Dün Gazi Üniversitesi öğrencileriyle birlikteydim.Prof. Cem Kılıç’la “Sosyal Güvenlikte Yeni Dönem” konusunda öğrencilerle değerlendirme yaptık. Gördüğüm o ki, eğitimliler bile sınıflarını bilmiyor.Açık varsa millet zengin, açık yoksa devlet zengindir.
“Sosyal güvenlik sisteminde açıklar var” denilerek yapılan “reformun!” 5 yılı bitti, 6. yılın içindeyiz. 2007 yılında GSMH’nin yüzde 5’i kadar olan sosyal güvenlik açığı, 2013 yılında GSMH’nin yüzde 1’ine düşmüş durumda. Yani 5 yılda milletin (emeklinin-çalışanın) cebinden devletin cebine GSMH’nin yüzde 4’ü kadar, yaklaşık 100 milyar lira aktarmışız.
Asıl konu ise sosyal güvenlik sistemi ne kadar çok açık verirse devlet o kadar “sosyal”, açık vermezse veya az verirse devlet “kapitalist”tir.
SOSYAL DEVLET DEĞİLİZ
Anayasamıza göre biz “sosyal devlet”iz. Yani zenginden alıp fakire veren, bozuk olan gelir dağılımını bu şekilde düzeltmeye çalışan devlete sosyal devlet diyebiliriz. Bunun da en önemli göstergesi,sosyal güvenlik ve sosyal yardım sisteminin açıklarıdır. Sosyal güvenlik açığımız, 2014 yılı bütçe beklentisine göre yıllık sadece ve sadece 21.6 milyar liradır. Bu rakam da milli gelirimizin (GSMH) yüzde 1’i kadarcık. Yani fakire fukaraya, dula, yetime, hastaya tüm ülke gelirinden sadece yüzde 1 yardım ediyoruz. İslam’da bile bu rakam 40’ta bir, yani yüzde 2.5 olmalı.
Ancak girmeye çalıştığımız AB ülkeleri ortalamasında sosyal güvenlik açıkları, GSMH’nin yüzde 16’sı kadardır. Kuzey ülkeleri olan İsveç, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerde de bu oran, GSMH’nin yüzde 19’u kadardır. AÇIK VARSA
İŞVERENE NİYE PARA VERİYORSUNUZ?
Sosyal güvenlik sistemindeki açığı azaltmanın iki yolu vardır. Birincisi gelirleri artırmak, yani işverenlerden daha çok prim almak; ikincisi de giderleri kısmak, yani emekli aylıklarını azaltmak, emekliliği bekleyenleri de ötelemek. Hükümet yaptığı yasa değişiklikleriyle giderlerden emekliye ödenenleri azaltmaya çalışırken,sağlık sistemini piyasalaştırarak sermayeye de para aktarmayı ihmal etmiyor. Öte yandan yapılan yasal değişiklikler ve teşvik uygulamalarıyla işverenlerin ödediği primlerden de yüzde 25 oranında indirim yapmayı gözümüzden kaçırıyor. İş emekliye gelince “Açık var, emekli maaşını azalttık”, iş işverene gelince “Açık var ama senden daha az prim istiyorum” demek, lahana ve turşu hikâyesi değil midir? Hem “Açık var” diyeceksiniz, hem de işverenlere “İşçi başına 100 lira prim ödeme, 75 lira öde” diyeceksiniz.
Özel hastaneleri SGK’lılara açanlar, 2008 yılında vatandaştan yüzde 30 oranında katkı payı aldırmaya başladılar. Sonra 2010’da bu oranı yüzde 90’a çıkardılar,şimdi de yüzde 200 oldu. Yani vatandaşın cebinden özel hastaneye verdiğimiz para sadece 5 yılda yüzde 700 arttı. Şimdi de SGK yeni bir düzenleme hazırlığında. 2014 yılından itibaren göz ve diş tedavilerinde cebimizden daha fazla para çıkacak. Ayrıca halen SGK tarafından karşılanan bazı ilaçlar da liste dışına çıkarılarak bu ilaçları cebimizden satın alacağız. Ayrıca haberi yalanlanmakla birlikte çok pahalı olan kanser ve diyaliz tedavileri de artık paralı olacak.
2014 YILI, 2013 YILINI ARATACAK
Sağlıkta bu yıl, 2013 yılını çok arayacağız. Zira 2014 yılında sağlıkta “sıkılaştırma tedbirleri” yürürlüğe girecek. Sosyal Güvenlik Kurumu, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı kapsamlı bir çalışmayla “sağlıktaki temel teminat paketi”ni oluşturacak. Temel teminat paketi kapsamı dışında kalan hizmetlerde ise tamamlayıcı sağlık sigortaları devreye girecek. Yani, SGK’lı olmak yetmeyecek, bir de özel sağlık sigortasından para verip sağlık paketisatın alacaksınız.
SGK tarafından karşılanacak temel teminat paketi, genelsağlık sigortası kapsamında sigorta tarafından ödemesi yapılan tüm tedavi ve ilaçları kapsıyor, ama yapılacaklar düzenlemelerle bazısağlık haklarımız elimizden alınacak ve “Bunları istiyorsanız ek sağlık paketi satın alacaksınız” denecek. Halen SGK’nın sağlık teminatı, tüp bebekten dişe, göze kadar geniş bir alanda yapılan tedavileri ve birçok ilacı kapsıyor. Ancak 2014 yılından itibaren bunlardan bazıları kapsam dışına çıkarılacak.