Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2018 yılı ikinci çeyreğine ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını açıkladı.
Buna göre Türkiye ekonomisi bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5.2 büyüdü.
Sektörel bazda baktığımızda sanayi sektörü yüzde 4,3 büyürken, inşaat sektörü yüzde 0,8 ve hizmetler sektörü ise yüzde 8 büyüdü.
Gayrimenkulde büyüme yüzde 0,2 seviyesinde kalırken, finansta yüzde 12,1 olarak gerçekleşti.
Ama Türkiye ekonomisi ikinci çeyrek büyümesinde golü bu sefer tarım sektöründen yedi.
2018’in ikinci çeyreğinde, diğer sektörlerdeki büyümenin aksine tarım sektörü yüzde 1,5 küçüldü.
Yani Türkiye ekonomisinin ikinci çeyrek büyümesine tarım sektörünün pozitif bir katkısı yok.
Bir dönem Türkiye ekonomisinin büyüme performansında lokomotif sektörler arasında yer alan tarım, şuan büyümeyi aşağıya çekiyor.
Aslında geldiğimiz bu nokta bizi pek de şaşırtmadı.
Tarım sektöründe hep dile getirdiğimiz kronik sorunların somut çıktılarını her geçen gün resmi verilerde daha net şekilde görmeye başladık.
İthalata dayalı bir tarımsal üretim politikasının sürdürülebilir olmadığını her fırsatta dile getiriyoruz.
Kur baskısı altındaki ithal girdi maliyetleriyle dış şoklara karşı açık hale getirilen bir sektörün kırılgan olması kimseyi şaşırtmamalı.
Son dönemde yemden gübreye ilaçtan enerjiye kadar birçok girdi kaleminde ardı ardına gelen zamlar sona ermiş değil, maliyetlerdeki artış hala devam ediyor.
CEVAP BEKLEYEN SORULAR
Arz-talep dengesinin olmadığı, fiyat oynaklığının her geçen gün arttığı, plansız bir üretim ve pazarlama modeli ile işleyen tarım ve gıda sektöründe istikrar ve büyümeden bahsetmek ne kadar sağlıklı ve sürdürülebilir?
Teşvik ve desteklerin etki analizinin yapılmadığı, verim ve kalite konusunda hala sıkıntıların var olduğu bir tarım sektöründe kalıcı bir başarıdan söz edilebilir mi?
Kırsal kalkınma politikalarının kağıt üzerinde yer aldığı, ürün/havza bazlı orta ve uzun vadeli stratejilerin pratikte ortaya konmadığı, risk analizlerinin etkin ve gerçekçi şekilde yapılmadığı bir tarım sektöründe istikrar yakalanabilir mi?
TARIMDA DARALMA DEVAM EDECEK Mİ?
Mevcut üretim şartları göz önüne alındığında tarım sektörü açısından üçüncü çeyrek çok daha zor geçti. Çünkü yukarıda değindiğimiz kronik sorunlar kartopu etkisi ile büyüyor.
Genel trende baktığımızda üretimden kaçış var.
Çiftçi önünü göremiyor ve finansman tarafındaki sıkıntılar arttıkça alternatif arayışlar içerisine giriyor.
Ekilen tarım arazileri azalıyor.
Kırsal nüfus yaşlanırken, gelecek nesillerin aklında tarımsal üretime dair bir kariyer planı pek yok.
Bu genel trendin sonucunu ve ikinci çeyrek verisindeki gidişatın devamını TÜİK, 10 Aralık 2018’de üçüncü çeyrek büyüme verilerini açıkladığında daha net bir şekilde göreceğiz.
Tarım sektörü 2017 yılında yüzde 4,9 büyüdü. Bir önceki yıl ise yüzde 2,6 küçülmüştü.
Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 6,1 büyüyen ancak ikinci çeyrekte yüzde 1,5 küçülen tarım sektörünün üçüncü çeyreğe yönelik daralma riski de göz önüne alındığında 2018’de, geçen yılın altında bir büyüme performansı sergileyeceğini öngörmek zor değil.
YAPISAL REFORM İHTİYACI
Hep söylediğimiz gibi artık Türkiye’nin tarım ve gıdada ayakları yere basan, orta ve uzun vadeli politikalara ihtiyacı olduğu açık.
Kısa vadeli, günlük politikalar ve palyatif önlemlerle geldiğimiz nokta bu.
Geldiğimiz bu noktanın ötesi ise çok daha tehlikeli.
O yüzden daha önce dile getirdiğimiz üzere tarımda acilen “yapısal reformlar” gündeme gelmeli ama bunu yaparken de günlük siyasetten ve oy kaygısından arındırılmış bir yol haritası ortaya konmalı.
Artık gündemde ithalat değil ‘yerli üretim’ olmalı.
Yerli üretim derken üretimin tüm safhalarında kullanılan hammaddelerin de yerlileştirilmesini kastediyoruz.
Kurdaki mevcut seviyeler bu işin ithalatla yürümeyeceğini zaten acı şekilde bizlere gösteriyor.
Masa başında alınan kararlar, sektörün tüm paydaşlarıyla ortak akıl çerçevesinde yeniden oluşturulmak zorunda.
Üretimden tüketime kadar zincirin neredeyse tüm halkalarında yeni politikalara ihtiyaç olduğu açık.
Aksi takdirde enflasyon ve büyüme tarafında gördüğümüz bu olumsuz tabloyu yarın istihdam ve cari açık verilerinde de çok daha olumsuz şekilde görmeye devam ederiz.
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü
idonat@bloomberght.com