikte ikisi de
son derece zayıf ve yetersiz düzeyde, dolaylı yer almıştır.
1.13. Bu Yönetmelik taslağı açık, anlaşılır ve iç tutarlılık halinde değildir.
1.14. Yönetmelik Türkiye’de bulunan 30 tarım havzasında 2017 yılından bu yana desteklenen
21 ürün için mi plan yapacak? Yoksa diğer tüm ürünleri de kapsayacak mı? Açık değildir.
1.15. Yönetmelik günümüz piyasa ve üretim koşullarına, hızına uygun değildir.
1.16. TARSİM’e mevzuatta yer verilmemiştir.
1.17. Başvuru süreleri ve takvimi konusu açık değildir. Her ürün ve ilçede farklı zaman ister.
Bu başvuru süreleri vb. takibi için çiftçi yaş ortalamamız uygun değildir.
ATAK'ın raporunda öneri ve talepler ise şöyle sıralandı:
2.1. Tarımsal üretimin planlanması ve modellemesi için sektör paydaşlarıyla katılımcılığa,
yönetişime ve uzmanlık alanlarına yoğunlaşmış çalışma grubu faaliyetine mutlaka ve
öncelikle başlanmalıdır. Antalya Tarım Konseyi olarak böyle bir çalışma grubu faaliyetine
katılmaya hazırız.
2.2. Tarımsal üretimin planlanması konusu gelişmiş dünyada, bir taraftan doğrudan destekler
ve teşvikler aracılığı ile diğer taraftan da medeni ve borçlar hukukunda çözülmüştür. Mutlaka
o uygulama modellerinden esinlenilmelidir. Taslak bu konuda yetersiz kalmıştır.
2.3. Planlamanın uygulanabilmesi için başta bakanlık kayıt sistemleri olmak üzere ilgili
mevzuatta planlama modeline uygun değişikliklerin acilen yapılması şarttır. Uygulamaya
ancak bu değişikliklerden sonra sağlıklı şekilde geçilebilir.
2.4. Planlamanın uygulama usul ve esasları açık, berrak, sade ve iç tutarlılığa sahip olmalıdır.
2.5. Planlamayı konu alan kurul ve benzeri oluşumların kompozisyonu aşırı merkeziyetçi,
mevzuatçı ve sektörün tek boyutuna sıkıştırılmış haldedir. Mutlaka yönetişime, uzmanlık
alanına ve doğal işleyişe uygun hale getirilmelidir.
2.6. Planlama modelinin uygulanmasında “alım garantili” ve “sigortalı” bir yapının
oluşturulması gereklidir.
2.7. Uygulamadaki havza-işletme ve ürün ilişkisi açıkça kurulmalıdır.
2.8. Uygulamanın pilot havzalar veya işletmeler için geçerli olması ile tüm ülke genelinde
pilot ürünler için geçerli olması arasındaki farklar, modelin performansı bakımından kapsamlı
tartışılmalıdır.
2.9. Uygulama başvuruları, izinleri ve muvazaaları mutlaka taslaktakinden çok daha sade,
akıcı, esnek ve hızlı hale getirilmelidir.
2.10. Planlamanın uygulama performansı bir taraftan modelleme performansına bağlı olduğu
gibi, diğer taraftan da bakanlık personelinin nitelik ve nicelik olarak hazır olmasına bağlıdır.
Mevcut haliyle değerlendirildiğinde, planlamaya uygun personel kapasitesi yaratılmalıdır.
2.11. Planlama taslağında bulunmayan sektör kapasitesi ve talebi konularında açık ve gerçekçi
kurgu yaratılmalıdır. Bunun için de planlama uygulamasından önce kapsayıcı ve gerçekçi bir
tarım sayımı yapılmak zorundadır.
ADANA ÇİFTÇİLER BİRLİĞİ DE GÖRÜŞLERİNİ PAYLAŞTI
ATAK'ın yanısıra Adana Çiftçiler Birliği ve Adana Turunçgil Üreticileri Birliği, ortak bir açıklama yaparak “Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik Taslağı” ile ilgili çekince ve görüşlerini paylaştı.
"Planlı üretimin ülke ihtiyaçları ve yaratacağı katma değer hesabı ile üretim ve su imkanlarımızın en iyi şekilde kullanılarak yapılması, tüm çiftçilerimizin yetiştirdiği ürünlerden para kazanarak, üretimin sürekliliği hepimizin ortak arzusudur" denilen açıklamada "Planlı Üretim ile ilgili yönetmelik taslağı üzerine çiftçilerimizle bu sabah yaptığımız toplantı neticesinde Adana Çiftçiler Birliği ve ADATÜB aşağıdaki maddeleri içeren ortak bir rapor hazırlayarak görüşlerimizi bakanlığımıza sunmuştur" denildi.
