Savaş, gıda milliyetçiliğini körüklüyor
Pandeminin ilk dönemlerinde baş gösteren gıda milliyetçiliği, jeopolitik risklerin artmasıyla yeniden hortladı.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ile birlikte tarım emtia fiyatlarında görülen sert yükselişler ve tedarikte artan riskler birçok ülkede paniğe yol açtı.
Tarım ve gıda, deyim yerindeyse ülkelerin milli güvenlik meselesine dönüştü.
Bazı ülkeler, gıda korumacılığı refleksiyle kendince stratejik gördüğü ürünlerin ihracatına yasaklama getirirken, dış ticarette ek vergi, kısıtlamaya yönelik ön izin ve kota uygulamaları da seçenekler arasında yerini aldı.
İthalatçı ülkeler ise stoklarını sağlamlaştırmak adına alımlarını agresif şekilde artırmaya başladı.
Uzmanlar, artan talep paniğinin tarım emtia fiyatları açısından yeni bir dalga yaratabileceği endişesi taşıyor.
Gelin isterseniz son haftalarda ülkeler bazında alınan kararlara birlikte bir göz atalım.
Ukrayna’dan kritik hamle
Saldırı altındaki Ukrayna, stratejik olarak tanımlanabilecek tarım ürünlerinin önemli bir kısmında ihracatını askıya aldı.
Ukrayna hükümeti, çavdar, yulaf, karabuğday, tuz, şeker, et ve hayvancılık ihracatını durdururken, buğday, mısır ve ayçiçek yağı ile kümes hayvanları ve yumurta ihracatına da öz izin şartı getirdi. Ukrayna, bu uygulamalara ek olarak son olarak da gübre ihracatına yasak getirdi.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, jeopolitik risklerden kaynaklanan fiyat artışlarına karşı buğday, mısır, un ve yemeklik yağ ihracatını yasaklayacaklarını duyurdu. "1945'ten bu yana en büyük krizden geçiyoruz" diyen Vucic, kendi halkının ihtiyacını karşılayacak kadar buğdayı stoklarında tutacağını açıkladı.
MACARİSTAN TAHIL İHRACATINI DURDURDU
Benzer bir hamle Macaristan’dan geldi. Macaristan Tarım Bakanı Istvan Nagy, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden kaynaklanan fiyat artışları nedeniyle tüm tahıl ihracatını durdurma kararı aldıklarını açıkladı.
Küçük bir tedarikçi konumundaki Moldova da Mart ayı itibariyle buğday, mısır ve şeker ihracatını geçici olarak durdurdu.
BULGARİSTAN’DAN ÖRTÜLÜ YASAK
Buğday stoklarını 1.5 milyon ton artıracağını duyuran Bulgaristan, resmi olarak tahıl ihracatının kısıtlanmasına yönelik bir karar açıklamadı ama ülkenin tahıl üretici birliği temsilcileri, ekstra gümrük kontrolleri ve ihracat işlemlerinin zorlaştırılarak gayri resmi yollarla “örtülü bir ihracat yasağı” uygulandığını savunuyor.
Ulusal Tahıl Üreticileri Birliği Başkanı Radoslav Hristov, “Bulgaristan şu anda, resmi olarak değil ama sözlü talimatlarla malların serbest dolaşımı konusunda AB kararını ihlal ediyor” diyor.
Romanya’nın da tıpkı Bulgaristan gibi tahıl ticaretinde gayri resmi bir ihracat kısıtlamasına başvurduğu belirtiliyor.
Gıda korumacılığına yönelik bir hamle de Endonezya’dan geldi. Dünyanın en büyük palm yağı üretici ve ihracatçısı konumundaki Endonezya, Şubat ayı itibariyle fiyatı son 1 yılda 40 artan palm yağının ihracatına ön izin şartıyla kısıtlama getirdi.
ARJANTİN’İN YENİ MEKANİZMASI
Geçen yıl yerel gıda fiyatlarındaki sert yükselişler sonrası sığır eti başta olmak üzere bazı tarım ürünlerinin ihracatına kısıtlama getiren Arjantin, yeniden düğmeye bastı. Önemli bir tahıl tedarikçisi konumundaki Arjantin, kendi un sanayisi için buğday tedarikini garanti altına alacak ve makarna fiyatlarının artışını frenleyecek bir mekanizma oluşturuyor. Bir başka deyişle Arjantin, stratejik gördüğü tarım ve gıda ürünlerinin ihracatına yeniden sınırlama getiriyor. Arjantin ayrıca soya yağı ve küspesine yönelik ihracat kaydını durdurdu.
