Anayasamıza göre devlet, üçlü bir yapıdan oluşuyor, yasama (TBMM), yürütme (hükümet) ve yargı (mahkemeler). Bu üçlü yapı birisinin tarafında mı olmalı, tarafsız mı kalmalı yoksa işçi-işverenden birinin tarafını mı tutmalı?..

SÜLEYMAN ÇELEBİ ARACI OLDU
Eski DİSK Başkanı, CHP Milletvekili Süleyman Çelebi, "Grev en son çaredir" diyerek, greve gidilmeden sorunun çözülmesi için arabuluculuk yapmaya gitti. THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile sendika başkanı Atilay Ayçin arasındaki en son düğüm noktası, işten haksız yere atılan 305 kişinin işe iadesinin THY tarafından uygulanıp uygulanmayacağı.

HAMDİ TOPÇU DAHA ÖNCE DE SÖZÜNDE DURMADI
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, haksız yere işten attırdığı 305 işçinin işe iadesi için iş mahkemesinde dava açılmasından sonra, "Konu mahkemelerce nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın temyiz edip Yargıtay'a götürmeyeceğiz" demişti, ama yerel mahkemelerce verilen işe iade kararlarını temyiz ettirdi. Sonrasında mahkemelere "Uyacağız" dedi ama Yargıtay'ca onanmış işe iadeler için işe başlatma kararını uygulamadı. Şimdi de THY ile Hava-İş arasındaki toplu iş görüşmeleri gelip bu 305 işçinin işe başlatılması konusuna dayandı.

16 BİN ÇALIŞANIN SAĞLIK HAKKI DA GİDİYOR
THY'de çalışan 16 bin işçi, uzun uçuşlar sonrasında en az 36 saat dinlenme hakkı kullanabiliyordu, ama Hamdi Topçu bu uygulamayı kaldırtıp 24 saate düşürdü. Bu uygulama, çalışanların sağlıklı uçuş yapabilmesi için gerekliyse bunun kaldırılması sadece çalışanların değil, bizim gibi uçakla seyahat edenlerin sağlık haklarının da gasbı anlamına geliyor. Ya iyi dinlenemeyen uçucu personel hata yapıp uçağı düşürürse, kimin sağlıklı yaşama hakkı elinden alınmış olur? Tabii ki hepimizin.

HASTALANAN İŞTEN ATILIYOR
Yine Hamdi Topçu, doktora gidip rapor alanları da işten çıkarma kararı uyguluyor. Yani pilot ve hostesler gerçekten hastalansa dahi, sırf işlerinden olmamak adına doktora gitmiyor, gitse de rapor kullanamıyor. Bu sadece onların değil, THY müşterisi hepimizin sağlık hakkının elinden alınması demek değil mi?
Bizim mevzuatımıza göre, greve katılmayan işçi, grev sonunda imzalanan zamlı toplu iş sözleşmesi (TİS) hükümlerinden yararlanamaz. Geçen yıllardaki THY-Hava-İş grev restleşmesinde THY yönetimi, greve katılmayan işçilere sanki TİS'ten yararlanacaklarmış gibi ücret ödeneceğini deklare etmişti. Hatta, grev kararından önce, çalışanlardan "Greve katılmayacağım" diye beyanda bulunanlara avans paraları da yatırılmıştı. Fakat sonrasında yasa değişikliğiyle grev yasaklanınca THY yönetimi sözünde durmayıp, "Greve katılmayacağım" diyenlere ödediği paraları sonraki aylardaki ücretlerinden kesmişti. Şimdi de aynı THY, çalışanlara mail yoluyla greve katılıp katılmayacağını soruyor.

BAKANLAR KİMİ TUTMALI?
İş geldi, greve giden veya gitmesi muhtemel olan Hava-İş grevinin Bakanlar Kurulu'nca iptal edilip edilmeyeceğine dayandı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "THY'yi yalnız bırakmayız" diyor, yani "Yasaları, mahkeme kararlarını, toplu iş sözleşmesini takmayan Hamdi Topçu'yu tutarız, hakları (ve haklarımız) için mücadele eden sendikanın yanında olmayız" diyor. Peki sizler ne dersiniz? Devletin bir kanadı olan hükümet tarafsız mı kalmalı, tarafsız kalmayacaksa işçiyi mi yoksa işvereni mi taraf olarak seçmeli?

Advertisement