10 maddelik görüşte şu tespitler öne çıktı:
1- Planlı Üretim, yasak ve kısıtlamalarla değil, çiftçilerin erken açıklanacak teşvik ve desteklerle yönlendirilerek ekim desenin belirleneceği, doğru ve zamanında dış ticaret politikası uygulamalarıyla daha dengeli bir üretim modeli olacağı inancındayız.
2- Planlı üretime geçiş öncesi uydu yardımı ve sahada ilgili ilçe müdürlüğü elemanlarınca tam ve güvenilir bir tarım sayımı yapılmalı, tüm ekili ve dikili alanlar ile hayvan varlığı envanterimiz çıkarılmalıdır. Dikili ürün gruplarında verimlilik, hasat zamanı, bölgeye uyum ve üretim yoğunluğu da dikkate alınacağından cins bazında sayımın da yapılması gerekmektedir.
3- Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu’nda kamunun yanı sıra daimi oy hakkı olan üye olarak çiftçi, tarımsal ürün ihracatçısı ve akademiden de temsilciler olmalıdır.
4- Çok yıllık ürün gruplarında verimlilik, hastalığa karşı duyarlılık ve pazar talepleri doğrultusunda ürün grubu ve cins değişikliği planlama dışında tutulmalı ve kurul kararı olmadan değişikliğe müsaade edilmelidir.
5- TÜİK’in açıkladığı Tarımsal Yeterlilik oranları %150’nin üzerinde olan ürünlerde kurulun aksi kararı olmazsa dikimine yasak getirmek, ihracatı olan ve ülkemize döviz getiren ancak yeterlilik oranı %150’nin üzerinde olan fındık, incir, üzüm, kayısı, narenciye, elma ile olası ekilebilecek ve benzeri ürünlerin kısıtlanması; istihdam, katma değer ve dış pazar gibi ekonomik kayıplara neden olacaktır. Bu nedenle ihracata yönelik, katma değeri yüksek ürünlere kısıtlama getirilmemelidir.
6- İl ve ilçe müdürlüklerinin ekim ve dikim müsaadesi vermesindeki öncelik kriterleri yetersizdir. Bu kriterlerin hepsini sağlayan çiftçiler arasındaki seçim neye göre ve nasıl yapılacaktır ? Bu üreticilerin belirlenmesinde kayırma ve şaibe iddialarıyla çiftçi ile yetkili kamu kurumları karşı karşıya gelebilecektir.
7- Ekonomik sebepler ve geçmişten birikmiş borçları nedeniyle risk alarak farklı tek yıllık ürün ekmek isteyen çiftçimize sadece üretim yaptığı yılın desteklemelerinden muaf kalarak seçim yapma şansı verilmelidir. Aksi takdirde bu durum, ekonomik sıkıntı içindeki bir çok çiftçimizin üretimden kopmasına neden olabilecektir.
8- Ziraat Bankası tarafından kullandırılan sübvansiyonlu tarımsal işletme kredileri, sermayeye karışmış durumda olan işletmeler için, kredi baremi düşük olan ürünlerin ekimine yönlendirilmesi düşük kredi limiti ile üretime başlanmasına neden olacak ve çiftçinin özel bankalara yüksek faizle borçlanmasını arttıracaktır.
9- Çukurova gibi eğimi yüzde 6’nın altında olan ve çok yıllık meyve yetiştiriciliği için iklim, toprak ve su gibi ekolojik şartları uygun olan ve ihraç edilerek döviz ve istihdam yaratan ürünlere yasak getirerek, sadece yüzde 6 eğim ve üzeri yerlerde çok yıllık meyveciliğe izin verileceğini bildiren madde kaldırılmalıdır.
10- Planlı üretim; öncelikle alternatifli ürünlerin yetiştiği, sulama imkanlarının olduğu bir kaç farklı ilçede pilot olarak uygulandıktan sonra alınacak sonuçlara göre ülke çapında uygulamaya geçilmelidir.
Önümüzdeki günlerde farklı kurum, kuruluş ve sektör temsilcilerinden Tarım ve Orman Bakanlığının söz konusu yönetmelik taslağına ilişkin görüşler gelmeye devam edecek.
Tarımda planlı ve istikrarlı bir üretim için sektörün uyarı, tespit ve önerilerine kulak vermekte fayda var.
Kırsalın gerçeklerinden kopuk, eksik ve hatalı uygulamalarla üretimin sürdürülebilirğini sağlamak mümkün değil.
Umarız böyle kritik bir konuda sektörün görüşleri ciddiye alınır ve ortak akıl ile hareket edilir.
Umarız yapılan çalışmalar boşa gitmez ve ortaya üreticisinden tüketicisine kadar değer zincirinin tüm halkalarının kazandığı planlı ve verimli bir üretim modeli ortaya konur.
Gelişmeleri takip edip, sizlerle paylaşacağız.
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü
idonat@bloomberght.com