Bilindiği üzere Rusya, önceki yıldan bu yana tahıl ihracatına kota getirirken, ihracata getirdiği ek vergi uygulamasını da haftalık bazda güncelliyor. Ama bu uygulamalara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Rusya Başbakanı Mikhail Mishustin, ihracat pazarları yerine tahıl tedarikinde kendi iç tüketimlerine öncelik vermeleri gerektiğini söyleyerek ihracat kısıtlamasını gündeme getirdi. Rusya, üçüncü ülkelere beyaz şeker ve şeker kamışı ihracatını, Avrasya Ekonomik Birliğine (AEB) ise tahıl ihracatını geçici olarak yasakladı.Aynı zamanda dünyanın en büyük gübre ihracatçısı konumundaki Rusya, amonyum nitrat ihracatına da iki aylık bir yasak getirdi.
Söz konusu kararlara her geçen bir yenisi ekleniyor. Son olarak Cezayir Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun'un gıda tüketim ürünlerinin ihracatına dair talimat verdiği belirtildi. Cezayir'de yağ ve şeker ile birlikte makarna, irmik gibi tüm buğday türevleri gibi ithal ettiği gıdaya yönelik tüketim ürünlerinin tamamının ihracatını yasaklama kararı aldı.Aynı zamanda dünyanın en büyük gübre ihracatçısı konumundaki Rusya, amonyum nitrat ihracatına da iki aylık bir yasak getirdi.
G7 TARIM BAKANLARINDAN ÇAĞRI
Tüm bu gelişmeler ışığında G7 ülkeleri tarım bakanları, geçen hafta ortak bir açıklama yaptı.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile artan arz ve fiyat spekülasyonuna karşı küresel gıda ihracatçısı konumundaki ülkelere çağrıda bulunulan açıklamada, ülkelerin ihracatı kısıtlamalarına yönelik uygulamalarına son verilmesi istendi.
Ortak açıklamada, "Tüm ülkeleri gıda ve tarım pazarlarını açık tutmaya ve ihracatlarını kısıtlayıcı her türlü haksız tedbire karşı dikkatli olmaya çağırıyoruz. Gıda fiyatlarındaki herhangi bir artış ve uluslararası piyasalardaki oynaklık, gıda güvenliğini ve beslenmeyi küresel ölçekte, özellikle de gıda güvenliğinin düşük olduğu ortamlardaki en savunmasız kesimleri tehdit edebilir" ifadelerine yer verildi.
GIDADA EN KIRILGAN ÜLKELER
2022 yılının dünyasında hala savaş ve çatışmalar, açlık ve gıda arz güvensizliğinin ana itici gücü olmaya devam ediyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile gıda bağımsızlığı ve tarımda kendi kendine yeterlilik konuları daha da önem kazanırken, hali hazırda savaş ve doğal afetlerden muzdarip olan pek çok savunmasız ülkenin kırılganlığı arttı.
Orta Doğu ve Afrika ile birlikte Asya’da da pek çok ülkenin Rusya ve Ukrayna ile önemli tarımsal ticaret bağları söz konusu. Başta Mısır olmak üzere Endonezya, Bangladeş, Pakistan, Fas, Tunus, Filipinler, İran, Sudan, Nijerya, Etiyopya, Tanzanya, Cezayir, Kenya, Yemen ve Güney Afrika gibi ülkelerin Karadeniz bölgesinden hem tahıl hem de yağlı tohumlar tarafında ciddi bir ithalatı söz konusu.
Savaşın uzaması halinde yaşanacak arz ve tedarik sıkıntısı söz konusu ülkelerde kıtlık riskini artırıyor. Pandeminin başlangıcından bu yana yükselişe geçen küresel açlık sorunu, dünyanın hemen hemen her köşesinde artıyor ve en büyük can kaybı Afrika ve Asya ülkelerinde yaşanıyor.
