Torba yasa ile gurbetçiler mavi kartlı oldukları için yapamadıkları yurtdışı borçlanmaları artık davasız yapabilecekler. Yasayla davaya gerek kalmadan yurtdışı çalışmalar başlangıç kabul edilerek daha erken ve daha yüksek aylıkla emeklilik söz konusu olacak

Mavi kartlı veya pembe kartlı denilen gurbetçilerimiz, Türk vatandaşı iken yaşadığı ülkenin vatandaşlığını kazanmak için devletin verdiği izinle vatandaşlıkta çıkan gurbetçilerimizdir.
12.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 28. maddesindeki ve önceki 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 29. maddesindeki yasal düzenlemeye göre, doğumla Türk vatandaşı olup da İçişleri Bakanlığı’ndan vatandaşlıktan çıkma izni alanların, sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı tutulmuş sayılmasına ve bu kapsamdaki kişilerin söz konusu hakların kullanımında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen faydalanmaya devam edecekleri belirtilmesine rağmen SGK bu gurbetçilerin borçlanma başvurularını reddediyordu. Gurbetçi mahkemeye gittiğinde de bu hakkını mahkeme yoluyla elde ediyordu. Torba ile mahkemeye gerek kalmadı.

YURTDIŞI İŞİN BAŞLANGICI DAVASIZ KABUL EDİLECEK
Torba kanunla Türkiye ile sözleşmeli kimi ülkelerdeki yurtdışı çalışma başlangıcının Türkiye’deki emeklilik hesaplamalarında da esas alınması öngörülüyordu, artık torba TBMM’den geçti, başlangıçlar için davaya gerek kalmadı.
“MADDE 30- 3201 sayılı kanunun 5’inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
‘Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce akit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların akit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.’
Bu, artık davasız erken emeklilik ve yüksek emekli aylığı demektir.
Geçmiş yıllarda, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’ne giden dosyalarda çocuk yetiştirme süreleri 2 yıla yakın süredir başlangıç kabul edilmemişti.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’ne giden dosyalarda ise konunun araştırılması gerektiği bildirilerek yerel mahkeme kararları bozulmuşu.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, bozulan dosyalardan birisinde verilen kabul kararını “onamış” oldu. Onama kararı gerekçelidir.
Bu haliyle Yargıtay’ın iki dairesi arasında farklılık oluşmuş oldu.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin bozma kararlarına karşı yerel mahkemelerin direnme kararı vermeleri durumunda, dosyanın önce dairesine, sonra Hukuk Genel Kurulu’na gitmesiyle aradaki farkı ortadan kaldıran ve uygulama birliği getiren bir karar çıkabilecektir. Karar ya 21. Hukuk Dairesi’nin görüşü gibi “çocuk yetiştirme süreleri başlangıç olmaz” ya da 10. Hukuk Dairesi’nin görüşü gibi “başlangıç olur” şeklinde olacaktır.
İlk kararlardan birine emek veren avukat arkadaşımızı tebrik ederim. Hukuka zenginlik teşkil eden kararda teşekkürü hak etmektedir.
Çocuk yetiştirme sürelerini ülkemiz bakımında başlangıç sayan mahkeme, Kocaeli 6. İş Mahkemesi’nin E.2013/319, K.2013/513, Yargıtay 10 HD’sinin E.2014/3955, K.2014/16384 ve 02.07.2014 tarihli kararıdır.

Advertisement