Dünya Gıda Programı (WFP) verilerine göre, mevcut savaşların gölgesinde 283 milyon insan açlık riskiyle karşı karşıya kalabilir ve 45 milyon insan ise kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya…
TÜRKİYE’NİN İTHALAT VE İHRACAT HAMLELERİ
Türkiye de son haftalarda gıda arz güvenliği ve fiyat istikrarı adına bir dizi kararlar alıyor.
Örneğin, ayçiçeği yağının ikamesi olabilecek kanola, aspir, mısır, soya ve palm yağlarında uygulanan gümrük vergisi oranları 30 Haziran’a kadar sıfırlandı.
Ukrayna'da yaşanan gelişmeler nedeniyle, arz güvenliğinin sağlanması ve gıda ürünlerine erişimde sorun yaşanmaması için Ukrayna'dan tarımsal ürün ithalat ve transit ticaretinde Tarım Bakanlığınca aranan zorunlu sertifika ve belge ibrazı sunumu askıya alındı.
Fasulye, kırmızı mercimek ve dökme zeytinyağı ihracatına kısıtlama getirilirken, Tarım ve Orman Bakanlığınca gerektiğinde ihracatında dönemsel düzenlemeler yapılabilecek ürünlerin kapsamı genişletildi.
Resmi Gazetede yayınlanan tarımsal arazilerin kullanımının etkinleştirilmesinin desteklenmesine ilişkin Cumhurbaşkanı kararına göre ise boş ve atıl arazilerde hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkilerin üretimi, işlemeli tarıma uygun olmayan arazilerde ise katma değeri yüksek bitki türlerinin üretime kazandırılması konuları hibe desteği kapsamına alındı.
Hasat sonrası kayıpları azaltmak ve katma değeri artırmak amacıyla birincil üretim sonrası kurutma ve işleme tesisleri kuruluşu, aşılama, çeşit değişimi ve benzeri teknik uygulamalarla bitki türlerinde birim alandan elde edilen verimi artırmaya yönelik uygulamalara proje bedelinin yüzde 75'ine kadar hibe desteği sağlanacak.
Bu, sektör tarafından olumlu karşılanan önemli bir gelişme ama bu karar için illa savaş mı çıkması gerekiyordu?
Türkiye’nin geçen yıl yağlı tohumlar ve türevlerine ödediği toplam ithalat bedeli 4.9 milyar dolar. Bir başka deyişle, yağlı tohum ithalatı, Türkiye’nin en büyük 5 ithal kalemi arasında yer alıyor. Sadece buğday ithalatımız 2.5 milyar dolar. Dolayısıyla risklerin her geçen gün arttığı bir süreçten geçerken Türkiye’nin yerli üretimini artırması bir tercih değil zorunluluk.
YENİ SEZON SENARYOLARI RİSKLİ
Bu aralar herkes mevcut üretim üzerinden gıda fiyatlarını ve stokların seyrini konuşuyor. Ama asıl risk yeni sezona dair…
Zira Ukrayna-Rusya savaşı birkaç aya kadar sona ermez ve daha uzun sürerse her iki ülkenin tahıl ve yağlı tohumlar üretimi sekteye uğrayabilir. Bu da küresel manada gıda fiyatlarındaki yükselişin sürmesi anlamına geliyor.
Çünkü Ukrayna ve Rusya, tahıl ve yağlı tohumların üretim ve ihracatında dünyanın öncü ülkeleri arasında yer alıyor. En basitinden Nisan-Mayıs ayları her iki ülkede de ayçiçeği bahar ekiliş dönemi. Eğer savaş sürerse ekilişlerin gerçekleşmemesi yeni sezonda ayçiçeği yağı fiyatlarını bugünkünden çok daha astronomik seviyelere çıkartabilir.
Ya da yazın gerçekleşecek olan buğday ve arpa gibi ürünlerin hasadı savaş dolayısıyla sekteye uğrarsa tahıl grubunda sert fiyat hareketlerine şahit olabiliriz.
O yüzden bu dönem Türkiye açısından da kritik. Çünkü Mart sonu, Nisan başı Çukurova’dan başlayarak ayçiçeği ekilişlerinin gerçekleştiği bir dönem. Yüksek girdi maliyetlerine rağmen üretim yapmayı düşünen çiftçiler bugünlerde hangi ürünü ekeceklerine dair karar aşamasında. Tarım Bakanlığının mevcut konjonktürü gözeterek çiftçiyi üretim için ikna ve motive etmesi gerekiyor.
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü